“Gýybet”, Ýslamiyet’te en aðýr suçlardan biridir. Çünkü kanser gibidir, girdiði bünyeyi felç eder.
Ve gýybet, doðru bir bilginin yayýlmasýdýr.
Yoksa bir kiþi veya kesim hakkýnda doðru olmayan þeyler yaymak “iftira”dýr ve cezasý daha aðýrdýr.
“Algý operasyonu”ise bir amaca yönelik olarak yürütülen sistematik iftira kampanyasýdýr ve Türkiye’de sürekli baþvurulmuþ yaygýn bir yöntemdir.
Mesela her darbe öncesinde mutlaka farklý fitne tohumlarý atýlarak algý operasyonlarý yapýlmýþtýr.
Ve maalesef bu fitne tohumlarýnýn taþýyýcý anneliðini hep medya yapmýþtýr.
Ama bu çirkin yöntemi FETÖ kadar sinsi, yaygýn ve ustaca kullanan olmamýþtýr.
Sözüm ona Ýslâm’a hizmet için yola çýktýðýný iddia ederek, 40 yýl boyunca Müslümanlarýn himmetleriyle büyüyen bu hýyanet örgütü, destek aldýðý kiþi ve kurumlara yönelik çevirdiði entrikalarla hedefine ulaþmaya çalýþmýþtýr.
Balyoz ve Ergenekon birer algý operasyonu þaheserleridir (!)
Yargý ve TSK baþta olmak üzere devletin en hassas noktalarýna nüfuz etmelerinde bu algý operasyonlarýnýn büyük desteði olmuþtur.
Senaryo ayný, oyuncular farklý
Þimdi FETÖ’nün ifþa olmasý, algý operasyonlarýnýn bittiði anlamýna gelmemektedir.
Her ne kadar, bu operasyonlarý gerçekleþtirdiði medya platformlarýný; sosyal medya hariç kaybetmiþ ise de “Erdoðan Düþmanlýðý” gibi sinsi bir oyunla kavuþtuðu medya gücünü kullanmaktadýr.
Yani din, vatan ve millet düþmanlarý artýk dindar (!) FETÖ ile tam ittifak halindedir ve bu iþbirliði, algý operasyonlarýnda da köküne kadar kullanýlmaktadýr.
Fitne-fesat rüzgârlarýnýn farklý yönlerden estiðine bakmayýn.
Bazen Atatürk’e, bazen yaþama, bazen inanca, bazen masumiyet karinesine müdahale ediliyormuþ gibi gösterilen þeyler ayný kalemin senaryosu, farklý tiyatrocularýn oyunudur.
“Diktatör, DEAÞ’a destek, kontrollü darbe, adaletsizlik, maðduriyet, tutuklu gazeteciler, El Kaide’ye destek”gibi geleneksel algý operasyonlarý sýrayla sahnelenirken, arada da “irtica ve yaþam tarzýna müdahale” gibi 28 Þubat kalýntýsý; kokmuþ soslar kullanýyorlar.
O kadar suni ki, bulduklarý Don Kiþot dev bir Atatürk heykeline “orak”la saldýrýyor (!), aracýlar algý operasyonunu “tahra” diye baþlattýðý için öyle devam ediyor.
Millet artýk oralý bile olmuyor
Bu ülkenin gerçek sahibi olan milletimiz farklý etnik köken, inanç ve siyasi yapýlardan oluþmaktadýr ve farklý yaþam tarzlarýna sahiptir ve bu farklýlýklarla hiçbir derdi yoktur.
Anadolu, farklýlýklarýn; göz yaþartan ahengi ile doludur.
Kaldý ki, her kesimden radikaller çýkabilir. Bunlarýn yaptýðý aþýrýlýklarý genellemek, “suç ve cezanýn þahsiliði” ilkelerine aykýrý; daha beter bir radikalliktir.
Kimin ne giydiðiyle hiçbir derdim olmadýðý halde, ne idüðü belirsiz birinin, yaptýðý bir saçmalýðý neden ben üstlenmek zorundayým ki?
Ayrýca bu ülkede bir “kýyafet maðduriyeti”nden bahsedilecekse bunun hâlâ tek muhatabý dindarlardýr.
“O mesele kapandý”filan demeyin. Kamusal alan saçmalýðý büyük ölçüde bitmiþ olabilir ama eski simsarlar fitne ateþini körüklemeye devam ediyor.
O parkta sahnelenen “tek kiþilik oyun” sonrasýnda, “kýyafetimize karýþmayýn” diye baðýranlar, baþörtüsü zulmünün sembolü haline gelen Merve Kavakçý için de “Türkiye’yi temsil edemez” diye yaygara koparýyor.
Merve Hanýmýn o göreve yeterli olmadýðý için mi böyle zýpladýlar dersiniz?..
***
Be hey algý simsarlarý, hâlâ milleti kandýrabildiðinizi zannediyorsunuz ama inanýn etrafýnýzdaki bir avuç yalaka dýþýnda artýk kimse sizi ciddiye almýyor.
Her þeyine yabancý olduðunuz bu milletin hâlâ birlikte yaþamayý kabul etmesi, layýk olduðunuzdan deðil, milletin büyüklüðündendir.
Þansýnýzý zorlamayýn...