Ortada büyük bir tuhaflýk var. 19. Milli Eðitim Þurasý üzerinden yapýlan cephe savaþýndan bahsediyorum...
Kimileri “Þeriat geliyor” diyor. Kimileri “gerici eðitim sistemi”nden bahsediyor. Kimileri “IÞÝD kararlarý” diyor.
Peki bu ithamlarýn sebebi ne?
Milli Eðitim Bakanlýðý’nýn düzenlemiþ olduðu Þura’da Osmanlýca ve din kültürü dersleriyle ilgili alýnan bazý kararlar ve tartýþýlan bazý öneriler.
Baþtan þunu ifade edeyim: Bir kýsmýný aþaðýda belirttiðim üzere, þahsen benim Þura’da tartýþýlan veya alýnan kararlarýn birçoðuna pedagojik gerekçelerle deðiþik itirazlarým var.
Ancak, þu an karþý karþýya olduðumuz mesele, Þura kararlarýnýn pedagojik gerekçelerle tartýþýlmasý deðil. Tam tersine mesele, bu ülkede milli ve manevi deðerlerin daha fazla öðretilmesine iliþkin herhangi bir önerinin ortaya atýlmasýný dahi engelleme çabasýdýr.
Bakýnýz, “ortaya atýlmasýný dahi” diye özellikle vurgulamak istiyorum çünkü bu kararlar, MEB’e sadece tavsiye niteliðindedir. Dolayýsýyla, amacý bazý konularýn tartýþýlmasý olan bir Þura’da, toplumun önemli bir kesiminin paylaþtýðý herhangi bir düþünce veya görüþün ortaya atýlmasý bile engellenmeye çalýþýlýyor...
Dünyanýn hiçbir medeni ülkesinde, amacý tartýþma olan bir platformda, toplumun önemli bir kesiminin benimsediði önerilerin dile getirilmesini boðmaya çalýþan taþ devri insanlarýný bulmanýz çok zordur. Hele bu insanlarýn “yazar”, “aydýn” veya “entelektüel” diye kaale alýnmasý imkansýz gibi bir þeydir...
Eli kalem tutan ve erdemli insanlara yakýþan þey, sahici tartýþmalarý kolaylaþtýrmak ve bu çerçevede bir rol oynamaktýr.
Avrupa ve Amerika’nýn her yerinde kýz ve erkek okullarý bulmak mümkünken, karma eðitim dýþýndaki bu seçeneðin önerilmesini dahi, “skandal” gibi göstermeye çalýþan cahil bir medya ordusu var Türkiye’de...
Bir organizasyon olarak Þura’nýn ne kadar baþarýlý yapýldýðýný eleþtirebiliriz. Eleþtirmeliyiz de. Ne kadar katýlýmcý olduðunu sorgulayabiliriz. Sorgulayalým. (Bu çerçevede Þura’ya Özgür-Eðitim-Sen’in çaðrýlmamasý büyük bir eksikliktir.)
Hatta oylama ile karar alýnmasýný da eleþtirelim. Nihayetinde katýlýmcýlarýný bizzat Bakanlýðýn belirlediði bir organizasyonda oylama yapýlmasýnýn toplumun bir kesiminde kuþkuyla karþýlandýðý açýk. Ayrýca, arka plan çalýþmalarý ve raporlarý olmadan, sadece öneriler üzerinden karar alýnmasýný da eleþtirebiliriz.
Bu ve benzeri eleþtirileri çoðaltabiliriz. Ancak, Þura kararlarýný tartýþmak yerine, tamamen özcü ve ideolojik bir þekilde pozisyon alýp, muhataplarýn bizatihi kendisine düþmanlýk yapmak, asla ciddiye alýnacak bir þey deðildir.
Bakýnýz, Osmanlýca’nýn zorunlu ders olmasýna birçok gerekçeyle sýcak bakmayabilirsiniz. Örneðin, Osmanlýca’yý gerçekten öðretecek nitelikli öðretmenleriniz ve altyapýnýz olmayabilir.
Ancak, Osmanlýca’nýn veya din kültürü dersinin erken yaþlardan itibaren zorunlu olarak öðretilmesi önerisi üzerinden, Osmanlý ve Arap harflerinin bizatihi kendisine ve onlarýn temsil ettiði deðerlere açýkça düþmanlýk gütmek ve Erdoðan-karþýtlýðýný bu düþmanlýk üzerinden sergilemek, eðitimin deðil, siyaset biliminin konusu.
19. Milli Eðitim Þurasý ve kararlarýna iliþkin olarak söylenebilecek þeyler çok. Ancak ben çok önemli gördüðüm bir hususa deðinmekle yetineceðim. O da þu: Hepimiz hala ve önemli ölçüde Kemalist eðitim paradigmasýnýn merkeziyetçi ve tektipleþtirici kodlarý içerisinde düþünüyoruz. Bu kodlarýn, 19. Milli Eðitim Þurasý’nda yeterince tartýþýlmamasý eksikliktir.
Ayrýca, Þura’nýn birçok kararýnda da görüldüðü üzere, üniversiteye, okula, öðretmene, öðrenciye veya veliye inisiyatif tanýyabilecekken, çok aþýrý spesifik konularý bile karara baðlýyoruz. Genel ve esnek kararlar almýyoruz.
Veliye, öðrenciye, öðretmene ve insana daha çok güvenen ve inisiyatif alaný tanýyan ve böylece daha sivil ve çoðulcu bir yaklaþým benimsenmesi lazým. Dolayýsýyla, velilerin farklý taleplerini ciddiye alýp bu talepleri ortak bir zeminde uyumlaþtýrmak lazým. Bunun için de saðlýklý bir tartýþma ihtiyacý var. Hala var.