Metal yorgunluðu mu, erdem eksikliði mi?

Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn “metal yorgunluðu” sözü, belli ki, birtakým alýnganlar üretmiþ.

Hangi anlamda kullanýldý bilmiyorum ama bu sözün belli bir kesimi, hele AK Parti içinde “ayrýksý” duran bazý siyasetçileri hedef aldýðýný düþünmüyorum.

Girdiði ilk seçimde iktidarý oluþturacak çoðunluðu yakalayan ve türlü engellemelere raðmen bu konumunu (üstelik oylarýný artýrarak) sürdüren bir partiden söz ediyoruz.

Nereden bakarsanýz bakýn, bir “baþarý hikâyesi”dir bu.

Süreç içinde farklýlýklar, görüþ ayrýlýklarý, kopmalar, küskünlükler ve elbette “yorgunluklar” çýkacaktýr ortaya. Bunu da doðal karþýlamak lazým...

Bununla birlikte parti de deðiþecektir.

Siyaset etme tarzý da deðiþecektir.

Deðiþmelidir de.

Dolayýsýyla, “býkkýnlar” ve “yorgunlar” kenara çekilmeli, yola elini taþýn altýna koyma iradesi gösterenlerle devam edilmelidir.

Erdoðan’ýn “metal yorgunluðu” sözünü, öncelikle bu çerçevede okumak lazým... Yani, sair nedenlerle harekete intibak etmekte zorlanan býkkýnlara ve yorgunlara yönelik bir mesaj olarak görmek lazým... Ayný zamanda, “zorunlu deðiþim”in iþareti olarak görmek lazým...

Ýç ve dýþ meseleler, özellikle Erdoðan’ýn tek baþýna göðüslemek zorunda kaldýðý saldýrýlar, bu deðiþimi zorunlu hale getirmiþtir.

Dolayýsýyla, “nerede o eski AK Parti, nerede erdemliler?” demenin bir anlamý yok.

Bir karþýlýðý da yok.

O eski AK Parti’nin “meþruiyet” diye bir sorunu vardý. Öncelikleri farklýydý ve ona göre bir siyaset izlemek, ona göre ittifaklar oluþturmak zorundaydý.

Ýktidar olmuþ ve iktidarýný “eskitmiþ” AK Parti, bugün baþka mecburiyetlerle sýnanýyor. Daha doðrusu, uluslararasý boyutu da olan aðýr ve yýkýcý saldýrýlarýn “gerekçesi” olarak gösteriliyor. Yani, AK Parti’nin ontolojisine yönelik bir saldýrý söz konusu.

Bu saldýrýlarýn durmasý için de, AK Parti’den eski reflekslerine dönmesi, “meþruiyet”le sýnandýðý yýllarda olduðu gibi “dar alan siyaseti” içinde kalmasý ve “büyük Türkiye” idealinden vazgeçmesi bekleniyor.

Bu, Türkiye’nin kaldýrabileceði bir yük deðil...

Evet, AK Parti bir erdemliler hareketiydi ama süreç içinde (iç ve dýþ saldýrýlarýn dozu arttýkça), o erdemlilerin “sorumluluk” almadýklarýný, usulünce tek tek tüydüklerini gördük.

Gezi kalkýþmasýnda göremedik o erdemlileri...

Mesajý alýp oturdular...

FETÖ saldýrýlarýnda da göremedik. Kendi korunaklý alanlarýný tahkimle meþguldüler...

Mesela, en erdemlilerinden biri, ortalýk dinleme skandalýyla çalkalanýrken, tuhaf bir savunma psikolojisine girdi ve “Benim korkacak bir þeyim yok” diyerek, arkadaþlarýnýn korkacak çok þeyi olduðunu ima etme basiretsizliðini gösterdi.

Bununla kalmadý...

Partisinin hiçbir davetine icabet etmedi.

Hiçbir AK Parti etkinliðinde boy göstermedi.

Erdoðan’ýn hiçbir özel çaðrýsýna “olumlu” cevap vermedi.

Hep kaçtý, hep uzak durdu... “Arkadaþlarýyla” ayný karede görünmemeye özen gösterdi.

Bir diðeri, bir an önce kendisini bir koalisyona atma telaþýyla tuhaf ve kabul edilemez cümleler kurmaya baþladý; “Bakanlar Yüce Divan’a gönderilmelidir, çözüm süreci kaldýðý yerden devam etmelidir” gibi...

Ýlaveten, partisinin öncülük ettiði “anayasa deðiþikliðine” muhalefet ettiðini Cumhurbaþkanlýðý sistemini ötelemek için her yolu denediðini ve bir kez bile aðzýndan “evet” sözü çýkmadýðýný hatýrlatalým.

Olsun...

Erdoðan yine de partinin kapýsýný açýk tutuyor. “Bu yürüyüþte bizimle beraber olanlara kapýmýz her zaman açýktýr” diyor.

Dolayýsýyla, “metal yorgunluðu” sözünden alýnganlýk çýkarmak, konuyu baðlamýndan koparýp farklý noktalara çekmek gerekmiyor.

Mesaj son derece net!