Milletle dalaşarak buraya kadar...

Seçim yenilgisi üzerine ‘istifa’ edeceği yolunda haberler çıkan CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘’Hayır efendim, ne münasebet, niçin istifa edecekmişim?’’ tepkisini verdi...

Herhalde istifa etmeyeceği haberine en fazla Ak Partililer sevinmişlerdir; başta Başbakan Tayyip Erdoğan...

Bizde siyasette ‘istifa’ geleneği bulunmadığı için, Kılıçdaroğlu’nun kararına, partisinden de kimse şaşırmamıştır herhalde... CHP’liler ne de olsa yenilgiye alışıklar... Tayyip Erdoğan partisi başında tam sekiz kez birbiri ardına seçim başarısı yaşadı; CHP ise hep kaybeden parti oldu. Kılıçdaroğlu’nun sorumluluğu kişisel olarak üstüne alması için bir sebep yok...

CHP’de sorun, partinin yapısında...

Önünüze bir Türkiye haritası serin ve partilerin hangi illerde önde çıktığına bakın. Göreceğiniz şudur: Bir tek Ak Parti ülkenin her ilinde oy alıyor; birinci parti olmadığı illerde mutlaka ikinci parti o... BDP de Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da aynı görüntüde; bölgedeki pek çok ilde birinci, bazısında ikinci parti... MHP de Orta Anadolu’da, son zamanlarda Ege’de varlığını hissettiriyor. Bir tek CHP için tutarlı bir yakıştırma yapılamıyor; sahil kesimlerinde var evet, oralarda da gerileme halinde...

Kentlerin belli hassasiyetlere sahip, yüksek eğitimli ve iyi gelirli kesimleri CHP’ye oy veriyor; ancak bunu belli etmede artık onların da zorlandığı anlaşılıyor. Futbol takımlarının formaları CHP seçmeni için iyi bir kamuflaj olmaya başladı.

Yine de işte yüz 25 dolaylarında oyu var bugün CHP’nin; ancak bu yolda devam ederse geleceği var mı, bu hayli kuşkulu...

Hakkını yemeyelim: Kılıçdaroğlu aslında çıkışın geniş kitlelere açılmada olduğunu gördü ve CHP’yi yeni ufuklara açma cesaretini de —bir dereceye kadar— gösterdi. İki vahim hatayla: Son genel seçimde, yapmak istediklerini frenleyebilecek isimleri de Meclis’e soktu; son seçimde de aralarında kan uyuşmazlığı bulunan bir grupla şartsız yol arkadaşlığına kalkıştı...

‘Ulusalcı’ kesim son girişiminde sessiz kaldığı için ilk hatanın fazla önemi yokmuş gibi görünebilir; ancak özellikle yenilgi sonrası onların hareketlenmesi parti-içi dengeleri değiştirebilir...

Şartsız-destekle girdiği yol ise daha sorunlu... Sadece sağlanan malzemeleri kampanyasında kullanmakla yetinmedi Kılıçdaroğlu, ses kayıtlarını grup toplantılarında dinletti; yetinmedi; kayıtlardan derlenmiş bir seçkiyi gittiği her ilde kalabalıklar önüne taşıdı...

Yaptığının yasadışılığa prim vermek olduğuna aldırmadan...  

’Ak Parti seçmenini ikna edemedik’’ gerekçesine sığınıyor CHP genel başkanı; oysa bütün yapacağı, milletle dalaşmamaktı... Kendisine de oy verebilecek geniş bir seçmen kitlesi, bu seçimde izlenen çizgi yüzünden, diğer partileri tercih etti.

Düzgün ve tutarlı bir çizgi izleseydi, daha önce CHP’den uzak durmuş kitleler, Kılıçdaroğlu sayesinde partisine ilgi duyabilecekken, Ak Parti’nin bilerek arasına mesafe koyduğu yanlış bir birlikteliğe kalkışmasına bakıp... Onun yüzünden CHP’den uzaklaştı.

Elbette yeniden toparlanabilir CHP; Kemal Kılıçdaroğlu bunu sağlayabilir...

Milletle dalaşmamayı öğrenebilirlerse... Ve tabii fırsat kaçmamışsa...