Mezhepler dini çoðulculuktur

Dini çoðulculuk( religous pluralism), Batý toplumlarýnda çok yenidir. Ortaçað Batýsýnda sadece Katolik mezhebin hâkimiyeti vardýr. Buna katýlmayan ya ölür ya da sürgün edilir. Endülüs'te Müslümanlar ve Yahudiler bunu yaþadý. John Locke, Tolerans Üzerine Mektuplarý 17. yüzyýlda yazar. Dini çoðulculuk, Katolikliðin içinden Protestanlýk çýkýnca kýsmen kabul edilmeye baþlanýr. Bu çerçevede tolerans yasalarý çýkar. Fakat buna da kolay varýlmamýþtýr. Otuz yýl ve yüzyýl süren mezhep savaþlarý ile Westfelya Antlaþmasýna varýlýr. Bu antlaþma bile "kimin ulusu onun dini" denerek yine ulus devlet ile bütünleþen tek din anlayýþýný dayatýr.

Protestanlýk, zamanla yeni mezhepler üretti. Batý, mezhepler üzerinden dini çoðulculuk ile tanýþtý. Ancak bu dini çoðulculuk yine Batýnýn kendi içindeki dini anlayýþlarla sýnýrlýydý. 1960 sonrasý, Ýslam ve Doðu toplumlarýndaki göçlerin sonucunda dini çoðulculuk daha kapsamlý bir þekilde gündeme geldi.

Ýslam toplumlarýnda çok farklý bir sosyolojik ve teolojik gelenek var. Mezhepler, birçok biçimiyle yaþar. Þia, Haricilik, Ehli Sünnet ve yine Ehli Sünnetin kendi içindeki çoðulluðu... Mezhepler genel olarak farklýlaþma, çoðulculuk ve bütünleþme gibi üç önemli fonksiyon icra ediyorlar. Farklýlaþma ile çoðulculuk imkâný saðlýyorlar. Ýslamiyet farklý kültürler, toplumlar, düþünce gelenekleri ve sorunlarla karþýlaþýnca mezhepler aracýlýðýyla yorumlanýyor. Kuran ve sünnet açýlýyor, açýklanýyor. Din geniþliyor. Kapsayýcý hale geliyor.

Mezhepler, Hariciler örneðinde olduðu gibi ayný zamanda çatýþmalara da yol açýyorlar. Ya da günümüzde selefiliðin sert ve kýlýç yorumlarýyla çatýþmacý bir söyleme de dönüþüyorlar. Ýlginç bir þekilde Ýslam toplumlarýnda Suriye savaþý ile beraber mezhepler savaþý ortaya çýktý. IÞÝD, selefilik üzerinden mezhepçi bir dil kullandý.

Mezheplerin çoðunlukla toplumu bütünleþtirici fonksiyonlarý da var. Ehli Sünnet bu açýdan oldukça önemli. Teolojik, tarihsel ve sosyolojik gerçeklikleriyle öyledir. Müslümanlar, en büyük toplumsal konsensüsü Ehli Sünnet vel Cemaat etrafýnda meydana getirdiler. Din üzerinden toplumsal sözleþme gerçekleþti. Çünkü kapsayýcý ve kucaklayýcý bir dini söylemi var. Mesela "ehli kýble" olan hiç kimseyi tekfir etmiyor, dolayýsýyla onlarý Ýslam dairesinde kabul ediyor. Maturidilik gibi aklý ve özneyi önemseyen yaklaþýma da yer verir, Eþ'ari gibi akýl ve nakli uzlaþtýran yaklaþýma da. Özgürlüðün mutlaklýk durumunda Allaha teslimiyeti(külli irade) ve insanýn göreli özgürlüðünü(cüzi irada) beraber kabul eder.

Mezhepler, insanlara ve toplumlara dini farklý anlama ve yorumlama imkâný veriyor. Bundan dolayý Kuran ve Sünnet farklý anlayýþlarla çoðul hale geliyor. "Fýrkacýlýk" ve "mezhep" farklý kavramlar. Birincisi grubun çýkar, beklenti, iktidar iliþkilerini merkeze alýr. Fitneye yol açar. Ýkincisi ise dini anlamanýn bir ilkeler sistematiði ve yöntemi olarak var olur. Elbette "sapýk mezhepler"den de bahsedebiliriz. Örneðin hulul( enkarnasyon-reankarnasyon) ve sübjektivizm (batýnilik) gibi anlayýþlara karýþan akýmlar ve fýrkalar böyledir. Bunlar dinin otantiðini, akidesini ve özünü bozuyorlar.

Mezhepler, dini çoðulculuktur. Çünkü dinin temel kaynaklarýndan ilham alarak açýlýmlar ve yorumlar ortaya koyarlar. Din, mezhepler aracýlýðýyla farklý zamanlarda ve farklý toplumlarda çeþitli yorumlara, sistemlere, yöntemlere ve yaklaþýmlara dönüþür. Dini çoðulculuk, mezhepler aracýlýðýyla farklý dini anlayýþlarýn varlýðýna imkân verir. Ýnsanlarýn dini anlayýþ tercihleri ve seçenekleri çoðalýr. Dini farklýlýklara karþý esnek ve toleranslý bir toplum hayatýna yol açar.

Kur'an vurgusu etrafýnda geliþen ve mezhepleri dýþlayan yaklaþýmlar, dini çoðulculuðu yok ediyor. Bunun yerine Kur'an üzerinden tekçi bir anlayýþý dayatýyor. Örtük bir þekilde "benim dediðim Kuran" diyerek mutlakçý bir tutum sergiliyor. Mezhepçilik gibi aþýrý yorumlara karþý verdikleri tepkiyle bu defa da mezhepsizlik gibi aþýrý yorumlara yol açýyorlar.