Birilerinin fýrsat buldukça gündeme getirdikleri bir talep bu: Türk Silahlý Kuvvetleri’nin mevcut yapýsýný ortadan kaldýrýp “profesyonel ordu” sistemine geçelim... Bunun neden yanlýþ bir fikir olduðunu söylemeden önce Türk ordusunun asýl probleminin ne olduðunu hatýrlayalým. Türk ordusunun asýl problemi rütbeli kadrolarýn toplumdan kopukluðundan kaynaklanýyor. Ordu mensuplarýmýzýn eðitimlerinden baþlayarak görev süreleri boyunca “baþka bir dünyada” yaþamaya yöneltilmeleri bunun sebebi.
Soðuk Savaþ döneminde “NATO ordusu” olarak dizayn edilmenin de yan etkilerinden biri olarak milletin ortak deðerlerini çokça umursamayan bir anlayýþýn ordu yönetiminde revaç bulmasý bu kopukluðun sebeplerinden bir diðeri.
Mesela “ordu evleri” subaylarýmýzýn hem fiziksel olarak hem de ideolojik anlamda millet çoðunluðundan kendilerini soyutlamalarýnýn fotoðrafý gibi ortada duruyor... Bugün bir “sivil” devlet memuru elini kolunu sallayýp bir öðretmenevine veya bir polisevine gidiyor; orada diðer “ölümlü” varlýklarla beraber yemeðini yiyip kahvesini içebiliyor. Ama bir orduevinin veya askeri dinlenme tesisinin kapýsýnýn önünden geçmek bile zor. Buralardaki askeri görevliler sakallý ve baþörtülü vatandaþlarýn varlýðýyla ise yeni yeni tanýþýyorlar.
Geçmiþte Türkiye’nin çok deðerli yýllarýna mal olan askerin sivil siyasetle iliþkisindeki problem de aslýnda askerin toplumla iliþkisindeki problemin yansýmasýydý. 2002-2003 dönemindeki son giriþimlerin bizzat ordu mensuplarýnýn müdahalesiyle baþarýsýzlýða uðratýlmasýndan sonra asker-siyaset iliþkileri giderek “normalleþme” yoluna girdi. Bunu inkâr edemeyiz. Ne var ki askerin toplumdan soyutlanmýþ durumda varlýðýný sürdürmeye çalýþmasý problemlerin tümüyle ortadan kaldýrýlmasýna engel. Mesela son zamanlarda Uludere’de veya Afyon’da gerçekleþen “askeri kaza”larýn komplo teorileri örtüsünün altýndan çýkartýlýp halka anlatýlamamasý da özünde bu durumla ilgili...
Askerin yapmasý gereken þey içinden geldiði milletle buluþup kaynaþmasýnýn önündeki engelleri ortadan kaldýrmak olmalý. Ergenekon davalarý bunun için bir fýrsat olabilirdi. Ama olmadý. Çünkü burada yargý süreci “kurunun yanýnda yaþýn da yandýðý” bir sürece dönüþtü maalesef. Askerlerin buradan ders çýkarýp kurumsal anlamda bir derlenme, toparlanma içine girmelerine izin verilmedi; bunun yerine ideolojik temelde kurumsal savunma hatlarý oluþturdu askerler. Böylece asýl mesele bir kere daha geri plana itilmiþ oldu.
Hâlbuki ordu mensuplarýnýn ayýrt etmeleri gereken iki farklý siyasal tutum var ordu konusunda. Biri ordunun daha güçlü ve fonksiyonel olmasý için kadrolarýnýn yasadýþýlýktan ve siyasallaþmadan arýndýrýlmasýný talep edenlerin tavrý. Diðeri ise belki de Türkiye’nin güçlü bir ordusu olmasýný istemeyen güçler adýna hareket ettikleri için neredeyse ordunun tümüyle tasfiyesini talep eden kesimlerin tavrý.
Profesyonel ordu taleplerini de çoðunlukla bu kesimler gündemde tutmaya çalýþýyorlar. Oysa biz ordumuzun subay sýnýfýnýn milletten kopukluðundan þikâyetçiyiz. Milletten ayrý yeni bir asker sýnýfý oluþturmaktan da kaçýnmamýz gerekir.
Ayrýca “daha teknik bir ordu” için sihirli deðnek profesyonel askerlik deðil. Profesyonel askerden de oluþsa bir ordunun “teknik” karakterde olup olmamasý çok baþka kriterlere baðlý bir durum.
Ýkincisi her ülkenin ordusunun yapýsý bazýlarý tarihten gelen, bazýlarýný da siyasi durumun ve nüfusun belirlediði birtakým þartlara göre þekillenir. Kimisinde paralý askerler görev yapar, kimisinde gönüllüler. Bazý ülkelerde ise zorunlu askerlik sistemi var.
Elbette geleneðimizde zorunlu askerlik hizmeti var diye, bugünkü orduyu tamamen zorunlu askerlik görevini yapan amatörlerden oluþturmak da gerekmiyor. Özellikle teknik iþleyiþ bakýmýndan “kýsmî” bir profesyonelleþmeye ihtiyaç olduðu ortada. Zaten ordudaki mevcut “uzman erbaþ” kadrosu bu amaca yönelik olarak geliþtiriliyor.
Bunun ötesinde de orduda bazý profesyonel kadrolara yer açýlmasý düþünülebilir, ama bunun Türkiye’nin þartlarýna uygunluðunu ve muhtemel sonuçlarýný iyi düþünüp taþýnmak gerekiyor.
Çünkü ülke güvenliði birtakým çokuluslu güvenlik þirketlerine ihale edilemeyecek bir konu.