“Mevcut ve muayyen gerçekler”

Büyük fırtına öncesi Türkiye iç ve dış tahkimatını tamamlamaya çalışıyor. Bu kapsamda MHP lideri Devlet Bahçeli tarihi bir adım attı. Partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuşan Devlet Bahçeli, "Alışıldık söylem kalıplarından az da olsa taşmanın vakti geldiyse, o vakit bu vakittir. Mevcut ve muayyen gerçeklere dayanarak muazzez milletimizin ayak bağlarını kalıcı olarak çözmenin kim bilir belki de ilk adımını atmış olacağım." dedikten sonra şu çağrıyı yaptı:

"Teröristbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz' diyenlere de sesleniyorum, şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, 'umut hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil ne de Edirne, adres İmralı'dan DEM'e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız, vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız."

Devlet Bahçeli'nin mezkûr sözleri toplumun çoğunluğunda büyük bir şaşkınlık oluşturdu. Bu şaşkınlığı anlıyorum ama MHP liderinin de ifadesiyle "mevcut ve muayyen gerçekler" bu hamleyi yapmayı gerektiriyordu.

Peki "mevcut ve muayyen gerçekler" neler?

İsrail/ABD'nin yaktığı ateş kapımıza dayandı. PKK'nın Irak ve Suriye'de çeşitli adlarla örgütlenmiş terör unsurları İsrail/ABD tarafından silahlandırıldılar. Düzenli bir ordu haline getirildiler. Tüm birleşenleriyle PKK bir savaş makinesi haline geldi. PKK'nın içindeki gruplar çeşitli ülkeler tarafından kullanılabiliniyor.

ABD Türkiye'nin sadece doğu ve güneydoğusuna silah yığmıyor. Türkiye'nin batı sınırlarına yakın bölgelere de asker ve silah tahkimatını sürdürüyor.

Özetin özeti olarak "mevcut ve muayyen gerçekler" bunlar.

MHP lideri Bahçeli'nin grup konuşmasında ülkemizin içine dair de "mevcut ve muayyen gerçekler"den bahsetti. Abdullah Öcalan'la alâkalı açıklaması kadar mühim bir açıklama olarak görüyorum. Sayın Bahçeli, Türk-İslâm medeniyetinin madde-ruh dengesini yeniden ele alması, kendine dönmesi, iç âleminin hazinelerini keşfetmesi ile millî ve mânevî güvenlik duvarlarını güçlendirmesinin acil ve elzem bir ihtiyaç olduğunu da dile getirdi.

Devlet Bahçeli'nin vurguladığı madde-ruh dengesi uzun süredir toplumumuzda madde lehine bozuldu. Ekonomik krizin artmasıyla da bu dengesizlik, şeytanı tövbe ettirecek şenâatler olarak gösteriyor. "Daha kötüsü olamaz" denilen her şeyin daha da kötüsü oluyor. Bu mesele Türk'ün de Kürt'ün de Laz'ın da meselesi. Ahlâksızlık ırk ayrımı yapmıyor.

"Mevcut ve muayyen gerçekler" kapsamında Sayın Bahçeli 'sarsıcı' çağrısına cevap gecikmedi! Hemen ertesi gün Ankara'daki Türk Havacılık ve Uzay Sanayii'ne saldırı düzenlendi. TUSAŞ'a yapılan saldırıda 5 kişi şehit oldu. 22 de yaralımız var.

Saldırıyı gerçekleştiren 2 teröristin PKK'lı olduğu açıklandı. Saldırıyı yapanlar PKK'lı olabilir ama yaptıranlar kim?

İşte "mevcut ve muayyen gerçekler" çerçevesinde cevabı aranması gereken soru.

Bir de, "mevcut ve muayyen gerçekler" bu kadar aşikârken 2 teröristin uzun namlulu silahlarla ve el bombalarıyla Türkiye'nin en mühim kuruluşlarından birine saldırı düzenleyebilmesi de ayrıca düşündürücüdür. "Mevcut ve muayyen gerçekler" hiçbir zaafiyeti kabul etmez ve affetmez. Bu da ayrıca üzerinde çokça durulması gereken bir husus.