Selim ATALAY
Selim ATALAY
http://www.selimatalay.com
Tüm Yazýlarý

MÝLLÝ MÜCADELENÝN BAÞARI GARANTÝSÝ YOKTU

19 Mayýs 1919 zamana karþý bir yarýþtýr. Çünkü iþgalciler, Anadolu’nun nihai paylaþýmý için acele etmekteydi.

Milli Mücadele 19 Mayýs 1919’da bir fikir olarak baþladý. 15 Mayýs Ýzmir ile düþman, kýyýlarý ve limanlarý iþgal edip, Anadolu’yu kilitleme planýna geçmiþti. Mustafa Kemal Paþa, kurmay stratejisiyle Anadolu’nun derinliðini ve elde kalaný kullanarak son çareyi harekete geçirmeye çalýþacaktý. Ýmkansýz ihtimaller karþýsýnda baþarý garantisi yoktu. 

Zaman çok kýsaydý, çünkü o sýra Paris’te Anadolu içlerinin nasýl paylaþýlacaðý kavgasý yapýlmaktaydý. Ve Anadolu’da elde kalan, bir avuç inançlý yerel yönetici ile subay, fedakarlýk, ve zorlukla çalýþan, izlemeye açýk telgraf hatlarýydý. 

Ýzmir iþgali sýrasýnda ABD, Osmanlý Ýmparatorluðunu Ýstanbul’daki yarý-askeri Komisyonuyla izlemekteydi. Amerika Osmanlý ile savaþa girmemiþti, diplomatik iliþki de kesilmemiþti. Ancak ABD’nin Nisan 1917’de Almanya ile savaþa girmesi üzerine ve Alman baskýsýyla ABD’nin Ýstanbul’daki diplomatik temsilciliði sona ermiþti. Kasým 1918’de ateþkesin ardýndan Amerikalý temsilciler Ýstanbul’a döndü. Ocak 1919’dan baþlayarak, Ýstanbul’dan Paris Konferansý’na telgraf akýþý baþladý.

15 Mayýs 1919 ve sonrasý telgraflar, Ýzmir’e çýkan Yunan ordusunun zulme baþladýðýný bildirir... Ýstanbul’daki Amerikalý temsilci Lewis Heck, Ýzmir’in iþgalinden sonraki birkaç gün Ýstanbul ve Anadolu’da ölüm sessizliði yaþandýðýný, sonra da temsilciliðe telgraf yaðdýðýný yazacaktýr. (Constantinople Telegram  18/05/1919 763.72119/50.49) Türkler Baþkan Wilson’dan kendi ilkelerine uymasýný istemektedir. Ýzmir’in Türk olduðunu ve öyle kalmasý için her þeyin yapýlacaðýný yazanlar vardýr. Bazýsý da, Ýtalyan ya da Yunan iþgaline tabi olmaktansa ölümü tercih edeceðini bildirmektedir. Osmanlý nazýrlarýndan bir heyet temsilciliðe gelip, sömürgeci güçlere karþý ABD’nin bir þeyler yapmasýný ve Anadolu’nun parçalanmamasýný ister. 

Temsilcilik Anadolu’da ne olduðunu tam görememektedir. Telgraf trafiðine göre 15 Mayýs’tan sonra Anadolu’da önemli bir geliþme olmamýþtýr. Ancak ve ancak 1 Temmuz’da ABD temsilciliði olanlarý fark eder: O tarihli telgrafta Anadolu’da Mustafa Kemal’in lider olarak çýktýðý ve bir direniþin örgütlenmekte olduðu bildirilir. 19 Mayýs’tan 1 Temmuz’a dek Anadolu’da olanlar, temsilciliðin dikkatinden kaçmýþtýr.

1 Temmuz telgrafýnda Mustafa Kemal’den bahsedilir, ancak, ‘Ýttihat ve Terakki adýna çaba gösterdiði’ düþünülmektedir. Yanlýþ teþhis, o þartlarda Anadolu’daki daðýnýklýðý yansýtmaktadýr. 

Mustafa Kemal’in ne yapmaya çalýþtýðýný Ýngilizlerin daha erken fark ettiði anlaþýlýyor. 7 Temmuz ABD telgrafýna göre, Ýngiltere’nin giriþimiyle Osmanlý hükümeti Mustafa Kemal’i geri çaðýrmýþtýr. ABD temsilcisi, Mustafa Kemal’in geri gelmeyeceðini düþünmektedir. Söylentilere göre, direniþ için Sivas’ta bir Kongre toplayacaktýr.

 

Bandýrma Vapuru’ndan habersiz Paris

17 Mayýs 1919 Paris: Ýzmir’in iþgalinden 2 gün sonra Paris’te ABD Baþkaný Wilson, Ýngiltere Baþbakaný Lloyd George, Fransa Baþbakaný Clemenceau ve Ýtalya Baþbakaný Orlando, önde gelen Hint Müslümanlarýndan bir heyeti dinlediler. ‘Hindistan Hükümeti Heyeti’ olarak gelmiþlerdi, baþlarýnda Hindistan Bakaný Edwin Montagu vardý. 

Hint Müslüman Heyeti, Anadolu’nun parçalanmamasýný ve Ýslam aleminin lideri Halife Padiþaha dokunulmamasýný istedi. Türk devleti, Anadolu, Ýstanbul ve Trakya olarak kalmalýydý. Trakya derken, Batý Trakya da dahildi, hatýrlamak gerekiyor. Hint Müslümanlarý bile Batý Trakya’nýn Türk-Müslüman olduðunu bilmekteydi.

Heyet, Hindistan’da o zaman için dev bir sayý olan 70 milyon Müslüman olduðunu ve Müslümanlarýn da Ýngiliz ordusu altýnda savaþtýðýný hatýrlattý. Hepsi Padiþahýn Ýstanbul’da kalmasý gerektiðine inanýyordu.

Kendilerini yarý þaþkýnlýkla dinleyen Dört Büyük Gücün liderlerine, 14 Maddelik Wilson planýnýn 12. maddesinin Türk egemenliðinden bahsettiðini de hatýrlattýlar. Türk egemenliðinin tanýnacaðý ima edilmiþken Anadolu’yu da parçalamak neyin nesiydi?  

Wilson daha sonra bu sunumdan etkilendiðini ve unuttuðu Türk egemenliði vurgusunu Müslüman Heyetin hatýrlattýðýný söyleyecektir. Wilson bunun üzerine Padiþahýn Ýstanbul’da kalmasýný ancak egemenliðinin sadece Anadolu’nun sýnýrlý kesiminde geçerli olmasýný önerir. Papa’nýn Roma’da þekli idareci olmasý gibi, Padiþah da Ýstanbul’da þeklen kalacak, ekonomik konular ve dýþ iþlerinde Müttefiklerin tavsiyesini uygulayacaktýr.  Wilson, ‘Manda’ denmeden, bütün Anadolu’nun Mandasýnýn Fransa’ya geçmesini ve ikili anlaþma altýnda Fransa’nýn Türk hükümetine ‘tavsiyede’ bulunmasýný önerir. Wilson, ’Manda’ kelimesi geçtiðinde Müslüman Hint heyetinin gösterdiði tepkiyi fark etmiþ, ürkmüþtür. 

Ayný Wilson, Ýzmir ve Ege Bölgesini Yunanistan’a hediye ederek, Anadolu’da iþgal bölgelerine onay vererek, baþka yerler için yürekten savunduðu ilkeleri de çiðnemiþtir. Ancak bu yaman çeliþkiyi kendisine hatýrlatacak kimse yoktur. 

Hint Müslümanlarýn uyarýsý Lloyd George’u da sarsmýþtý. Anadolu’yu da parçalamanýn Ýngiliz hakimiyet alanýndaki Ýslam dünyasýnda yapacaðý etkiyi fark etmeye baþlamýþtý. Halife nedeniyle Hindistan baþta Ýslam dünyasý ayaklanýrsa, hiçbir Batýlý ülke Müslüman bölgelerde hakimiyet kuramazdý. 

George, Boðazlarýn egemenliðinin Türklerden alýnmasýný, ancak Padiþahýn þeklen Ýstanbul’da kalmasýný önerir. Zihinlerde hep bir ‘Papalýk’ modeli vardýr.

19 Mayýs 1919 – Paris: Samsun’a yanaþan vapurdan habersiz Paris’te Wilson, Clemenceau ve Lloyd George, Ýtalyan Dýþiþleri Bakaný Sonnino ile buluþup Ýtalya’nýn Anadolu’da ne yaptýðýný sorarlar. Ýtalya Yunanistan’dan esinlenerek Marmaris ve Antalya tarafýna takviye asker çýkartmýþtýr. Sonnino gizli olarak imzalanan Nisan 1915 Londra ve Nisan 1917 St Jean anlaþmalarýna dayanarak asker çýkardýklarýný söyler. Bunun üzerine, Anadolu’da Ýtalyanlarýn ne yapabileceði-ne yapamayacaðý konusunda büyük bir tartýþma kopar. 

Wilson, gizli anlaþmalarýn ABD’yi baðlamadýðýný ve ABD’nin bu anlaþmalarý sorgulama hakký olduðunu söyleyip, müdahale eder.  Ayrýca Londra Anlaþmasýnýn Ýtalya’ya Anadolu’yu iþgal hakký vermediðini söyler. 

Sonnino ilgili bölgelerde karýþýklýk olduðunu ve asayiþi saðlamak için harekete geçtiklerini söyler... Elbette, doðru deðildir. Wilson ise ABD’nin bu gizli anlaþmalarý Ýngiltere ve Fransa açýsýndan da tanýmadýðýný, Türk nüfusun Ýngiliz-Fransýz onayýyla Ýtalyanlara devredilemeyeceðini, ABD’nin de onayýnýn gerektiðini söyler. (19 Mayýs 1919 Paris/Samsun, Star Gazetesi, 18.02.2019)

20 Mayýs 1919- Paris: Oturumda Lloyd George ve Clemenceau yine Osmanlý topraklarý üzerinde Sykes-Picot gizli anlaþmasý, petrol, askerler ve sýnýrlar konusunda tartýþmaya girerler. Wilson yine dýþlandýðý için sinirlenir: Ýngiltere ve Fransa hangi hakla bu ülkenin topraklarýný baþkalarýna veriyor? diye sorar.

Clemenceau ‘Bölgedeki halklarýn tercihlerini yansýtýyoruz’ der. 

Wilson’ýn genelde bir itirazý yoktur, sadece bu tercihin nasýl belirlendiðini merak etmektedir. Tercihi sömürgeci güçler, azýnlýklarla belirlemekteydi. Wilson, Osmanlý Ýmparatorluk halklarýnýn tek baþlarýna býrakýlamayacaðýna, gözetim-denetim altýna alýnmalarý gereðine inanmaktadýr, ancak bunda büyük güçlerin deðil, azýnlýk çýkarýnýn öne çýkmasýný istemektedir... Wilson, hayalci bir yeni dünya düzeni kurmaya çalýþmaktaydý. Sömürgeci Fransa ve Ýngiltere ise yeni düzeni yine kendi denetimlerinde sürdürme çabasýndaydý.

Geç kalmýþ rapor

Anadolu’daki Yunan terörü bilgisi sonunda Paris’e de ulaþýr. Ýþgal zulmü artýk gözardý edilemeyecek hale gelince, görünüþü kurtarabilmek için Fransýz Baþbakaný Clemenceau 18 Temmuz’da Yunan iþgalinin araþtýrýlmasý için komisyon kurulmasýný önerir. Zamanýn koþullarýnda ve bilgi-belge akýþýndaki zorluklar karþýsýnda bir komisyon belki çaredir, ancak dünyada her zaman olduðu gibi komisyonlar gerçeði bulmaya ya da adaleti saðlamaya deðil, gerçeði uyutmaya, deðiþtirmeye, farklý biçimde paketlemeye ve yönlendirmeye de yarar. 

Ýþgalci Yunan ordusunun Anadolu’daki terör ve katliamlarýný soruþturan Komisyon, 14 Ekim’de raporunu tamamlar. Rapor Paris Konferans bürokrasisinin eline 8 Kasým’da geçer. Paris Konferansý ise Haziran’da Versay anlaþmasýyla tamamlanmýþ ve çoktan daðýlmýþtýr. Komisyon-Soruþturma-Rapor sürecinde Yunan terörünün hýzý kesilmemiþtir. Yapacaklarýný zaten yapmýþlardý. 

Zulüm raporu, Yunan ordusunun terörünü belgelemiþ, ancak Türklerin misilleme eylemlerini de eklemiþti. Savunma suç sayýlmýþtý. Rapor, temel sorunu Müslüman-Hýristiyan kavgasý, olarak görür... Hatta Ýzmir’deki Türk yetkililer suçlanmaktadýr. Yapýlanlardan ötürü birkaç Yunan subayýn Yunan komutasýnca cezalandýrýldýðý bildirilir. Çare olarak Yunan ordusunun çekilmesi, yerini müttefik askerlerin almasý ve bu süreçte Yunanistan’ýn mahcup olmamasý için... (Evet, öyle diyor) bazý Yunan birliklerinin bölgede kalmasý, ancak Yunan askerinin Türk nüfusla karþý karþýya gelmemesi önerilir.

Yani, hiçbir þey yapýlmaz... Yunan Ordusuna cezayý daha sonra Anadolu verecektir.