Mezhep çatýþmasýna oynayanlar

Mezhep savaþlarý riski Ortadoðu’da az da olsa her zaman vardý. Ancak ABD’nin 2003’te Irak’ý iþgali bu tehlikeyi hepten ortaya çýkardý. Amerikalýlar Irak’ta zorlandýkça etnik ve mezhepsel ayrýlýklarý körüklediler, Kürtleri Araplara, Þiileri Sünnilere karþý kullandýlar. Günün sonunda Þiiler ve Sünniler ayný mahalleleri bile paylaþamaz hale geldiler. Ne yazýk ki komþu Ýran, Irak’taki durumu bir tür ‘fýrsat’ olarak gördü ve mezhepsel rekabet üzerinden avantaj saðlamaya çalýþtý. Suudi Arabistan ve benzeri devletler de olaya Sünnileri korumak açýsýndan bakýnca Irak’ta mezhepler arasý fay hatlarý daha güçlü bir þekilde belirdi. Maalesef Irak’ta bu hesaplaþma henüz sona ermedi, çok daha tehli keli çatýþmalar kapýda bizleri bekliyor.

Bölgesel bir mezhepsel kutuplaþmayý çok daha yakýn ve tehlikeli bir tehdit haline getiren ise Suriye’deki iç savaþ oldu. Esed rejimi köþeye sýkýþtýkça sorunu Alevi-Sünni çatýþmasý haline çevirmeye çalýþtý. Ýran’ýn ve Lübnan Hizbullahý’nýn Esed’e verdiði destek de daha çok mezhepsel bir dayanýþma olarak okundu.

Bu çerçevede denebilir ki bölgemizde bizleri bekleyen en büyük tehlike Þii-Sünni çatýþmasýdýr. Aslýna bakarsanýz bölge insanýnýn temel isteði dünyanýn diðer halklarýndan hiç de farklý deðil. Ortadoðu insaný daha fazla refah, huzur; daha fazla demokrasi ve insan haklarý istiyor. Baþka bir deyiþle evrensel ve insani deðerleri talep ediyor. Bu arada inandýðý gibi de yaþamak istiyor. Ne var ki bölgedeki yerleþik siyasi yapýlar varoluþunu dini ve mezhepsel rekabette görebiliyor. Uzun vadede halklarýn isteði yerine gelecektir, ancak bu mutlu sondan önce kanlý bir çatýþma dönemi yaþamamak için çok dikkatli olmak gerekir.

Þer güçler

Bazý gizli eller mezhepsel gerilimi Türkiye’ye de taþýmak istiyor. Bunun örneklerini geçmiþte Maraþ ve Çorum olaylarýnda, Sivas’taki faciada gördük. Türk insanýnýn saðduyusu bu tür oyunlarýn bizleri bölmesine müsaade etmedi. Ancak ayný eller yine boþ durmuyor. Bu kiþiler Suriye olaylarýný Türkiye’de bir tür Alevi-Sünni gerilimine çevirmek için çok uðraþtýlar. Ama baþaramadýlar. Fakat gayretleri sürüyor. Bunu çok iyi biliyorum, çünkü bu gayretleri aralarýnda benim de bulunduðum bazý kiþilere iftira atýp, sözde Alevi düþmaný Sünniler yaratma projesini de içeriyor.

Geçtiðimiz yýl bir televizyon programýnda bazý bölge devletlerinde Þii düþmanlýðýnýn çok korkutucu boyutlara ulaþtýðýný belirtirken “Suudi Arabistan ve Kuveyt için, Ürdün için, Mýsýr için insanýn Þii olmasý Hýristiyan olmasýndan kötü; çünkü Hýristiyansan nihayetinde ehl-i kitaptýr. Üç dinden bir tanesidir. Allah ona iþte selamete erdiredebilir belki cennete de koyar; ama Þii ise sapkýnlýk var orda. Yani dini bozmaya çalýþmak var” demiþtim. Moderatörün”ileri boyutlardaki sapkýn mezhepler için söylüyorsunuz bunu deðil mi” sorusuna “evet onlar için söylüyorum” karþýlýðýný vermiþtim.

Ne yazýk ki o günden sonra bazý istihbarat uzantýlarý ve gafiller bu cümlelerimi sanki benim Þiiler hakkýndaki öz görüþlerimmiþ gibi yansýttýlar. Ýþçi Partisi’nin yayýn organý Aydýnlýk (özellikle de baðlantýlarý oldukça garip duran Sabahattin Önkibar adlý kiþi) bu yalaný her fýrsatta tekrar ediyor ve beni Alevi-Þii düþmaný bir insan olarak yansýtýyor. Bu yalana son olarak Cumhuriyet ve Yeni Mesaj gazetesinden bir iki kiþi de katýldý. Açýkça yalanlamama raðmen ayný yalan cümleleri tekrarlayýp duruyorlar. Sonra farkettim ki bu konuda tek kurban ben deðilim.

Rezil oyunlar

Oyun belli ve iðrenç, bir o kadar da mide bulandýrýcý. Güya bizi Alevi düþmaný ilan edip, onun üzerinden mezhep kavgasý devþirecek bu reziller. Okurlarým gayet iyi bilir. Benim aðzýmdan Alevi ve Þii kardeþlerimizi incitecek bir tek söz bile çýkmaz. Eðer birileri benim aðzýmdan Alevi kardeþlerim hakkýnda sizlere bir þey aktarýrsa bilin ki o kiþi ya gafildir ya da bu ülkeye kastetmiþ bir þer odaðý. Bu vesile ile Müslümanlar arasýnda her türlü fitneyi çýkarmaktan çekinmeyen bu kiþileri lanetliyorum. Bizler birbirimize sarýlmaya devam edersek bu oyunlarý bozarýz.