‘Meþru müdafaa’ hakký ve Gazze

Ýsrail Gazze’yi iþgal etmekle dünyaya bir kez daha meydan okumuþ oldu.

Ama Gazze’de giriþtiði katliamlarý durdurmasý için Ýsrail’i yönetenleri düþündürecek ve durduracak boyutta uluslararasý bir tepki maalesef hala söz konu deðil.

Filistinliler söz konusu olduðunda, uluslararasý toplum içinde, insani deðerler veya savaþ hukukunu hatýrlatanlara pek rastlanmýyor. 

Obama’nýn ilk döneminde Ortadoðu’da umut rüzgarlarý esmiþti. Obama’nýn Mýsýr’da yaptýðý tarihi konuþma akýllardan çýkmýþ deðil. ABD liderinin yaktýðý barýþ meþalesi etrafýný aydýnlatmaya fýrsat kalmadan, çok erken tarihlerde sönüp gitti. Geldiðimiz aþama hiç iç açýcý deðil doðrusu.

***

Ýsrail, birkaç gün içinde sivillere karþý giriþtiði katliamlarda 300 sivil insaný öldürdü. Obama bu katliamý meþru müdafaa olarak tanýmlamakta bir beis görmedi. Oysa BM’nin gözlem ve raporlarýna göre, Gazze’de ölenlerin %70’i sivillerdi. Yani aralarýnda çocuklarýn ve kadýnlarýn olduðu siviller. Filistinlilere göre ise Gazze’de ölenlerin tamamý sivildi. Bir devlet meþru müdafaa hakkýný kullanýrken sadece sivilleri öldürüyor ve bu uluslararasý toplumun en güçlü devleti Amerika’ya göre bir meþru müdafaa hakký!

Ýki gün önce Gazze sahilinde oyun oynarken öldürülen üçü kardeþ, 9 ve 10 yaþ arasýndaki dört Gazzeli çocuðun kömürleþmiþ ve parçalarý birbirine karýþýp gitmiþ  cesetlerine iliþkin Batý medyasýnda herhangi bir habere rastlanmadý.

Kimse Birleþmiþ Milletler’in Gazze için doðru dürüst bir karar vereceðine de inanmýyor.

Muhtemelen ‘taraflara’ itidal çaðrýsý veya en fazlasýndan ateþkes çaðrýsý yapýlacak. ‘Taraflara’ sivillere zarar vermemeleri, sivillerin korunmasýna azami dikkat etmeleri gerektiðini ifade eden bir cümleye de rastlamak da sürpriz olmaz!

Oysa Gazze’de savaþan taraflar yok hiçbir þekilde. Dünyanýn en güçlü ordularýndan biri tarafýndan kuþatma altýna alýnmýþ sivil bir halk var.

***

Dünyanýn ne çok deðiþtiðini, savaþ suçlarýný yargýlayan ve bu suçlarýn faillerini, dünyanýn neresinde olursa olsun yakalayýp mahkeme karþýsýna çýkaran Uluslararasý Savaþ Suçlarý Mahkemesi bile var dünyanýn!

Daha ne olsun!

Ama Filistin halkýna karþý 70 yýldýr izlenen katliam politikalarýnýn sorumlularý bir defa dahi hesap vermediler ve hiçbir þekilde yargý karþýsýna çýkmadýlar.

Dünya çok deðiþti, evet. Ama bu dünyada deðiþmeyen bir tek þey, bir tek gerçek var ki, o da Filistin halkýnýn hala en kolay, en gaddar bir biçimde katledilebilen ve yaþadýðý topraklar her an iþgal altýna alýnabilen bir halk olduðu gerçeðidir.

***

Obama’nýn ilk baþkanlýk döneminde Ortadoðu’da, kanlý bir tarihin ve þiddetin sonuna gelindiðine inanýlýyordu .

Obama, bir türlü azalmayan, sürekli ‘artan düþmanlara karþý’ Ýsrail’e destek sunmak yerine, bu ‘düþmanlarý’ arttýrma becerisi gösteren Ýsrail’i yeni bir politika inþasýna davet etse daha iyi olurdu.

Ama hiçbir þey beklendiði gibi geliþmedi.

Obama, Yahudi lobilerine daha fazla direnemedi. Birinci Obama dönemi ile ikinci Obama dönemi arasýnda epey fark olduðu çok açýk.

Araplar kadersiz bir halk, ya da kaderleri baþkalarý tarafýndan tahin edilen bir halk, bundan hiç þüphe yok.

Arap Baharý, demokrasi getirmek bir yana, Irak, Mýsýr, Libya ve Suriye’de daha büyük þiddet dalgalarýnýn oluþmasýna yol açtý.

Mýsýr, artýk mahkemelerin peþ peþe verdiði idam kararlarýyla dünyanýn gündeminde yer alýyor. Suriye iç savaþýnda hayatýný kaybeden insan sayýsý 200 bine ulaþtý. BM verilerine göre, on milyon Suriyeli, yardýma muhtaç.

Irak parçalanmanýn eþiðinde bulunuyor.

Filistin sorunu ise Ortadoðu’nun en kadim sorunu olmayý sürdürüyor.

Filistinliler, mezhep çatýþmalarýyla karþý karþýya bulunan Ortadoðu’da, ulusal birliðini kurmayý baþarmýþ bir ulus görünümü veriyordu.

FKÖ ve HAMAS’ýn birleþmesi, Filistin’in haklý mücadelesinde tarihi bir adým, belki de geç kalýnmýþ bir adým oldu.

Ýsrail’in Gazze’ye karþý giriþtiði son saldýrýlarýn hedefinde Filistin’in ulusal birliði var.

***

Filistinlilerin kendi aralarýnda birlik olmalarý, ne de olsa Ýsrail’in Filistinlilerle görüþmemek için sýðýndýðý bahaneleri anlamsýz kýlýyordu. Bu bahaneleri hatýrlayalým:

Netanyahu Filistin yönetimiyle görüþmüyordu, çünkü bu yönetim Hamas’ý kapsamýyordu!

HAMAS ve FKÖ anlaþtýðýnda ise Netanyahu bu anlaþmayý teröristlerle iþbirliði olarak tanýmladý.

Araplar arasýnda, Arap milliyetçiliðinin yeniden tarihsel uyanýþýna tanýk olduðumuz  için deðil, ama Filistin devleti kurulmadan, Ortadoðu’da deðiþim ve tarihsel ilerleme mümkün olmadýðý için, bugünkü Ýsrail tam bir çýkmazýn içinde bulunuyor.

Ýsrail devleti siyonist temellerde inþa edilen kuruluþ geleneklerinden ve siyasi kültüründen kopamadýðý için politikasýný deðiþtiremiyor. Ýsrail’i yönetenler, hala bu ülkeyi, Yahudi halkýn tarih boyunca uðradýðý maðduriyetleri öne çýkararak yönetebileceklerini düþünüyorlar.

Ama benzer maðduriyetleri Ýsrail bugün Filistin halkýna fazlasýyla yaþatýyor.

Oysa Filistinliler ve Araplar, artýk Ýsrail’in varlýðýný inkarýn peþinde deðiller.

Kimse bir zamanlar Kaddafi’nin düþündüðü gibi, atom bombasý satýn alýp Ýsrail’i yok etmeyi düþünmüyor.

Ama Ýsrailli politikacýlar dünyaya ve Arap halkýna dönüp ayný nakaratý tekrarlamaya devam ediyorlar:

Ýsrail toplumunu kuþatma altýna aldýnýz!

Oysa Ýsrail’i kuþatan bizzat Ýsrail’i yönetenlerdir. Kuþatmayý sürdürmek de kaldýrmak da onlarýn elinde.

Gazze’de yaþananlar, Filistin meselesinin, Filistinliler ve Ýsrail arasýnda deðil, dünya ve Ýsrail arasýnda çözülmesi gereken bir mesele olduðunu bir kez daha gösterdi.