MHP’nin şartları ve koalisyon ihtimali

Öyle  görülüyor ki cumhurbaşkanı meclis başkanının seçilmesini beklemeden 24 Haziran Salı günü AK Parti Genel Başkanını hükümet kurmakla görevlendirecek. 

Acele etmesinde bence de fayda var.

Türkiye’de  şu anda bir krizin eşiğindeymişiz  gibi bir rüzgar esiyor.

Bu rüzgar tabii ki parlamenter sistemin sorunlu yönünden kaynaklanıyor. Hiçbir parti tek başına iktidar olacak sayıyı yakalayamayınca parlamenter sistemde hükümet kurma işi zorlaşıyor.

Hele de koalisyon kültürü gelişmemişse sistem tıkanabiliyor.

Geçmiş koalisyonların olumsuz sonuçları da hatırlanınca kamuoyu telaşa kapılıyor.

***

Eh anayasa cumhurbaşkanı herhangi bir milletvekiline görev verir diyorsa da teamüller en büyük partinin genel başkanına verilmesi yönünde oluştuğu için ilk tur AK Parti Genel başkanının görevlendirilmesiyle başlayacak.

Gerçi bu teamülü  Demirel Aralık 1998 de hükümet kurma görevini Muğla Milletvekili  Yalım Erez’e vererek bozmuştu. Çiller de  Ecevit’in azınlık hükümetine destek vereceğini söyleyerek oynanan oyunu bozmuştu da 1999 seçimlerine azınlık hükümetiyle girmiştik.

Tarih tekerrür eder mi henüz  belli değil. Lakin parlamentodaki dağılım ve partilerin tutumu zor bir süreçten geçeceğimizin işaretlerini veriyor.

H H H

MHP, HDP ile ne koalisyon ortaklığı ne de dışarıdan destek formülüne kapıları tamamıyla kapatmış görünüyor.

CHP ve HDP de  AK Parti ile hükümet formülüne kapıları kapatmış.

Bu durumda muhalefet partilerinin hükümet kurma ihtimali sıfır görünüyor.

CHP’nin MHP’ye başbakanlık teklifi de abesle iştigal olarak sırıtıyor. Öyle ki pek nükte yapmayan Bahçeli bile bu teklif için ‘Çin usulü’ diyerek dalgasını geçiyor.

HDP’nin AK Parti CHP hükümetine destek verme vaadi ise ciddiye alınacak bir vaat değil. Bir defa CHP AK Partiye kapıları kapatmış görünüyor. Varsayalım ki açtı, iki partinin sandalye sayısı 390 eder, HDP’nin desteğine ihtiyaçları  olmaz ki!

Geriye bir tek AK Parti MHP koalisyonu kalıyor.

***

Gazete haberlerine bakacak olursak bu iki parti bakanlık dağılımını bile yapmış görünüyorlar. Oysa MHP’nin ileri sürdüğü şartlara baktığımızda bu koalisyonun öyle çantada keklik olmadığı anlaşılıyor.

MHP liderinin bir gazeteye verdiği söyleşide ileri sürdüğü şartlar AK Parti MHP koalisyonunun çetin bir pazarlığa sahne olacağının ilk işaretlerini veriyor.

Mesela MHP cumhurbaşkanının Beştepe Külliyesi’ni bırakıp Çankaya’ya dönmesini  ve anayasal sınırlar içinde kalmasını şart koşuyor.

17-25 Aralık yolsuzluk dosyalarının açılmasını istiyor. Çözüm sürecinden vazgeçilmesini talep ediyor.

***

Bu şartlardan sadece ikisi AK Parti’yi ilgilendirir. Yolsuzluk dosyası ve çözüm süreci.

Beştepe/Çankaya ve cumhurbaşkanının anayasal sınırının  koalisyon şartı olması pek mantıklı durmuyor.

MHP’nin bu şartı  sanki hükümet kurma formülünü yokuşa sürmek için ileri sürülüyormuş gibi bir izlenim bırakıyor.

Hoş çözüm süreci şartı da cumhurbaşkanlığı şartından pek farklı sayılmaz.

Çünkü AK Parti’nin çözüm sürecinden vazgeçmesi bir bakıma kendisini inkar anlamına gelir.

***

Bu zorluklara rağmen MHP ile hükümet kurulabilir mi? Kurulabilir, ancak bu hükümetin uzun ömürlü olacağını kimse garanti  edemez.

MHP liderinin başbakan hakkında sarf ettiği o ağır hakaretlerden sonra ve bu şartlarla AK Parti ile uzun ömürlü bir hükümette yer almasının pek mümkün olacağını zannetmiyorum.

Bunu kendisi de görüyor olmalı ki seçim kartını da açmaktan çekinmiyor. 15 Kasım’ı erken seçim tarihi olarak veriyor.

Uyumlu bir hükümet kurulmasını temenni ederim ama bu tablodan bir erken seçim çıkarsa sürpriz olmayacak.

Hayır murad edelim hayır olsun.