Millet geleceðini cesurca tartýþýyor

Israrla gündemde tutulan bir söyleme göre, halkýn büyük bir çoðunluðu sistem deðiþikliði istemiyor, AK Parti’ye oy verenlerin bile baþkanlýk konusunda kafalarý karýþýk yahut ciddi endiþeleri var. Halkýn bu iþlerden anlamadýðýný, herþeyi götürüp demokrasi adý altýnda onlara sormanýn yanlýþ olacaðýný söyleyenleri de unutmayalým.

Gerçekten böyle mi? Kimilerinin tepeden baktýðý, kimilerinin de onlar adýna konuþtuðunu iddia ettiði geniþ kesimler, sahiden de ne olup bittiðini anlamýyor mu?

Oysa kafanýzý biraz kendinizi hapsettiðiniz duvarlardan çýkarýp, milletin ne düþündüðüne ve söylediðine kulak verirseniz, bambaþka manzaralar görürsünüz. Türkiye, muazzam bir dinamizmle geleceðine dair ne varsa cesurca tartýþýyor, konuþuyor, öneriler getiriyor.

Haftasonu Finike’deydik. Antalya Büyükþehir Belediyesi’nin ‘Yeni Türkiye Buluþmalarý’ konferanslarý kapsamýnda Finike’de müthiþ bir kalabalýða hitaben konuþma fýrsatý bulduk. Dr. Murat Yýlmaz’ýn yönetiminde Prof. Dr. Faruk Bilir ve Yrd. Doç. Serdar Korucu ile ‘Baþkanlýk ve Yeni Türkiye’yi tartýþtýk. Baþkan Menderes Türel, Antalya’yý yeniden kimlik sahibi bir þehir kýlarken, ülke gündemini doðrudan halkýn gündemine taþýyacak katkýlar sunuyor.

Farklý kesimlerden oluþan dolu bir salon, can alýcý sorular, son derece tutarlý öneriler ve hepsinden önemlisi geleceðe yürüme konusunda müthiþ bir cesaret.

Herþeyi halka sormak demokrasi deðildir diyenlere bazý notlar aktarayým. Ýnsanlar mevcut sistemin arýzalarýný son derece sade ve net bir bakýþ açýsýyla görüyor. Bu anlamda hiçbir hükümet sisteminin kutsal ve deðiþtirilemez olmadýðýný biliyor. Ýki baþlý bir yapýlanmayla Türkiye’nin yoluna devam edemeyeceðini öngörüyor. Baþkanlýk mý daha iyi, yarý baþkanlýk mý diye soruyor. Referanduma gidilemezse, siyasetin nasýl þekilleneceðini merak ediyor.

Dahasý da var. Siyasi partilerin ne olacaðýný, seçim sisteminin nasýl iþleyeceðini, bunlarla ilgili daha fazla bilgiyi nasýl elde edeceðini soruyor. Sistem deðiþikliði, bir eyalet modeli getirir mi, ekonomiyi nasýl etkiler, geçiþ sürecinde sarsýntý olur mu diye tartýþýyor.

Anlayacaðýnýz insanlar cesurca, soru sormaktan korkmadan geleceklerini tartýþýyor.

1961 Anayasasý’nýn getirdiði arýzalarý, özellikle de yargýnýn siyaset üzerindeki vesayetini aktardýk dinleyicilere. Bu vesayetin siyaseti nasýl güçsüz kýldýðýný, darbelere ve darbecilere bu yüzden hesap sorulamadýðýný, milletin taleplerinin  siyasete ulaþmasýnýn imkansýz hale geldiðini, bürokrasinin arkasýna büyük sermaye ve medyayý alarak ülkenin hakim gücü olduðunu anlatmaya çalýþtýk.

Son Anayasa Mahkemesi krizi üzerine de þöyle bir benzetmede bulundum. Maçý kurallara uygun biçimde yönetmesi gereken hakem, taraflardan birisine pas atmaya, hatta kendisini tutamayýp gol atmaya kalkýþýrsa, haddini aþmýþ olur. Türkiye’de yargý kendisine ‘siyasi denetim’ yapmak gibi tehlikeli bir kapý araladýðý sürece sistemin iþlemesi mümkün deðil.  Bir izleyici, tebessüm iþaretiyle birlikte þöyle bir not yollamýþ: ‘Hocam, nedir bu hakemlerden çektiðimiz!’

Umud ediyorum ki ve bu umudum gördüðüm manzarayla kat be kat arttý, daha fazla çekmeyeceðiz. Yargýçlarýn deðil, hukukun güçlü olduðu, yargý kararlarýnýn da cesurca eleþtirilebildiði bir Türkiye çok uzakta deðil.

Ne zaman bir sistem deðiþikliði gündeme gelse, hemen Cumhurbaþkaný Tayyip Erdoðan’ý hedef alýp ‘diktatörlük istiyor’ diyenlerin, darbeci alýþkanlýklarýn ve hesap sorulamaz güçlerin uzantýsý olduðunu hiç aklýmýzdan çýkarmayalým. En güzeli ise þu. Tayyip Erdoðan’ýn milletin aleyhine bir deðiþime imza atmayacaðýna dair de muazzam bir güven var.

Bilgiye dayanmayan, kendi bulunduðu güç merkezinin çýkarlarýný öne çýkaran tartýþmalarýn önünü kesmek için; adým adým tüm ülkenin dolaþýlmasý ve sistem deðiþikliði konusunun insanlara anlatýlmasý ve hepsinden daha önemlisi onlarýn görüþlerinin dinlenmesi gerekiyor.

Buna da AK Parti’nin öncülük etmesi gerekiyor. Sahi, uzun yýllar partinin geniþ kesimlere ulaþmasýnda büyük bir misyon üstlenen Siyaset Akademisi neden bu sorumluluðu almasýn ki?