17 Aralýk, bir kamyonun yoldan çýkýp maðaza vitrinine dalmasý gibi daldý AK Parti siyasetinin ortasýna.
Kamyon mu? Yoksa, adliyedeki paralellerin servis otobüsü mü?
Servis otobüsü, daha iyi uydu. Ama, ‘kamyon’ dile daha iyi sarýyor.
Durup, o güne bir bakýn.
‘Bitti siyaset. Bu seçim, iflah olmaz’ dedi bütün aklý erenler.
Hedef, Baþbakan Erdoðan’dý. Yýkýlacaktý. Baþka bir ihtimal yoktu.
Ýstanbul’da, ideolojisiz, duruma göre ilke deðiþtiren, solcularýn hafýzasýnda ‘yolsuzluk’ sabýkasýyla yer etmiþ bir aday koydu CHP. Ankara’da ise, bir saðcý kurþun asker.
Ýstanbul ve Ankara, alýnacaktý AK Parti’den. Aðzý kulaklarýna varýyordu ‘beyaz türkler’in ve ‘beyazlatýlmýþ türkler’in.
Vitrine dalan kamyon, büyük bir ‘prim’di.
Ve, ‘paralel mahfiller’in ‘kutsal metinler’i, tapeler, birbiri ardýna düþüyordu sanal aleme.
Ezberlediler.
‘Tape hafýzlarý’ doldurdu ortalýðý. Ekranlarda, haþa, mukabele okur gibi, tape okudular!
Karþýdan baktýðýnda ‘adam’ zannedeceðin yazarlar, çizerler, köþelerinde, ‘tape tefsiri’ yaptýlar.
Saçý sakalý aðarmýþ siyasetçiler, miting meydanlarýnda ‘tape tilaveti’ yaptýlar.
Pis, tepeden týrnaða ter kokan, burnunu karýþtýran, týrnaklarýnýn içi kir dolu, sümüklü bir aþçýnýn piþirdiði iðrenç bir yemek gibiydi o tapeler.
Gazetelerinden, televizyonlarýndan, ‘tüp’lerinden, ‘kuþ’larýndan, o pisliði servis ettiler.
Görüntü þuydu: AK Parti, büyük bir darbe almýþtý. Bu yarayla iflah olmazdý.
‘Sarýgül, herkesten oy alýr’ diyordu bir sürü insan. ‘Kadir Abi’nin iþi zor’du.
Bir ‘rüzgar’ üfürülüyordu ve balon þiþiyordu.
Ankara’da da bir ‘saðcý kurþun asker.’
Ýcap ederse bütün solcular ‘bozkurt’ olur. (Kýlýçdaroðlu’nun otobüsün içinde eliyle yaptýðý þekil, bozkurttan ziyade salak salak sýrýtan bir adam kafasý þekline benziyordu gerçi...)
Ýcap ederse, bütün ‘saðcý’lar Halk Partili olur. Buna hazýrdý hepsi, ideoloji, inanç, ilke, hepsinin caný cehennemeydi.
Göremiyorlardý, yüzlerine bakýlýnca ayna gibi görünen yüzsüzlüðü.
Kamyon, dalmýþtý vitrine. Çakallar, fareler, haþeratýn her türlüsü yaðmaya gelmiþti.
Baþbakan Erdoðan, gördü olanlarý.
Paniðe kapýlmadý.
Önce, vitrine dalan kamyonu, büyük bir soðukkanlýlýkla çekti attý hurdalýða.
Sonra milletle konuþtu.
Hiç kimsenin beklemediði bir performansla, büyük bir özgüvenle, büyük bir kararlýlýkla, meydanlarda, her yerde, millete kurulan ‘kumpas’ý teþhir etti.
Ve ne kadar emindi kendisinden, saðcý, solcu, ilerici, gerici, dinli, dinsiz koalisyon.
Yýkýlacaktý.
‘Yýkýlacaðýna inanmasalar, böyle çýlgýnca saldýrmazlar.’
Herkes böyle diyordu.
Medyada abuk sabuk konuþuyordu þarap ve gülyaðý karýþýmý bir kokuyla gezen ‘devþirme paralel’ler.
‘Yüzde 30’a düþer’ diyorlardý. Buna inanmýþlardý.
Namlu, Erdoðan’a çevrilmiþti.
Namlu, Türkiye’ye çevrilmiþti.
‘Yeni medya’ ilk saldýrýda saðlam durdu.
Yeni medya dediðim üç beþ gazete, üç beþ televizyon. Ama, milletin baþýndan aþaðý ‘muzahrafat’ dökmeye uðraþan ‘Yecüc-Mecüc kalabalýðý’na galebe çaldý yeni medya. (Üstad Necip Fazýl’a rahmet olsun.)
Teþhis etti ve tanýmladý. Gördüðümüz, yolsuzluk ambalajýna sarýlmýþ bir darbe giriþimiydi.
Bu adlandýrma, ‘beyaz türkler’ ve ‘beyazlatýlmýþ türkler’ için çok cansýkýcýydý. Çýrpýndýlar, çýrpýndýlar, millete laf anlatamadýlar.
Erdoðan, kendisine doðrultulan namluyu, büktü, ‘fiyonk’ yaptý.
Paralel darbenin pimi çekilmiþti. Kaçýnýlmaz olarak, patladý. Ama, kendi içinde patladý.
Oyun, dramatik bir þekilde bozuldu.
O pis, sümüklü aþçýnýn piþirdiði iðrenç yemeði, gözü açýlmadýk yeni yetme geziciler, yazar teyzeler, kaþarlanmýþ mütekait, gazete müdürleri, bazý gevrek ve piþkin köþe yazarlarý kemal-i afiyetle yedi.
Millet, yemedi.
Millet, bu ukalalarý keklemekten býktý, bunlar milleti salak zannetme salaklýðýndan kurtulamadý.
Seçim, tam tahmin ettiðim gibi geçti.
Millet, darbecinin kalesine unutulmaz bir gol attý.
Hami gibi, gerildi, gerildi ve Allah ne verdiyse... Yaradan’a sýðýnýp çaktý.
Paralel veya gayrý paralel.
Darbecinin aðlarý parçalandý.
Artýk, Faroz’un gýrgýrcýlarý bile tamir edemez aðlarýný.
Þimdi, millet, yaslanmýþ arkasýna, göbeðini kaþýya kaþýya, golün tekrarlarýný seyrediyor.
‘Oynat Uður’cuðum. Bak, top çizgiyi geçiyor. Bak, top aðlarda.’
‘Geri al. Bir daha oynat.’
Ýstediðiniz kadar oynatýn kardeþim, top içeride.