‘Milletimin kalbinde hiss-i intikam olmalý!’

Hemen morarmayýn. Bunu söyleyen Tayyip Bey falan deðil. Bu sözleri söyleyen Mustafa Kemal’dir! Türkiye’ye ve Türklere yönelik onca alçaklýðý tezgahlayanlarýn yüzünde patlayan ilk tokattýr da! Sonra tokat falan atan yok sadece el öpen vardýr. Ha bir kiþi hariç tabi. O kiþi de Recep Tayyip Erdoðan’dýr isteseniz de istemeseniz de gerçek budur! Gerçeklerden kaçmak o kadar kolay deðildir; köprü, havaalaný, tüp geçit ve oto yollarýn yapýmýný bir süre erteleseniz de salt intikam duygusuyla, bunlar yapýlacak ve siz öfkenizle baþ baþa kalacaksýnýz. Biraz tarih okusanýz, geçmiþi biraz irdeleseniz bunca hatayý birbiri ardýna yapmayacaksýnýz ama siz hem bilmiyorsunuz hem de bilmediðinizle iftihar ediyorsunuz! 

Þimdi gelelim asýl konumuza: Efendim, milletçe bize yönelik katliamlarý, toplu kýyýmlarý unutmakta üstümüze yoktur. Gerçekten yufka yürekliyizdir; kendimizi eleþtiririz acýmasýzca. Çuvaldýzý da kendimize batýrýrýz iðneyi de. Ne demiþ Mustafa Kemal 1923 yýlýnda:

“Milli hayatýmýzda yediden yetmiþe hepimizin bilmesi gereken zafer günlerimiz olmakla beraber, acýsýný dünya durdukça içimizden atamayacaðýmýz milli felaket günlerimiz de vardýr. Rus Harbi (1877) sonu büyük muhaceretleri! Türk’ün Avrupa’dan adeta kökünün kazýnmasý isteðiyle hortlayan haçlý zihniyetinin giriþtiði toplu katliamlar... Balkan Savaþý (1912) sýrasýnda Türk ve Müslümanlara reva görülen zulüm ve iþkenceler... Tarihin bu acý miraslarý hepimizi kalbinde unutulmamak üzere dünya durdukça korunmalýdýr... Milletimizin kalbinde hiss-i intikam olmalý. Bu alalade bir intikam deðil, hayatýna, ikbaline, refahýna düþman olanlarýn mazzaratlarýný izaleye matuf bir intikamdýr. (Mustafa Kemal-16.3.1923)”

Ýþte bu ilk “One Minute”dir! Deðiþen onca koþula karþýn Müslüman’a yönelik baský ve þiddete atýlan ikinci tokadýysa hepimiz biliyoruz; bugün karþýlaþtýðýmýz birçok güçlüðün altýnda da bu ikinci tokat yatar zaten!

Bakýnýz efendim; bize karþý uygulanan toplu katliamlar o kadar çoktur ki, bunlar üzerine ciltler yazýlsa yeridir. Bunlardan biri, örneðin, Sýrp Ýsyaný sýrasýndaki Türk/Müslüman katliamýdýr (1804-1816):

Sýrbistian’da kurulan adil düzen zamanla bozulur; yeniçeri dayýlarýnýn zulmü insanlarý canýndan bezdirir. Hacý Mustafa Paþa 1794’te Belgrad Valisi olarak göreve baþlar baþlamaz reayaya kol kanat gerer; Sýrplar ona “baba” diye dört elle sarýlýr. Ne var ki, keyfi kaçan yeniçeri dayýlarý 1801’de Hacý Mustafa Paþa’yý öldürür. Bununla da yetinmez, Knez denilen üç beþ Sýrp önderini de kýlýçtan geçirir. Öldürülen Knez sayýsý kimilerine göre dört kimi tarihçilere göreyse de altýdýr. Dahasý bunlarýn asýl iþi eþkiyalýk, halka zulüm ve baský uygulamaktýr.

Bu Knezlerin öldürülmesi sonucu Sýrp isyaný baþlar; yýl 1804’tür. Baþkaldýran Sýrplar, Kara Yorgi diye birini reis seçer. Kara Yorgi’de Sýrp Millet Meclisi (Skupçina) toplar. Meclis Kara Yorgi’ye, Sýrp baðýmsýzlýðýný saðlayýncaya deðin Osmanlýyla savaþ yetkisi verir. Kara Yorgi, aslýnda bildiðiniz yol kesen, adam kaçýrýp fidye isteyen, gözüne kestirdiði genç kýzlarýn ýrzýna geçen, Avusturya ordusunda da bir dönem askerlik yapmýþ bir eþkiyadýr. Yeniçerilere karþý vur-kaç yöntemleri uygular, “Padiþahýn sadýk bir kulu olduðunu” ilan ederek bir ara, yeniçeri dayýlarýndan yaka silken Müslüman milletinin bile desteðini saðlar.

Kara Yorgi ve tayfasýnýn asýl marifeti Rus’un Eflak ve Boðdan’a girmesiyle baþlar. Drimna’yý geçen Sýrp eþkiya, Yadar, Rodiyavana derken Kuzey Bosna’daki Böðürtlen Kalesinde bulunan Müslümanlarýn topunu hunharca öldürür,çoðunu kazýða oturtur. Bunlarýn arasýnda kadýnlar yaþlýlar ve çocuklar da vardýr. Bu sýrada Karadað ve Sýrbistan’da yaþayan çok sayýda Müslüman Bosna’ya sýðýnýr. Ýlk baþlarda Kara Yorgi’yi dost sanan Müslümanlar, gaddarlýðý görünce Bosna’da örgütlenip direniþe geçer. Travnik’te toplanarak Vali Mehmet Hüsrev Paþa’ya, Bosna’yý ve dinlerini sonuna kadar savunacaklarý konusunda yemin ederler. Bu yemine de baðlý kalýrlar ama binlerce Müslüman öldürülmüþ, binlercesi de topraklarýndan sökülüp göçe zorlanmýþtýr...

Yunan mezalimine hiç girmiyorum sadece ünlü tarihçi W. Allison Phillips’in þu sözleri bile yeterlidir Yunan’ýn Türk ve Müslümanlara uyguladýðý katliamý anlatmak için: “Yunanistan’da Türk ve Müslümanlarý telef edilmesi savaþ zamanýnýn  olaðan telefatý deðildir. Müslüman Türklerin hepsi, kadýnlarla çocuklar dahil, Yunan çetelerince daða kaldýrýlýp öldürülüyordu. Sadece güzel genç kýzlarla, parlak oðlanlar köleleþtiriliyordu.”

Onun için ikide bir kalkýp “Yahu biz de az çektirmedik onlara....Osmanlý dediðin habire zulmetmiþ, talana soyunmuþ... Baþka ne yapmýþ ki!” cehaletini ve yobazlýðýný bir yana býrakýn da Tahmiscizade Mehmed Macit’in “Girit Hatýralarý” adlý kitabýndan þu satýrý okuyun önce: “Türklere ait koyun sürülerinin yayýldýðý yeþil otlaklarýn arasýnda neþeyle akýp giden derelerin fýsýltýlarýnda, acýmasýz Girit palikaryalýlarýnýn öldürdüðü, diri diri yaktýðý Türk kýzlarýnýn, beþikteki yavrularýn yürekleri daðlayan iniltileri bugün hala daðlarda, ormanlarda yankýlanýyor...”

Onu için esip gürlemeden, abuk subuk yazýp çizmeden önce biraz okuyun, öðrenin. Sonra ne halt ederseniz edin gene!

Ha unutmadan, eðer bulursanýz Þeyh Müþir Hüseyin Kaydavi’nin Ýslam’a Çekilen Kýlýç (Ýstanbul Matbaasý 1919)  adlý kitabýný okuyun lütfen...