Murat Somer’in yeni çýkan kitabýndan aldým baþlýðý. Kitabý henüz okumadým ama Kürt sorunu üzerine yazýlmýþ bir kitap için böyle bir baþlýk bile, oldukça ufuk açýcý ve çok þey ifade ediyor. Gerçekten de Kürt sorunu, Osmanlý Ýmparatorluðu’nun daðýlma sürecine girdiði dönemden baþlayarak hep baþa sardý, yani hep milada dönüþler oldu.
Þimdi yeni bir miladýn arifesindeyiz.
Ya geçen yüzyýlýn hatalarý, günahlarý bu yüzyýlda da tekrarlanacak ve Türkiye’nin hem iç hem dýþ politikasýnýn birinci gündem maddesi olan Kürt Milli Sorununda milada geri dönüþ yaþanacak ya da Türkiye, aslýnda tarihi olarak, bu sorunda ne küresel ne bölgesel hiçbir gücün ve küresel aktörün sahip olmadýðý elindeki imkanlarý görecek ve yepyeni bir siyasi öngörü ve tahayyülle hareket edip, uluslararasý bir mesele haline gelen bu milli meselenin, en güçlü siyasi aktörü olduðunu dünya aleme ispat edecek.
Türkiye bu yüzyýlýn en büyük imtihanýyla karþý karþýya.
Bu imtihanda geçerli ama tam not alamamak bile, büyük felaketlere sebep olabilir.
Ve bu büyük felaketleri, maalesef en önce ve en baþta, Türk ve Kürt halký birlikte yaþar.
Ne Ýran ne Irak ne Suriye’de, Türkiye’de yaþayan Kürt nüfustan fazla bir nüfus var.
Moskova ve Washington’un sahip olduðu bir Kürt nüfus yok. Ama dünyanýn en önemli bir metropol þehrinde, Ýstanbul’da, beþ milyon Kürt yaþýyor.
Eþzamanlý tarih içinde, baktýðýnýz zaman, diðer ülkelerdeki Kürt nüfustan farklý olarak, modern dünyaya, demokrasiye, Ortadoðu’da bir ilk olacak anayasal yurttaþlýk temelinde bir anayasaya kavuþma ihtimali, en fazla Türkiye Kürtler’i için geçerlidir.
Su, un, þeker ve helvayý piþirecek ateþimiz var ama bu helvayý bir türlü yapamýyoruz.
PKK þiddeti veya PKK’nýn Türkiye’de yürüttüðü ‘vesayet savaþý’ bahanesine bu saatten sonra daha fazla sýðýnmak, milada dönüþü, yani baþa sarmayý hýzlandýrýr ama çözüme hiçbir katkýsý olmaz.
Çözüm süreci hatalarla, hem de stratejik hatalarla dolu bir süreçti. Kürt sorunu, bir PKK sorunu gibi görüldü. Masaya bu anlayýþla oturuldu. PKK de madem sorun benim, Kürt sorununun siyasi muhatabý da benden baþkasý olamaz fikrine inandý. HDP’nin dahi, hala Dolmabahçe mutabakatýný dillendiriyor olmasýnýn sebebi budur: PKK silah býrakacak ve Türkiye, silah býrakmanýn karþýlýðý olarak içinde özerklik ilkesi olan yeni bir anayasa yapacak ve özerkliðin de bir özsavunma gücü bulunacak! Buradan bir çözümün çýkmayacaðý aþikardý.
Kürt tarafý Kürt aklýna, Türk tarafý da Türk aklýna fazla güvendi. Oysa ihtiyacýmýz olan ortak akýldý.
Þimdi taraflardan biri, diðerini Dolmabahçe mutabakatýný yerine getirmediði için, diðeri de öbürünü süreci istismar edip, þehirlere yüzlerce silahlý militan ve tonlarca bomba yerleþtirmekle suçluyor!
Sonuç ortada: Bir bölge halký, bugün göç ediyor.. Gündüz kapatýlan hendekler gece yeniden kazýlýyor.
Hendek siyaseti, bir çeþit homojen bir nüfus, özerkliðe, kantonlara, devrimci halka savaþýna karþý çýkmayan, uygulamalara uyum gösteren bir çeþit ‘makbul Kürt’ kimliði yaratýyor. Ayný etnisiteye sahip bir toplum, içinden bölünüyor, paramparça oluyor. Cizre, Nusaybin ve Derik halkýnýn yarýsýndan fazlasý artýk buralarda yaþamýyor. Geride kalan nüfus, ekonomik þartlar veya siyasi bir tercih olarak, hendek siyasetinin yeni sosyolojisi olarak yaþamaya mahkum ediliyor. PKK, hendek siyasetinin bir sonucu olarak, yeni bir nüfus alanýnýn ve yeni bir halk kitlesinin yegane hakimi haline geliyor. Ýstediði de buydu zaten.
Kamu güvenliðinin tehdit altýnda olmasýna raðmen, milada dönüþü yaþayamayýz. Kürt sorununun Türkiye þartlarýnda bir güvenlik sorunu deðil, bir demokrasi sorunu olduðunu söylemi aþan bir siyasi anlayýþ ve eylem planýyla göstermek zorundayýz.
Muhalefete ne desek fayda etmeyebilir. Ama Kemalistler þöyle derin bir tefekkure dalýp, acaba Mustafa Kemal yaþasaydý, Kürtler’in bu zor dönemde desteðini almak için ne yapardý diye kendi kendilerine sormalýdýrlar. Kurtuluþ savaþý tarihini ve deneyimini, yeniden okusunlar CHP’liler ve Mustafa Kemal’in mirasýyla, þu an sahip olduklarý siyasi anlayýþ arasýndaki mesafenin her geçen gün nasýl da açýldýðýný görsünler..
Ayný soru AK Parti için de geçerli.
AK Partililer, þu an zaten elimizdeki yegane imkan olan AK Parti/Kürt ittifakýný nasýl güçlendirebiliriz sorununa, zihinlerindeki endiþeleri bir kenara býrakarak yeniden kafa yormalýlar ve emek harcamalýlar.
Türkiye’de iyi þeylerin olmasý, CHP ve AK Parti’nin milli meselelerde uzlaþma anlayýþý içinde olmalarý ve milli bir zemini birlikte yaratabilmelerine baðlýdýr.