Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

Milli irade varsa paralel devlet olamaz

Siyasetten ekonomiye, sivil toplumdan medyaya kadar bütün alanlar; özetle demokrasimizin büyük bir tehdit altýnda olduðu aþikardýr. Devletin içinde devlet olmayý hedef edinen ve bunun gereðini yapmak yolunda da hukuk tanýmayan bir gücün kuralsýz saldýrýsýdýr bu. Ki, hukuk olmayýnca kural beklemek de zaten saflýktýr.

Geriye bakýp, olup bitenleri analiz etmek için birçok deðerli cümle kurulabilir. Herþeyin daha makul, daha demokratik ve daha kardeþçe yaþanabileceðini söylemek için sayýsýz tez ileri sürülebilir. Bizzat, bu saldýrýnýn hedefinde olan kiþinin, Baþbakan’ýn þaþkýnlýðý ve hayreti bile bunlarý söyletebilir. Son 11 yýlda Gülen Grubu’na hizmeti belki de o grubunun kendisinden kat be kat fazla olan bir isim olarak sýrtýndan hançerlenmenin hayretini taþýmasý da doðaldýr. Bir siyasetçi için sevinmek, üzülmek nasýl anlaþýlabilir duygularsa, hayret ve þaþkýnlýk da öyledir.

Erdoðan cemaati hesapsýz destekledi

Nasýl hayret etmesin!...

Erdoðan’ýn hiçbir hesap gözetmeden sadece kardeþlik duygusuyla açtýðý yollardan bugün kendisine yönelen darbenin tanklarý ilerliyor... O yürüyüþ sadece kendisine ve partisine karþý deðil; diz çökmüþ haldeyken devraldýðý ve ayaklandýrdýðý ve baþýný da dik tutturduðu bir ülkenin bütün kurumlarýna karþýdýr.

17 Aralýk’tan bugüne sadece görünen ekonomik göstergeler üzerinden Türkiye’nin kaybý iyimser tahminlere göre 100 milyarý aþmýþ bulunuyor. Bugün etkisi hissedilmeyen ama orta ve uzun vadede yansýyacak etkilerini; yani, doðrudan yatýrýmlar baþta olmak üzere ülkenin topyekün istikrar ve pýrýltýsýndan kaybedilecekler ise tahmin edilemiyor.

Bütün bunlarý, aðlaþmak ve hayýflanmak için yazmýyorum. Sadece nasýl bir ateþle oynandýðýný göstermek için küçük bir hatýrlatma yapýyorum. Daha iyi anlamak için þöyle ifade edelim:

Eðer 2001 þartlarý olsaydý, son saldýrýnýn ardýndan bugün milli bütünlükten ve milli güvenlikten bahsedemiyor olacaktýk. Bu darbe giriþiminin amacý da hükümet dahil kamu idaresini iyice zayýflamak ve ülkeyi tam da 2001 þartlarýna geri döndürmektir. O zaman olduðu gibi sokaktaki insanýn cebinden çýkan paranýn önemsiz olduðu bir geri dönüþ hedefleniyor. Erdoðan’dan kurtulmanýn ancak böyle mümkün olabileceðini düþünüyorlar. Ergenekon günlerinden kulaklarda kalan o slogan þimdi yolsuzluk kýlýfýyla sahaya sürülmüþtür: Erdoðan gitsin de ülke ne olursa olsun...

Ankara eski Ankara deðil

Türkiye 11 yýlda çok önemli eþikleri aþtý. En baþta da millet iradesi sistemin merkezine oturdu. Eski Türkiye’de merkezde askeri ve sivil bürokrasi vardý ve siyaset her zaman aldýðý halk desteðinin altýnda bir seviyeye rýza göstermek zorundaydý. Erdoðan, sisteme millet iradesini oturttu. Artýk hiçbir partinin gücü aldýðý oydan az da, fazla da deðildir. Eski derin devletin doðal akýþkanlýðý, demokrasisiz bir ülkenin merkezinde söz sahibi olmaktý. Asker, bürokrasi ve yargý eliyle yönetimi paylaþmak, sistemi sevk ve idare etmek, iktidarlara istikamet vermek ve beðenmediklerini de tuzak kurarak uzaklaþtýrmak olaðan bir davranýþtý. Erdoðan’ýn sistemden uzaklaþtýrdýðý derin devlet unsurlarýnýn yerine yerleþmeye çalýþan yeni vesayetçiler de ayný alýþkanlýðý sürdürmek istiyorlar. Türkiye’nin ‘yeni’lendiðini ve artýk merkezin bütün ünitelerini millet iradesinin idare edeceðini göremiyorlar. Kim hangi fikirden ve cemaatten gelirse gelsin o devletten dýþlanmayacak ama kimse herhangi bir aidiyeti vesayete referans da yapamayacak. Bunu anlayamýyorlar...

Toplumun, Erdoðan ve AK Parti’ye sadece bunu saðlasýn; demokratik iktidarý pazarlýk konusu yapmasýn diye destek verdiðini fark edemiyorlar. Son 11 yýl, Ankara eski Ankara olmasýn diye yaþandý.

Kim neye inanýrsa inansýn, kendisini neye inandýrýrsa inandýrsýn Türkiye bir daha vesayet devleti olmayacak. Sandýkla geleni bir daha derin ya da sýð fark etmez, iktidar oyunlarý götüremeyecek.

Götüremez zira, böyle bir Türkiye’nin bütünlüðünden ve güvenliðinden söz edilemez.

Bu kadar açýktýr. Baþka söze de gerek yoktur.