Metin Akpýnar denilen hadsiz!

Ýki gazeteciye, FETÖ’ye yardým ve yataklýktan dava açýldý. 

Kýyamet koptu. 

Neredeyse bütün matbuat, bu iki gazetecinin FETÖ’cü olmadýðýný kanýtlama yarýþýna girdi. 

Gerek yok. 

Deðiller... 

FETÖ’cü deðiller... 

Ýyi de, FETÖ’cü olmamalarý, onlarý, üzerlerine yapýþmýþ aðýr töhmetten kurtarýyor mu? Takýntýlý, kavgacý, birilerine hakaret etmeden cümle kuramayan iki gazeteciden söz ediyoruz. Ki, bugüne kadar “utanç”tan baþka mesleðe bir katkýlarý olmamýþ. 

Sürekli tehdit yazýlarý yazmýþlar. 

Sürekli, aba altýndan “darbe sopasý” göstermiþler. 

Sürekli “daraðacý” anýþtýrmasý yapmýþlar. 

Öyle ki, “iþkence aklayýcýlýðýna” bile soyunmuþlar... 

Bu gazetecilik anlayýþý bitmemeli mi? 

Bu gazeteciler, en azýndan gönüllerden tart edilmemeli mi? 

FETÖ’cü deðiller ama “yardýmcý” olmuþlar; 17/25 Aralýk’tan sonra bile bu çok tehlikeli örgütü aklayan (operasyonlarýný toplum nezdinde sevimli gösteren) yazýlar yazmýþlar. 

Þimdi de iki sanatçý çýktý baþýmýza: 

Müjdat Gezen ve Metin Akpýnar... 

Hayýr, bunlar da FETÖ’cü deðiller. 

Deðiller ama FETÖ’nün murat ettiði “siyasal sonuç”la ilgili cesur laflar ediyorlar ki, “Hah” diyorsunuz, “Siyasal Fetullahçýlýk tam da böyle bir þey... Ýlle de maklubeye kaþýk sallamak gerekmiyor.”

Mekân Halk TV stüdyosu... 

Daha doðrusu Uður Dündar’ýn “Halk Arenasý” adlý programý... 

Uður Dündar, “terbiyeli sepet” kývamýnda, kafa sallayarak ve gülümseyerek kýzýþtýrýyor; Müjdat Gezen’le Metin Akpýnar da lafý kapýp doludizgin gidiyor. 

Müjdat Gezen, “Türkiye'de 16 yýldýr kültür ve sanat üretilmediði” kanaatinde. (“Benim sahnelediðim kötü oyunlara halk para vermiyor...” demiyor da, suçu son 16 yýla atýyor... Iþýk içinde yatasýca Levent Kýrca da benzeri þeyler söylerdi. “Baský var, sanat yapamýyoruz” derdi. Bir televizyon kanalý, “Buyur, sanatýný burada icra et” dedi. Artýk güldüremediði ve toplumun gerisinde kaldýðý için reytingde çakýldý. Ama “Erdoðan engelliyor” ezberinden bir türlü kurtulamadý.) 

Müjdat Gezen sadece kültür- sanat konularýnda dertlenmiyor. Lafý döndürüp dolaþtýrýp, Cumhurbaþkaný Erdoðan’a getirmeyi baþarýyor. Bunda, terbiyeli sepet kývamýnda oturan Uður Dündar’ýn kýzýþtýrmalarýnýn da payý var elbette. Þöyle diyor: “Recep Tayyip Erdoðan, sen bizim vatanseverliðimizi sýnayamazsýn, haddini bil, haddini...”

Niye böyle bir terbiyesizliðe tamah ediyor bilmiyoruz ama Müjdat Gezen’in caný hakaret etmek istiyor, ediyor. 

Metin Akpýnar daha ateþli... AK Parti’ye oy verenleri “artarak çoðalan bir gergedan virüsü”ne benzetiyor: “Ülkemizdeki gergedanlar yalnýzca faþizmin ayak sesleri anlatan postallý gergedanlardan ibaret deðil. Kökten dincilik gergedanlarý, etnik/kimlik gergedanlarý ve onlarýn bazý kollarýyla müthiþ bir gergedan nesli büyüdü.”

Hadi bunlarý söylesin... 

Daha da ileri gidiyor. “Bir an önce kutuplaþmayý bitirmemiz gerektiðini” söylüyor. (Bunu söylerken de, acayip çirkin ve kutuplaþtýrýcý bir dil kullanýyor.) 

Kutuplaþma bitmezse ne olur? 

Þu olurmuþ: “Lideri (yani Cumhurbaþkaný Erdoðan’ý)ayaðýndan asarlarmýþ, belki mahzenlerde zehirleyerek öldürürlermiþ. Baþka liderlerin yaþadýðý kötü akýbeti yaþatýrlarmýþ.”

O zaman ne yapmak gerekiyor? 

Sandýða gidip bu iþi düzeltmek ki? 

Hayýr... 

Metin Akpýnar sandýða da itiraz ediyor. “Sandýk esasýnda pek demokrat bir þey deðil”miþ, “her þey sandýkta çözülmez”miþ. 

Peki, nasýl çözülecek? 

Darbeyle... 

Metin Akpýnar açýkça “darbe” demiyor. Ýþaret ediyor. Þöyle diyor: “Mustafa Kemal dýþýnda kim Rusya'ya döndüyse iktidardan gitti. Adnan Menderes Ruslardan randevu aldý, ihtilal oldu. Süleyman Demirel ayný þekilde kuzeye döndü, ihtilal oldu. Bakalým darýsý kimin baþýna.”

Þimdi bu arsýz, hadsiz, terbiyesiz adama ne yapmak gerekiyor? 

Dava açmak mý? 

Dava açýlmasýna açýlýr da, yargý eliyle tecziyenin de caydýrýcý olamadýðý/olamayacaðý bir “durum”la, bir “ruh haleti”yle karþý karþýyayýz... 

Bu haletin ismi “siyasal Fetullahçýlýk...”

Doktor yardýmý olmadan, bunu nasýl saðaltacaðýz? 

Sorun bu!