Milleti sandığa çağırsana be adam!

Başbakan Davutoğlu partisinin dünkü grup toplantısında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na böyle seslendi. 

Çünkü Kılıçdaroğlu, yeniden bir Kurtuluş Savaşı başlatmaktan, Hükümetin Anayasayı askıya aldığından, parlamentonun ve yargının yürütmenin kontrolüne girdiğinden bahsetmiş ve şöyle demişti: 

Süreç biraz daha hızlanırsa halkın direnme hakkı ortaya çıkacaktır.” 

Sanki dört aydan az bir zaman sonra ülkede zaten seçimler olmayacakmış gibi.

Sanki kendisi ana muhalefet partisi genel başkanı değil de tezgâhını zabıtaya kaptırmamak için direnmekten başka çaresi olmayan bir seyyar satıcıymış gibi.

Halbuki ortaya sağlam bir siyasi vizyon ve program koyabilir, seçmeni de buna ikna edebilirse pekala başbakan da olabilir Kılıçdaroğlu!

Mevcut siyasi iktidar 13 yıldır sandıktan nasıl çıkmaktaysa, CHP de aynen öyle çıkabilir. MHP de çıkabilir, HDP de çıkabilir.

Hatta dikkat! Paralize olduktan sonra diskalifiye olmamak için birbiri ardına parti kuran ama dikiş tutturamayan İdris Beygiller bile çıkabilir. 

Direnmeye falan gerek yok yani. 

Ama çok çalışmak gerekecektir. 

Türkiye de, dünya da, CHP’nin iktidar olduğu son tarihten bu yana epey değişti çünkü.

(Bülent Ecevit başbakanlığında 1978’de kurulan koalisyonla iktidar yüzü görür son olarak CHP. O zaman da bir önceki koalisyon gibi sadece dokuz ay yaşar, sonra düşer.)

Haliyle epey bir zaman var arada. O gün doğan çocuklar şimdi 36 yaşında.

Bu zaman zarfında, Türkiyeliler belli bir konfora, standarda kavuştu.

Hak ve özgürlük fikri, siyasi bilinci ve gündelik hayat pratiği gelişti. 

İnsanlar ev almak için emeklilik ikramiyesi beklemiyorlar mesela. 30’lu yaşlarına varmadan kendi evine yerleşenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor.

Herkesin arabası var. Akıllı telefonu var. Twitter hesabı var...

Tüpgaz için sıraya, ekmek için karneye gerek yok.

Çatı adayın adından mülhem “ekmek için Ekmeleddin” sloganındaki ekmek biraz değişti ama. Çeşitlendi. Tahıllısı, kepeklisi, susamlısı, pastası, pandispanyası...  

Caddede tank yürütüp beşli çeteyle iş tutmak da çoktan “out”.

Ekmek değilse de seçmenin oyu resmen aslanın ağzında.

Oyunun kuralı işliyor aslında.

“İyi olan kazanıyor”.

Ama siyasi partilerin en iyisi olmak ve sandıktan çıkmak yahut iktidar üzerinde etkili bir muhalefet tarzı geliştirmek yerine “ben değil o kazandı, üstelik bir değil iki değil, 9 seçim kazandı, anlaşıldı ki benim seçimle iktidar olmam imkânsız, o zaman ben de direneceğim” demek, misket oynarken yenilip mızıkçılık yapmaktan farksız.

Kaybetmenin ve kaybetmeyi baştan kabullenmenin ifadesi bu.

Hem çaresizlik, hem tehdit içeriyor.

Oysa hiçbir siyasi partinin toplumu tehdit etmeye, ümitsizlik ekmeye hakkı yoktur.

Partine, programına, ekibine sen inanıp güvenmiyorsan, seçmen niye güvensin?

İnsanları isyana teşvik etmez siyasi partiler, yol açar, çare üretir.

Şu an Türkiye’nin en büyük siyasi sorunu muhalefet sorunu.

Ana muhalefet partisinin en büyük sorunu da bu: Kendine inanmaması, kendi varlığını ve işlevini iptal edecek türden oksimoron bir noktaya doğru hızla yuvarlanması.

Bu haliyle CHP’ye gönül vermiş ama partisi tarafından yeterince iyi temsil edilmediğini, taleplerinin siyasete tercüme edilemediğini düşünen ve günün birinde seçim kazanılacağına dair bir ihtimal de görmeyen toplumsal kesimlerin yaşadığı siyasi çıkışsızlık hissi.

Gezi’de patlak veren toplumsal öfke, iktidara yönelmiş olsa da muhalefet partilerinin siyaseten yokluğuna işaretti aslında.

Yüzde 75’ten fazlası CHP’li olan Gezi katılımcıları oy verdikleri partinin siyasi beceriksizliğinden öyle yılmışlardı ki “duruma fiilen el koymak” zorunda hissettiler kendilerini. Parti dolayımını aradan çıkardılar.

Direnme hakkından bahseden CHP ise seçmeninin mecburiyet halini kendi siyaseti kılmaya çalışıyor. Soruna çare üretmek yerine sorundan ve “mağdur”dan faydalanmaya kalkıyor.

Siyaseten kendini çıkışsız çaresiz hisseden kitleler için CHP bir umut haline gelebilmelidir halbuki. Bu, iktidar partisinden evvel CHP’nin görevidir.    

HDP’nin yüzde 10 barajını aşabilmek için gösterdiği sivil çabanın onda birini gösterse CHP ve partide bir yaprak kıpırdasa, o bile kârdır.