Karþýlaþtýðýmýz ya da karþýlaþacaðýmýz rakiplerle ilgili olarak, teknik analiz yapmaya kalktýðýmýzda; kendi milli takýmýmýz için, “Teknik kapasitemiz yüksek” tanýsýný koyarýz. Vallahi, bu kadar kesinlikle ifade edebileceðimiz teknik kapasite yüksekliðinden benim pek haberim yok. Varsa da göremiyorum.
O kapasite bir yerde ve bir þekilde iþe yarýyor olmalý ki; varlýðýndan sözedebilelim. 2002 yýlýndan beri seni Dünya Kupasý’na gönderemeyen teknik kapasite, þu an yok hükmündedir.
Düþünün ki... Rusya milli takýmýna karþý, ilk yarým saat içerisinde; üst üste üç pas yapamayan bir takýmýn, sahip olabileceði teknik kapasite o sürede niye ortaya çýkmaz? Çünkü karþýlaþtýðýn yüksek tempo ve aðýr baskýya karþý; dan-dunla top savuþturmak dýþýnda, oluþturabileceðin bir B planýn yok... Rakibinin kendi kendine durmasý dýþýnda, alternatif sahibi deðilsin.
Nitekim Rusya’nýn, topyekun sürdürdüðü hýzlý oyunu; zamanla akýþ debisini kaybetti. Biz de o arada biraz canlanma, karþý durma ve cevap verebilme fýrsatlarý yakaladýk. O da ancak iki pozisyonla sýnýrlý kaldý. Teknik kapasitesi var olduðu kabul edilen bir takým, bunun daha fazlasýný yapabilmeliydi. O yok!
***
Hadi diyelim ki; gerçekten üst düzeyde teknik kapasitemiz var. Ama bunu efektif hale getirecek oyun planýmýz, oyun disiplinimiz ve hatta oyun gücümüz yok. Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin gibi kiþilerin deðil; doðrudan oturmuþ bir sitemin iþ yapacaðý düzen gerek... O sistem olmayýnca, teknik kapasiten de böyle iþe yaramýyor; iþlevsiz ve sonuçsuz kalýyor.
Kendimizi her pozisyonda övgüye deðer bulmaya fýrsat arayan kolaycýlýðý býrakalým. Baþarýsý þansa ve tesadüflere kalan (O da olmayýnca çuvallayan) takýmý, kendi kaderini kendi tayin edecek bir bütünlüðe kavuþturmalýyýz.
Her hocaya zaman tanýyacak kadar lüksümüz yok. Gelene geçene zaman tanýmaktan, kendimize zaman kalmadý. Deneme tahtasýna döndük; ama neyi/niçin/nasýl denediðimizi hocamýz bile bilmiyor.
Teknik kapasitemiz yüksek diyoruz ama, aslýnda yükseklik korkumuz var. Bir türlü týrmanamýyoruz.