Baþbakan’ýn tartýþmalara yol açan “her türlü milliyetçilik ayaklarýmýzýn altýndadýr” sözünün Veda Hutbesi’nde yer aldýðý, yani bir hadis-i þerif olduðu söylendi. Aslýnda Veda Hutbesi’nde böyle bir ifade yok. Kavmiyet veya asabiyet kavramlarýnýn da olmadýðý gibi... Ama “Cahiliyeden kalma bütün adetler ayaðýmýn altýndadýr” ifadesi var. Bir de “Arabýn Aceme, Acemin Araba üstünlüðü yoktur. Üstünlük takva iledir” ifadesi...
Haddizatýnda Ýslam’ýn mücadele ettiði cahiliye ideolojisinin en önemli unsurlarýndan biri ýrkçýlýk ve kabilecilik sapmasýydý. Ýslam’dan önceki Arap toplumlarýnda soylarýyla, nesepleriyle övünüp bundan üstünlük gerekçesi çýkarmak yaygýn bir tutumdu. Böylelikle aþiretler veya kabileler arasýnda bir “doðal hiyerarþi” oluþturularak toplumsal eþitsizlikler meþrulaþtýrýlýyordu. Ýslam bunu sona erdirdi ve birbirine düþman kabileler halinde yaþayan bu insanlarý “Ýslam milleti” çatýsý altýnda eþitliðe kavuþturdu.
Baþbakan Erdoðan’ýn almýþ olduðu eðitim ve baðlý bulunduðu dünya görüþü itibarýyla bu meseleyle ilgili bakýþ açýsýnýn kaynaðý burasýdýr. Sadece Erdoðan deðil, Ýslam’ýn bu konudaki genel yaklaþýmýný anlamýþ olan herkes bilir ki belirli bir soydan gelmenin kiþilere veya topluluklara üstünlük kazandýrdýðý anlayýþý bizzat Ýslam peygamberinin ayaklarý altýna aldýðý cahiliye anlayýþlarýndan biridir.
Ýslam’ýn karþý çýktýðý bu ayrýþtýrýcý, bölünmeci etnik milliyetçilikleri, farklý etnik topluluklarýn ortak bir kültür içinde ve ortak idealler çevresinde kenetlenmesi anlamýndaki bütünleþtirici, olumlu milliyetçilikle karýþtýrmak vahim bir hata olur.
Çünkü Ýslamî dünya görüþü, Müslüman topluluklarýn soylarýna soplarýna göre birbirlerinden ayrýþýp parçalanmalarýný deðil, bilakis kardeþlik anlayýþý içinde kenetlenmelerini ister.
Baþbakan Erdoðan’ýn milliyetçilikle ilgili sözlerini de hem günümüzdeki bölücü, ayrýþtýrýcý etnik milliyetçiliklere hem de Türk milleti kavramýnýn geçmiþte etnik kimlik anlamýnda kullanýlma çabasýna yönelik eleþtiriler olarak görmek lazým.
“Baþbakan fikirlerini keþke baþka kavramlar kullanarak ifade etmiþ olsaydý” diyebilirsiniz elbette, ama Erdoðan’ýn sözlerinden millet kavramýnýn birleþtiriciliðini reddettiði veya bütünleþtirici bir milliyetçiliðe karþý çýktýðý sonucunu çýkarmak her bakýmdan yanlýþ olur.
Zaten kendisi de geçen günkü Meclis Grubu toplantýsýnda sözlerinin anlamýný açýklýða kavuþturdu: ‘’Biz milliyetçilik ayaklarýmýz altýnda derken, elbette ki kucaklayýcý bir milliyetçiliði deðil, etnik kökene, ýrka, kabileye, kibire, kafatasçýlýða, aþaðýlamaya dayalý bir milliyetçiliði kastediyoruz.’’
Anlamý gayet açýk bu sözlerin...
Diðer yandan, kim ne derse desin, bu ülkede milliyetçilik batýlý siyaset bilimi kitaplarýnda tarif edilenden epeyce farklý bir anlam ve içerikle anlaþýlýr. Bunun için “sokaktaki adam”a sorsanýz, milliyetçilik nedir diye; size “bir milletin, bir ýrkýn, bir etnik kimliðin diðerlerinden üstünlüðü...” falan diye bir tarif yapmaz. Emin olun. Mürekkep yalamýþlarýmýzýn ezberinden farklý bir yaklaþým iþitirsiniz.
Çünkü bu topraklar üzerindeki “millet” anlayýþý etnik homojeniteye deðil tarihî-kültürel ortaklýklarýmýza dayanýr. Türk milleti bin yýllýk tarih boyunca bu topraklar üzerinde yaþayan farklý etnik gruplarýn ortak bir kültür ve ortak idealler etrafýnda kaynaþarak oluþturduklarý topluluðun adýdýr.
Baþbakan Erdoðan’ýn “Biz Türkiye Cumhuriyeti topraklarý üzerinde hep beraber tek bir milletiz” sözlerinin anlamý bu.
Gerçi son dönemlerin bazý yanlýþ politikalarý yüzünden gerek Türk adlandýrmasýyla ilgili gerekse millet tanýmýyla ilgili problemlerimiz var. Bunlarý çözmemiz lazým. Ama geçmiþte milletin tanýmý yanlýþ yapýldý diye þimdi millet olmaktan vazgeçecek de deðiliz!