Mevla vermedikçe vermiyor mu Bülent Bey?

Bülent Arınç Bey CNN Türk televizyonunda Taha Akyol’un programında konuşmuş.Gündem ziyadesiyle bu mülakatı tartışıyor.
Hele muhalif ve geometrik kalemler üzerine atlamış durumda.
Özetle Bülent Arınç neredeyse toplumun kutsal vicdanı haline getirilmiş.
Bu yüzden bizde duramayıp yazalım.
Türk siyasetinin en önemli adamlarından biri Bülent Arınç mıdır?
Öyle yazılsın isterim, isterdim.
Nihayetinde 20 seneden fazla milletvekilliği, başbakan yardımcılığı, hükümet sözcülüğü ve devletin en önemli ikinci makamı Meclis Başkanlığı yapmış bir insan.
Ama İslamcı siyasetin Milli Görüş çizgisinde ve yine aynı siyasetin muhafazakar zeminindeki en önemli dört beş önde gelen adamı demekte hiçbir sakınca yok.
 
Biraz eskiye gidelim.
Milli Görüş zamanı. Erbakan Hoca’nın yerine gececek ilk akla gelen isimlerden biri Bülent Bey.
Sonrası malum. Ak Parti hareketinin ilk üç ismi Tayyip Bey, Abdullah Bey ve Bülent Bey. Abdüllatif Bey bile bu üçlü yanında 4.büyük Trabzonspor ayarında.
Bu üçlü son bir seneye kadar yaklaşık on beş yıl ciddi bir sorun yaşamadan birlikte siyaset yaptılar.
Bülent bey, programda daha çok Cumhurbaşkanı’nı eleştiriyor. Satır aralarında konuşma ustalığını göstererek en ciddi şeyleri tenkitleri ifade ediyor.
Sayın Arınç’ın değerlendirmelerine bir diyeceğimiz yok. Kendi düşünceleri kendini bağlar.
Katıldığımız yer olur katılmadığımız yer olur.
Bülent beyin son zamanlarda yaklaşık iki senedir göstermiş olduğu tavrın adını koyması gerekiyor.
Bunu tespit etmeden konuşuyor.
Kamuoyuda bu tespiti yapmadan dinliyor.
Bu tavrın adı; TUTARSIZLIK
 
Evet yıllarca tutarlı olmayı siyasetin ve adamlığın bir öznesi gören Bülent bey artık tutarlı şeyler söylememektedir.
Hatırlarsınız gündemde uzunca kalan sözünü.
“Mevlam verdikçe veriyor” diye.
 
Aslında bu sözde Bülent beyin real politiğin aşıldığına dair bir dolaylı kabulü var.
Önce tahmin edemediği bir nimetle nimetlendirildiği ifade ediliyor. Sonrasında ise bütün istişare ve mülahazalara rağmen Tayyip Beyin siyaset etme tarzının nasıl isabetli olduğunun izharı söz konusu.
Bu psikolojiyi gezi olaylarında da e muhtırada da gördük.
Bülent beyin, Tayyip Beyle alınmış mesafeye hayranlığı olduğu ifade edilmemiş bir hakikattır.
Hatta alınan bu mesafede kendi payına düşen yukarıda saydığım makamlar nedeniyle Tayyip Beye minnettar Rabb’ine karşıda şükür içerisindedir.
 
O zaman Bülent bey ne demek istiyor.
Bülent Bey, darbe algısının tasfiye sürecinde de bir hukukçu duruşuyla tutuklamaların karşısında yer aldı. Hukuka davet etti. İşin suyunun çıktığını söyledi. Hatta somut Sayın Haberal’ın tutukluluğunun sona erdirilmesi için uğraştıda.
Gezi'de de mülayim bir tavır sergiledi.
Fakat işlerin göründüğünden başka olduğu noktasında yeterli feraseti, basireti ve en sonunda cesareti gösteremedi.
Cesareti yeterli olmayanların var olmalarını anlamlı kılacak başka bir duruşa ihtiyaçları vardır.
Bu alanda ''güvenilir ve itibar edilir adamlığın saygıdeğer şirinliği''dir.
Bülent bey de zaten kendisinde var olan bu alanı pekiştirerek hayatiyetini sürdürüyor.
Bence Bülent beye de bu yakışıyor.
Belki Bülent abiye karşı daha nezaketli davranmam da bana yakışırdı ama olmadı.
Nasip değilmiş.