“Yeni Türkiye” ifadesi þimdiye kadar çok kullanýldý ama “Yeni Türkiye” dönemi asýl þimdi baþladý.
***
Zaman zaman darbelere kadar uzanan ama her seferinde sandýkta bertaraf edilen vesayet kalkýþmalarý, AK Parti’nin parlamentoda en güçlü olduðu bir dönemde yeni bir “taarruz” baþlatmýþtý.
“367 yargý muhtýrasý”na TSK ve AYM’nin de açýk destek vermesiyle bir “darbe”ye dönüþen son vesayet kalkýþmasý milletin sabrýný taþýrdý.
Bu irade gaspçýlarýna artýk kalýcý bir ders vermek gerekiyordu...
2007’de, cumhurbaþkanýný halkýn seçmesine karar veren referandum ile baþlayan Millî Ýradenin Ýstiklal Mücadelesi, 16 Nisan 2017 referandumu ile nihai zaferini ilan etmiþ ve dün de fiilen hayata geçmiþtir.
Bu süreç Türk siyaseti için de tam bir samimiyet testi oldu.
Millet iradesini gasp eden CHP ve yandaþlarý bu “baðýmsýzlýk” çabalarýndan hiç hoþlanmadý.
Bu gidiþi, her aþamayý engellemeye çalýþtýlar ama engelleyemediler ve yürüyen reform trenine hep arkadan asýlmak zorunda kaldýlar.
Anayasa deðiþikliðinden uyum kanunlarýna kadar bütün yasama faaliyetlerinde, “vekili” olduklarý milletin haklarýný savunmak yerine, vesayeti korumak için yýrtýndýlar.
Çünkü, millete hizmet zahmetine katlanmadan sürdürdükleri azýnlýk iktidarý bunu gerektiriyordu.
Ama bu sefer baþaramadýlar.
Millet, kaný pahasýna düþman iþgalinden kurtardýðý bu vataný, vesayet iþgalinden de kurtarýp, tapuyu üzerine almakta kararlýydý.
Öyle de oldu...
Ancak milletin 16 Nisan’da verdiði bu kararý beðenmeyen muhalefet, millet iradesine savaþ açarak, “Biz bu kararý kabul etmiyoruz, sistemi geri döndüreceðiz” dediler.
Nitekim, 24 Haziran seçiminde, en güçlü argüman olarak millete; ”Bize yetki ver, seni tekrar vesayete esir edelim” vaadini (!) sundular.
Millet iradesinin özgürlüðü için mücadele veren Cumhurbaþkaný Erdoðan’a yönelttikleri “Kendisi için tek adam sistemi kuruyor” ithamlarýyla, aslýnda kendi “tek adam” düzenlerinin yýkýlmasýný önlemeye çalýþtýlar.
Sekiz yýlda on defa kaybettikleri halde, ayný koltukta kalmalarýný da bu statüko düzenine borçlular.
Zira yeni sistemde parti liderleri; liderliðini sürdürebilmek için iddialý olmak ve baþarmak zorundadýr.
Nitekim böyle bir yetenekten yoksun olan Kýlýçdaroðlu, aday olmayarak bu kifayetsizliðini gizlemeye çalýþmasýna raðmen, deve kuþu misali; yeni Türkiye siyasetinde asla yeri olmadýðýnýn bütün çýplaklýðýyla ortaya çýkmasýna mani olamamýþtýr.
Ýþte bu kifayetsizler, milleti feda ederek kendi bekalarýný kurtarmak için çok direndiler ama bu sürece engel olamadýlar.
Milletin iradesi çerçevesinde devlet yeniden dizayn edildi ve resmen devreye girdi.
Bu süreç bundan sonra asla geri iþlemez.
Seçim sürecinde, yapamayacaklarýný bile bile tabanlarýný, “Parlamenter sisteme döneceðiz” diye kandýrdýlar.
Nitekim, bütün ýsrarlarýmýza raðmen, nasýl döneceklerini söyleyemediler.
Çünkü kendileri de çok iyi biliyordu ki, böyle bir dönüþ olamayacak.
Asla yapamayacaklar, milleti tekrar vesayet çukuruna atamayacaklar.
Millet, parlamenter sistemde bile yetki vermediði bu vesayetçilere, “Bizi tekrar iþgalcilerin elinde oyuncak edin” diye anayasayý deðiþtirecek bir çoðunluðu asla vermeyecek.
Geriye, o çok iyi bildikleri “zorla alma” yöntemi kalýyor.
Ama unutmasýnlar ki bu millet, artýk o alçak yöntemin de iþe yaramadýðýný 15 Temmuz’da net olarak gösterdi.
Gerçek iktidarýn ve gerçek istiklâlin hayýrlý olsun ey milletim...