Mesele ne hostes kýyafeti ne de alkol

Eski medyanýn ‘grup psikolojisiyle’ hareket eden ‘pesimist’ kalemleri tam iki haftadýr bu kez de ‘hostes kýyafeti ve alkol’ü bahane ederek ülkenin en prestijli kurumu olan Türk Hava Yollarýna sardýrmýþ durumdalar.

Tam 10 yýldýr ‘nereye gidiyoruz’ tartýþmasý yapmaktan býkmadýlar.

Askere güvendiler olmadý CHP’ye güvendiler olmadý.

Aþaðýladýlar, hor gördüler, sulandýrdýlar, dalga geçtiler olmadý.

Toplumu kaosa sürükleyecek yazýlar yazdýlar olmadý ‘prodüksiyon haberler’ yaptýlar olmadý hepsi ellerinde patladý. 

Parlamento içinde destekledikleri partileri muhalefette yetersiz kalýnca ‘yangýna koþar’ gibi imdada koþup muhalefet gibi çalýþtýlar. 

Ýðneyle kuyu kazar gibi hata bulmaya eksik bulmaya çalýþtýlar azimle.

Þimdi de ‘kurduklarý sýrat köprüsünden’ dünya devleriyle yarýþan ve bir dünya markasý haline gelen THY’yi geçirmeye çalýþýyorlar.

Saf olmayýn. Pekala, meselenin ‘hostes kýyafetleri’ olmadýðý gibi ‘alkollü içecek’ kýsýtlamasý olmadýðýnýn kendileri de bilincindeler. 

Hiç kimse kusura bakmasýn! Mevzuyu Dilek Hanif’e ‘o kostümleri sen giyin de Niþantaþý’nda bir dolaþ’ nezaketsizliðine getirenlere ‘Ama o kostümler modacýnýn atölyesinden sýzdýrýlan 40-50 tasarýmdan sadece birisiydi üzerinde anlaþma yapýlmamýþ’ gibi izahatlara girmek ve birilerini ikna etmek gibi bir niyetim yok.

Türkiye sadece Niþantaþý’ndan ibaret deðil, bu ülkede gerekirse o kýyafetlerle gönül rahatlýlýðýyla gezilebilecek kaç bin semt var ayrýca da... 

Kaldý ki ‘kýyafetlere’ karar verecek olan ‘eski medyanýn birkaç huzursuz kalemi’ olmadýðý gibi ‘giyinecek olan kabin memurlarý’ size ne oluyor demek isterim.

Uzun lafýn kýsasý sizler bizler onlar THY’nin müþterileriyiz ve paramýzla aldýðýmýz hizmete bakarýz. Memnun olma kriterleri içerisinde ‘göze hitap’ arayanlar varsa o baþka mevzu!

Dilek Hanif’in çýkýp ‘O bir tasarýmdý eðer THY yönetimi o kýyafetlere karar verseydi ben imza atmazdým’ sorunlu açýklamasý ise ayrý bir yazý konusu ortalýk durulduðu zaman ayrýca bu konuya deðineceðim.

Gelelim bazý uçuþ noktalarýndan alkollü içeceðin yasaklanmasýna.

Çeþitli gerekçelerle uçaklardan alkolü kaldýrmak Amerikan uçak þirketlerinin dahi gündemine girmiþken bizim burada ‘alkolü’ kaldýrmak kýzýlca kýyamet kopartabiliyor.

***

Mevzu ne ‘alkol’ ne de ‘hostes’lerin etek boylarýnýn uzamasý!

Mesele Tek Parti döneminin halka bakýþ açýsýnýn en güzel örneði olan, kendilerini üstün gören sözüm ona bir avuç ‘elit’in topluma bakýþýný gösteren Fahrettin Kerim Gökay’ýn ‘Halk plajlara akýn etti, vatandaþ denize giremiyor’ kült cümlesidir.

Nokta.

Mesele Demokrat Parti iktidara geldiði zaman ‘Hasolar Memolar iktidara geliyor’ yaygarasýný kopartan zihniyettir.

O zihniyet bugün kendisini ‘artýk her yerdeler’ tahammülsüzlüðüne kadar vardýrdý.

Her yerdeler. Medyadalar. Üniversitelerdeler. Niþantaþý’ndalar. Uçaktalar hatta ‘business class’talar. Aslýnda bütün tahammülsüzlüðün özeti ‘iktidardalar’ ve gitmiyorlar!

Hosteslerin kýyafetlerinden deðil uçaða binen yolcularýn sosyo-ekonomik ve kültürel anlamda mensup olduklarý sýnýftan rahatsýz oluyorlar.

Sorun, daha düne kadar zengin ve seçkin bir sýnýfýn ayrýcalýðý olan ‘uçak yolculuðu’na artýk kolaylýkla bu ülkenin üniversite öðrencisinden memleketine giden eli poþetli amcasýna teyzesine kadar herkesin biniyor olmasýnda!

Ezcümle Türkiye’nin bu refah standartlarýna kavuþmasý ve ülkenin bütün imkânlarýndan her vatandaþýn faydalanýyor olmasý rahatsýzlýk veriyor çünkü artýk ‘imtiyazlý’ gibi hissedemiyorlar kendilerini.

Hadi daha açýk konuþalým Ak Parti iktidarý (Oda tv bu yazýyý da basýn tarihine geçir) sadece ulaþýmda karayollarýna ‘duble yol’ döþemedi , ‘gökyüzüne de’ ülkenin ve  dünyanýn dört bir yanýna ‘duble uçuþ yollarýný’ döþedi.

Þimdi pesimist kalemlerin ve aydýnlarýn ‘nereye gidiyoruz’ sorusuna gelelim Türkiye iyi yere gidiyor ancak sizin gidiþatýnýz pek hayra alamet deðil.

Eðer ben bir psikolog olsaydým ‘eski medya’ içerisindeki ‘grup psikolojisiyle’ hareket eden ‘pesimist’ kalem sahiplerinden ve ‘pesimist kiþilik’lerden neden uzak durulamasý ve kendimizi korumamamýz gerektiði üzerine bir yazý yazardým.

Son bir söz:

THY ideolojik ve siyasi müdahalelerle yönetiliyor mu bilmiyorum ancak bildiðim bir þey var her þeyi ‘ideolojik olarak’ görüp ona göre gardýný alanlar, bütün mesele ‘bu kadar baþarýlý idarecilerin yöneticilerin’ sizin ideolojinizden olmamalarý deðil mi?