Milli Eğitim’de ‘kılık kıyafeti’ konuşurken

Geçen yazımı, yeni bir zaman ve yeni bir gençlikle bitirmiştim. 1968’den beri üniversitelerde süren başörtüsü yasaklarını da, bu yasaklara karşı verilen 45 yıllık sabırlı hukuk mücadelesini de mazi olarak hatırlayacak yeni bir kuşakla başbaşayız bugün. Mesela 28 Şubat’ı konuştuğum pek çok üniversite öğrencisi için 90’lar, doğdukları günlere tekabül ediyor ancak. İçlerinden o günleri hayal meyal hatırlayanlar var elbet. Ama bizim için tüm yakıcılığıyla cereyan etmiş o günler çocuklarımız için ancak “işitilen” belki “ibret alınacak” yakın geçmiştir...

***

Başbakan Erdoğan’ın bütçe konuşmasında dile getirdiği “3.Y”ile yani yasaklarla mücadelede, çok önemli merhaleler katettik. Üniversitelerimizde yaşadığımız anlamsız yasaklar, AKParti döneminde kalkınca hepimiz rahat bir nefes aldık. Özellikle 28 Şubat döneminde sistematik hale getirilen bu ayrımcılık, insan onurunu kırıcı bir şekilde dayatılıyordu. Binlerce öğrenci memleketini terkederek gurbete çıktı, işçilerimizden sonra yasaklı öğrencilerimizle kuruldu kalabalık diasporamız... Çok şükür bugün üniversitelerimizde yasak kalkmıştır...

Lakin yasakların lise boyutu da var, sadece üniversiteliler mi?

Bursa’da etrafı panzerlerle çevrilmiş İmam Hatip’leri, Küçükköy’de keskin nişancı yollanmış İmam Hatip’leri, kolları kelepçelenmiş ortaokul öğrencilerini, tek suçları okullarına girmek olan öğrencilerin otobüslerle toplanarak şehir dışına çıkarılıp dağ başlarına bırakılanları unutmadık... Bunların hepsini yaşadık... 2002’de bile liselileri karakollardan toplamaya yetişemiyordu hukuk büroları... Yasaklarla mücadeleyi bizzat yaşayıp takipçisi olan birisiyim, bugünün değerini, kıymetini elbette takdir ediyorum. Fakat soruyorum: Hiçbir hukuki dayanağı olmadığı halde 45 yıldır sürdürülen başka hangi yasak var?

***

Milli Eğitim’in çıkardığı son kılık kıyafet yönetmeliğiyle birlikte, İmam Hatip Liselerinde tüm dersler için, diğer okullardaysa Kuranı Kerim derslerinde örtünebilmek hakkı tahkim edilmiştir.

Forma konusunda öğrenci velililerine tanınmış seçimlik hak, bir çıkış yolu olamaz mı? Mezkur yönetmeliğin 3.md’de okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde kılık ve kıyafet serbesttir hükmü var. Aynı 3.md’nin 2.fıkrasındaysa; “velilerin en az yüzde altmışının muvafakati” olmak koşuluylayla okul kıyafeti yani formanın tercih edilebileceği söyleniyor. Yani asıl olan serbestiyettir, forma ise tercih edilirse uygulanacaktır. Kılık kıyafette serbestlik esas ise, arzu eden öğrencilerin dini inançlarına uygun şekilde giyinmeleri kimi niçin rahatsız edecektir? Aynı yönetmeliğin 4.md’nin e fıkrasıysa çelişkili şekilde öğrencilere Ågbaş açıklığıÅh zorunluluğunu dile getiriyor. Bu durumun açıklığa kavuşması gerekli, madem serbestiyet var, inanç hakkı da bu hürriyet kavşağından gidebilmeli.  Bu seçimlik haktan kimse mahrum edilmemelidir.

Benim kişisel görüşüm: Kılık kıyafet konusu her yaşta serbest olması gereken bir mevzu olduğu yönündedir. İnanç ve fikir hürriyeti bağlamında kimseye yasak konulmaması şeklindedir. Zaten tüm nakısalarına rağmen mevcut Anayasamızda bile eğitim hakkından her yurttaşın eşit koşularda yararlanabilmesi amir hükümlerdendir, buna dini inancı gereği giyinenler de dahildir... Keza, başörtüsüyle eğitimi yasaklayan hiçbir kural da mevcut değildir...

Aslında mevzu insanın en temel haklarıyla ilgili olunca, bunu tartışma konusu yapmak bile ciddi anlamda hukuku yaralar. Ama yasaklarla ve baskıyla geçen o upuzun otoriter rejim yıllarını o kadar içselleştirmişiz ki; yasak yokken bile yasak varmış gibi davranıyoruz.          

Madem çocuklarımıza serbestlik diyoruz, bunu tüm çocuklara sağlamalıyız...