Milletvekili terörist mi?

Demokratik siyasetin temel aktörleri arasýnda yer alan milletvekili nasýl terörist olabilir veya terörist muamelesi görebilir? Siyasetçi-terörist iliþkisi ilk bakýþta biraz zorlama bir yorum, bir yakýþtýrma gibi algýlanýyor. Bundan dolayý da bazýlarý þöyle diyorlar: “Siyasetçiden terörist olur mu, elinde silah mý var! Birileri daðý, silahý, þiddeti seçmiþ, bunlar ovayý, Meclis’i, siyaseti seçmiþler! Bunlara da terörist muamelesi yaparsanýz kiminle muhatap olacaksýnýz!” Bu gibi sorular karþýsýnda hiç yutkunmaya gerek yok, eðer birileri siyaset marifetiyle deðil de terör üzerinden devlete ve topluma mesaj verme yolunu seçiyor ve iþi siyaset olanlar da ölüm mesajýný mazur ve kaçýnýlmaz görüyorsa ortada terörle iliþkili bir durum vardýr. Terörle ilgili ama’lý, lakin’li cümleleri siyasetçinin etmesi açýk teþvik ve kabullenmedir. Kan döken örgütle organik bað içinde olan bir insan ayný eylemin ortaðýdýr.

Demokratik yönetimlerde silah yerine siyasetin teþvik edilmesi, illegalden legale kayýþýn özendirilmesi, terör yerine sivil ve hukuki tepkilerin desteklenmesi tercih edilen bir yöntem olarak görülebilir. Belli kesimlerin terör-þiddet yerine siyasete ve demokratik yollara kanalize edilmesi daha makbul sayýlabilir. Ancak PKK-HDP baðlamýnda yaþanan örneklik bu durumu yansýtmýyor. Yani HDP alan buldukça PKK’nýn alaný daralmýyor, HDP’liler güç kazandýkça PKK güç kaybetmiyor, HDP mesafe aldýkça örgüt illegaliteyi azaltmýyor.HDP kendisini güçlenen siyasetin aktörü olarak deðil, emrine amade olduklarý örgütün alt birimi gibi görüyor. Sözün özü örgütün kuklasý ve figüraný haline gelen parti, demokratik siyasete güç vermiyor tam aksine kendi geliþimini bir terör örgütünün geliþimine ciro etmeye çalýþýyor. HDP’nin amaç ve hedefleri yok, PKK’nýn amaç ve hedefleri var. Kontrol, denetim ve yönetim Kandil’in elinde… HDP’liler legal alanýn aktörleri deðil, illegal alanýn maskeleri gibi hareket ediyorlar.

Peki, siyasetçiyi terörist yapan bu iliþki biçimi ve baðýmlýlýk mýdýr? Bence bundan fazlasý var.

Eðer bir milletvekili, Dolmabahçe’de patlayan bomba sonrasýnda “devlet de HDP’lileri tutukluyor örgüt ne yapsaydý” derse…

Eðer bir siyasetçi, Kýzýlay’da sivilleri katleden bombadan sonra, “belediyelere kayyum atandý, PKK elbette bir karþýlýk vermeliydi” derse…

Eðer bir HDP’li, Lice’de veya Çukurca’da çoluk çocuk yüzlerce sivili katleden bombadan sonra, “devlet amansýz þekilde mücadele ederken Kandil boþ mu duracaktý” derse…

Eðer bir milletvekili, canlý bombalar asker veya polisleri hedef aldýðýnda, “her savaþýn bir sonucu vardýr, rüzgar eken fýrtýna biçer” derse…

Ýþte bu olaylarýn öncesinde veya sonrasýnda bu tür ifadeler kuran kiþi ister milletvekili olsun, ister gazeteci, ister sivil toplum temsilcisi, net bir þekilde terörist muamelesi görmeyi hak ediyor demektir. Terörü mazur, meþru gören veya göstermeye çalýþan anlayýþ demokratik siyasetin bir parçasý olamaz. Terör ve demokrasi karanlýkla aydýnlýk gibidir. Birinin varlýðýný kabul eden diðerini zihninden ve kalbinden söküp atmak zorundadýr.

PKK’nýn kanlý eylemlerini, devam eden sürecin veya politikanýn bir tezahürü veya sonucu gibi görerek normal bir halmiþ gibi göstermeye çalýþmak kesinlikle kabul edilemez. Masum insaný öldüren teröristin gerekçesi, dini, mezhebi, etnik kökeni, ideolojisi hiç önemli deðildir, hepsi katildir, hepsi canidir. Bunun adý Þebbiha da olsa, DEAÞ da olsa, FETÖ de olsa, PKK da olsa fark etmez.

PKK gibi örgütler belli bir kesimin belli bir dönemde yaþadýklarý maðduriyetler üzerinden kimlik, özgürlük, devlet, toprak vaadiyle ortaya atýlýrlar. Ýþledikleri cinayetleri bu tür gerekçelerle mazur göstermeye çalýþýrlar. Zamanla ise dayandýklarý kitleyi sadece bir insan havuzu olarak görürler, artýk o halk ve onun meseleleri deðil örgüt ve onun meseleleri vardýr, örgütün amaç ve hedefleri vardýr, herkes örgüt için bir kurbandýr. PKK için bugün Kürt diye olgu kalmadý. Artýk sadece örgüt var ve herkes, o ateþi canlý tutmak için atýlan bir odun olarak görülüyor. HDP’yi yakan ise devletin hukuku deðil PKK’nýn kor ateþi…