Mevzu derin

"Suriye yönetimi ile deniz yetki alanı anlaşması yapacağız"

Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanı

Geçtiğimiz hafta Suriye'nin başkenti Şam'a giderek Ahmed eş-Şara ile görüşmesinde 'Suriye'nin geleceği hakkında önemli mesajlar veren Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan'ı Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Abdulkadir Uraloğlu'nun mesajları takip etti.

"Suriye yönetimi ile deniz yetki alanı anlaşması yapacağız."

İşte bölge ve bölge dışı güçleri tabiri caizse 'hop oturtup hop kaldıran' o açıklama bu oldu.

Türkiye'nin geçtiğimiz yıllarda Libya ile yaptığı ve bölgedeki tüm 'paradigmayı' kökten değiştiren o hamlenin bir diğeri Suriye ile de gelir mi diye herkesin sorduğu o soruya cevabı da vermiş oldu Sayın Bakan.

Bu kadar mı?

Tabii ki hayır.

2011 yılından beri 'ezber ettiğimiz' o M4 ve M5 karayolu hakkında da konuştu Sayın Bakan.

Ne de olsa bütün mevzu bu ikisiydi; yani: Mevzu Derin.

"M4 ve M5 karayolunda iyileştirme yapıyoruz. Yıkılan köprüleri yapıyoruz."

Ve tabii bir diğer 'paradigma' değiştirici hamle: Kalkınma Yolu.

"Kalkınma Yolu projesi çerçevesinde Irak'ın Fav Limanı bu yıl açılacak. Bu yol 1.200 km'lik bir yoldur. Irak yönetimi ile Kuzey Irak yönetimi arasında bir görüş ayrılığı var. "Kalkınma Yolu projesi Suriye'den geçebilir olmalı."

Türkiye'nin Suriye'nin kalkınmasına yönelik hamleleri bunlarla da sınırlı değil. Tüm kurumlarıyla mevzunun içinde olacağını aşağıdaki cümleden anlıyoruz:

"TİKA ve AFAD aracılığıyla altyapı yatırımları yapılacak."

"Suriye'de hava, demiryolu, karayolları ve iletişim hizmetlerini içeren acil eylem planı" belki içlerinde en elzem olanı çünkü bu ana mevzularda ilerlenmeden diğer mevzularda merhale kat etmek doğaldır ki pek mümkün değil.

"Haberleşme açısından Türkiye'nin 20-30 yıl gerisinde" bir ülke düşünün; iletişimin her şeyin 'temeli' olduğu 21. Yüzyılda bu tabii kabul edile bir şey değil.

Ve tabii, işin 'bam teli' yani para mevzuu:

"Suriye'nin parasını Rusya basıyor. Böyle ülke yönetimi olur mu? Türkiye olarak bu konuya da el atacağız."

Hepimizin hafızalarında yer etmiş o konuya da geliyor sıra: Hicaz Demiryolu.

"Orada Türkiye'den çıkıp Hicaz'a kadar giden demir yollarının parçaları var. Oralarda belli bir bütünün parçaları olarak uzun zamandır çalıştırılmadığını biliyoruz. Hızlıca tespiti yapıp demir yolu bütünlüğünü yine Şam'a kadar ilk etapta sağlama ile ilgili bir vaziyet alacağız. 2009-2010'larda oraya yolcu trenlerini uğurlamışız, bir yolculuk yapmışız. Orada bir altyapı var. Bazı bölgelerde, mesela Irak'ta, demir yollarının raylarını sıfırdan demir olarak çalınıp satıldığını biliyoruz Suriye'de de bununla karşılaşabiliriz."

Ne çok mevzu varmış diyor insan; dahası da var, 'arkası yarın' değil 'sonraki yazı' diyelim.