Merkez olmak ya da hep böyle kalmak

Merkez Bankasý dün ‘piyasalarýn beklentisi’ dýþýnda bir þey yapmadý. Bu cümle sanýyorum dün ya da bugün pek çok ekonomi-finans yazýsýnýn baþlangýç cümlesidir.

Bence ekonomi haberciliði, günümüzde bu gibi kliþe cümlelerin arkasýnda ne olduðunu anlatmaya yarayan bir iþ olmalýdýr. Böyle olmadýðýný, ‘piyasalar þöyle yaptý, fiyatlar böyle oldu, merkez bankalarý þunu yaptý gibi yüzlerce cümleye ‘ekonomi haberi’ diye maruz kaldýðýnýzý biliyorum. Neyse biz yine Merkez Bankasý’nýn dün aldýðý kararlara gelelim. Merkez Bankasý,  borçlanma faiz oranýný 4,75’ten 4, 50’ye borç verme oranýný da 8,75’ten 8,50’ye çekti. Böylece faiz koridorunu üst ve alt bandýný 25 baz puan daraltmýþ oldu. Bununla birlikte bankalarýn merkez bankasý nezdinde bulundurmasý gereken munzam karþýlýklarý da artýrdý. Para Politikasý Kurulu, (PPK) sermaye giriþlerinin güçlü seyrettiðine vurgu yapýyor, kredilerdeki geniþlemeye dikkat çekiyor ve ihtiyatlý olmak gerektiðini de sýkýlaþtýrmaya giderek anlatýyor. Müthiþ gerçekten þu PPK; nasýl da üst düzey bir tahlil deðil mi? 

Geçen hafta da Moskova’da yapýlan G-20 Maliye Bakanlarý toplantýsýnda kurlarýn piyasada belirlenmesine dikkat çekilmiþ, kur savaþlarýnýn olmamasý gereken bir ‘þey’ olduðuna karar verilip daðýlýnmýþtý. Yani kapitalizmin en büyük krizlerinden birini yaþýyoruz ve bu krizin tam ortasýnda en büyük 20 ekonominin ekonomi patronlarý toplanýyor ve o gün önlerinde ne sorun varsa bununla ilgili üstünkörü bir görüþ açýklayýp daðýlýyorlar. Öte taraftan bizim merkez bankamýz dâhil bütün merkez bankalarýnýn kritik toplantýlarý öncesi TV’ler, ekonomi siteleri herkes bu toplantýlar öncesi beklenti oluþturuyor ve bu beklentiler çerçevesinde karar da çýkýyor tabii. Demek ki, kimse kimseden baðýmsýz falan deðil, ama burada tabii ki baðýmsýz deðiþkenler var. Mesela þu sýra ýsrarla petrol fiyatlarýný yukarýda tutan güç baðýmsýz deðiþken, dolarý ve küresel faiz oranlarýný aþaðýda tutan güç de baðýmsýz deðiþken. 

Dolarýn aþaðýda olmasý dolarla fiyatlanan emtialarýn fiyatlarýný yukarýya çekiyor. Yerel paralarýn deðerlenmesi ve geliþmekte olan ekonomilerdeki göreli yüksek faiz, emtia piyasasýndaki belirsizlikle birleþince açýk veren geliþmekte olan ülkelerin büyümesinde ve bu ülkelere girmekte olan doðrudan yabancý yatýrýmlarda düþüþ oluyor. Geçen gün Uluslar arasý Enerji Ajansý Baþekonomisti Fatih Birol, bu petrol fiyatlarýnýn düþük tempolu dünya ekonomisi için gereksiz yüksek olduðunu belirtti. Ama þu an petrol fiyatlarý Fatih Birol’un kastettiði piyasada belirlenmiyor ki. Geçen sene Deutsche Bank, yükselen petrol fiyatlarýnýn altýn fiyatlarý için olumlu olduðunu söylüyordu.  Bugün dünyada en çok altýn rezervine sahip merkez bankasý ABD Merkez Bankasý yani Fed. Fed’i takip eden merkez bankasý Alman Merkez Bankasý. Alman Merkez Bankasý’nýn elindeki altýn rezervleri 3 bin 500 tona yaklaþýyor. Yüksek petrol fiyatý aslýnda deðersizleþen dolar demektir. Bu da dolar dýþý rezervleri güçlü ve fazla veren ülkeler lehine bur durum.  

 ABD, Rusya’nýn ve Ýran’ýn iþine yaramasýna göz yumarak yüksek petrol fiyatýna izin veriyor. Çünkü açýklarýný kapatmak için, dolarý düþük tutuyor ama petrol dolarla deðerlendiði için merkez bankalarýnýn dolar rezervlerini korumasý iþine geliyor. Bunun için ‘az’ yüksek petrol iyi... Bakýn Fed’in son 15 yýlda ne yaptýðýný size özetleyeyim;

Fed ne yaptý biz ne yapmadýk? 

Fed ve onu yöneten finans sermayesi, 1995’ten 2005’e kadar olan on yýlda, yenilenmek ve çöküþü en az zararla atlatmak için gerekli sermayeyi fazlasýyla biriktirdi. Bugün dünya ticaret hacmi (yaklaþýk 17 trilyon dolar civarýnda, dünya GSYÝH’si ise (yaklaþýk) 70 trilyon dolar ama Fed’in yarattýðý dolar bazlý vadeli iþlem açýk pozisyon hacmi 1 katrilyon dolar civarýnda. Yine dolarýn efektif olarak arzý, vadeli mevduatlar dâhil, 10 trilyon dolar civarýnda. O zaman buradan þu sonuç çýkýyor; Fed sanýldýðý gibi para (efektif) basmýyor, ancak rezerv kredileri geniþleterek para yaratýyor. Eðer bu krediler geliþmekte olan ülkelerde ve ABD’de reel alanlara dönmeye baþlarsa çok hýzlý ve enflasyonsuz bir çýkýþ yaþarýz. Ama bu ülkelerin bu durumu karþýlayacak yeni bir ekonomi programý (baþta Türkiye) geliþtirmesi gerek. Peki, niye bunu yapmýyoruz, neden hala TCMB’nin aslýnda bir banka sisteminin güncel-palyatif düzenlemesi olan kararlarýný ekonominin kendisiymiþ gibi tartýþýyoruz? 

Bir þey daha söyleyeyim, Fed’in baþýný çektiði bu küresel politika geliþmekte olan ülkelerdeki varlýk ve emtia fiyatlarýný artýrýyor. Yani, yaklaþýk yirmi yýldýr geliþmekte olan ülkelere yatýrým yapan küresel sermayenin, krizle birlikte düþen kâr oranlarýný yeniden toparlayýp buralardaki sermayeyi deðerlendiriyor. Bunun için þu sýralar Türkiye baþta olmak üzere, birçok geliþmekte olan ülkeye orta teknolojinin üzeri sermayenin girmesi engelleniyor. Bundan dolayý, faizler göreli yüksek tutuluyor, yatýrým ortamý muðlâklaþtýrýlýyor ve emtia fiyatlarý istikrarsýzlaþtýrýlýyor. Ama Fed, baþta ABD olmak üzere geliþmiþ ülkelerdeki büyük dalganýn altýnda kalan “eski” batýk yapýlarý da deðersizleþtirerek tasfiye ediyor, ileri teknolojiyi merkez ülkelerde yukarý taþýyacak geniþlemeyi yapýyor. 

Dün bizim merkez bankamýzýn aldýðý kararlar ne kadar stratejik ne kadar ‘baðýmsýz’ ne kadar derin deðil mi?