Bir ara galiba tarihi tarihçilere býrakmaya karar vermiþtik; fakat anlaþýlan yine fikrimizi deðiþtirdik. Doðal; çünkü her siyasî grubun gönlünden kendine göre bir tarih algýsý geçiyor ve herkes tarihini gönlüne göre hatýrlamak istiyor.
Pek kimsenin hatýrlayacaðýný sanmýyorum da, onun için hatýrlatmak istedim. Uzun yýllar önce de millî tarihin doðrularýnýn ve yanlýþlarýnýn kamuoyunun gözü önünde tartýþýlmasýna az daha baþlanacaktý da… Tahmin edileceði gibi, tartýþmanýn sonu gelmedi.
Muhakkak hatýrlayacaksýnýz; Kâzým Karabekir de asker olarak en azýndan kendi içinde bulunduðu Millî Mücadele tarihi konusunda onu yazanlarla hemfikir deðildi. Her fýrsatta resmî tarihin anlatýmý olan Nutuk’u eleþtirmeye çalýþýyor, dahasý kendi baþarýlarýnýn tarihten silinip atýldýðýný ileri sürüyordu. Bu yüzden anýlarý toplatýlmýþ, yakýlmýþ, evi basýlmýþ, hatta evraklarýna da el konulmuþtu. Sesi kýsýlmýþ, dahasý gölgede unutturulmak istenmiþti. Sonra politika hayatýnda devran deðiþti; Ýnönü Cumhurbaþkaný olunca, daha Atatürk’ün ölümünün üzerinden iki ay geçmemiþti ki, onu yeniden CHP milletvekili yaptý, dahasý 1946 yýlýnda meclis baþkanlýðýyla ödüllendirdi. Eðer merak eder de yakýnlarda yayýnlanan Ýsmet Ýnönü’nün günlüklerini okuyacak olursanýz, bu dönemde Ýnönü ile Karabekir’in ne denli yakýn olduklarýný kendi gözlerinizle de görebilirsiniz. Çok sevdikleri satrançta yeniden buluþmuþlardý. Karabekir her fýrsatta Ýnönü’yü her bakýmdan aydýnlatmaya çalýþýyor, Ýnönü de muhtemelen bazen sýkýlarak da olsa ona kulak veriyordu. Buraya kadar eski dostlarýn muhabbeti sýcaktý.
Nutuk ve kitaplardaki yanlýþlar
Buraya kadar dedim; çünkü Karabekir Ýnönü’yü günün politika meseleleri yüzünden deðil, asýl geçmiþteki politika meseleleri yüzünden sýkýþtýrýyordu. Karabekir’e soracak olursanýz, Atatürk’ün Nutuk’unda olsun, ders kitaplarýnda yer alan tarihte olsun, esaslý yanlýþlar vardý ve bunlarýn süratle düzeltilmesi gerekiyordu. Ýnönü, onun iddiayla gurur arasýnda olduðunu yazarken, iddialarýnýn ardýnda sabýrla ve kararlýlýkla durduðunu da kaydetmiþtir. Peki, ama neydi acaba Karabekir’in iddiasý?
Ders kitaplarý yanlýþlarla dolu
Bunu rahmetli Uður Mumcu’nun “Kâzým Karabekir Anlatýyor” kitabýndan da öðrenmek mümkün; tabiî Karabekir’in devasa anýlarýný saymýyorum bile. Mumcu’nun yazdýðýna göre, 1945 yýlýnda Millî Eðitim Bakaný Hasan Âli Yücel ile Karabekir, Prof. Enver Ziya Karal’ý da yanlarýna alarak uzun bir tartýþmaya giriþmiþler. Konu Millî Mücadele ve Cumhuriyet tarihi. Karabekir, Karal’ýn hazýrladýðý devrim tarihi kitabýnýn kaynaklarýný merak etmiþ. Karal da, Nutuk ile birlikte liseler için hazýrlanmýþ dört ciltlik tarih kitabýný ve Genelkurmay ile Türk Ýnkýlâp Tarihi Enstitüsü’nün yayýnlarýyla vesikalarýný öne çýkarmýþ; bunun üzerine Karabekir, elindeki belgelerle bunlarýn benzerlerinin yayýnlanmadýðý sürece devrim tarihinin doðru dürüst yazýlamayacaðýný ileri sürmüþ. Buna karþýlýk Yücel, devrim tarihinin sadece ders kitabý olduðunu, bir ders kitabýnda bütün ayrýntýlarýn bulunmasýnýn mümkün olmadýðýný söyleyerek, konunun sadece ana hatlarýnýn yazýlmýþ olduðunu anlatmýþ. Ancak belgeler yayýnlandýkça elbette devrim tarihi, cumhuriyet tarihi daha ayrýntýlý olarak yazýlabilecek ya da yazdýrýlabilecekmiþ. Karabekir, her ne kadar liseler için hazýrlanmýþ olan tarih ders kitabýný övmüþ olsa da, yine de bu kitapta dahi devrimin sadece ayrýntýlarýyla uðraþýldýðýný belirtmiþ. Karabekir bununla da yetinmemiþ, Millî Mücadele tarihiyle ilgili deðerlendirmelerde de bulunmuþ.
Karabekir'in 40 kitabý yakýldý
Tartýþmalarýn bununla sýnýrlý kalmadýðýný da belirtmem gerekir; çok daha spesifik konularý da içine alan, Mumcu’nun yazdýðýna göre, dört görüþme gerçekleþmiþ bu sýrada. Sonuncusunda Karabekir, “Nutuk çok yanlýþ ve tarafgiranedir [taraflýdýr]. Nutuk’ta daha ziyade teferruat [ayrýntý] üzerinde durulmuþ ve esaslar kâmilen [tamamen] ihmal edilmiþtir. Benim yakýlan kýrk kitabým içinden biri de Nutuk’un hata ve sevap cetveli adýný taþýmaktaydý; bunda Nutuk’un yanlýþlarý bir bir gösterilmiþti.” demiþ.
Tartýþmalar Ýnönü’nün yol göstermesi ile baþladý
Bana soracak olursanýz eðer, bu tartýþmalarýn muhtemelen Ýnönü’nün yol göstermesi üzerine gerçekleþtiðini düþünüyorum. Maalesef Ýnönü’nün günlüðünde buna dair bir not bulamadým; bu tarihlerle ilgili notlar pek yok. Bulunmuyor. Bu bakýmdan kesin bir ipucundan söz edebilecek durumda deðilim. Yine de bu türden tartýþmalarýn açýlmasý, bu tartýþmalara bu tarihte Yücel’le birlikte o dönemde Türk Ýnkýlâp Tarihi Enstitüsü kurucusu Karal’ýn da katýlmasý, Ýnönü’nün bilgisi ve onayý olmadan herhalde mümkün deðildi.
Tutanaklar neden yayýnlanmadý?
ÜSTELÝK bütün bu tartýþmalar bir tutanakla da saptanmýþ. Mumcu’nun belirttiðine göre, bu tutanak Yücel’in kýzý Canan Eronat’ta bulunmaktaymýþ. Mumcu’nun kitabýnýn üzerinden yaklaþýk yirmi yýlý aþkýn bir süre geçmiþ olmasýna karþýn bu notlarýn þimdiye kadar yayýnlanmamýþ olmasý kanýmca büyük bir eksikliktir. Umulur ki, yakýn bir zamanda araþtýrmacýlarýn istifadesine sunulur.
1939’da ilk iddia Meclis’te sert protestolarla karþýlandý
KARABEKÝR’ÝN iddiasý yeni deðildi; aksine 1939 yýlýnýn baharýnda da benzer iddialarda bulunmuþtu; üstelik gazeteye verdiði bir röportajla bunu kamuoyunun gözü önünde yapmaya çalýþmýþtý. Fakat bu demecin siyasî reaksiyonu güçlü olmuþtu; CHP Meclis Grubu ile muhtemelen partinin desteðiyle üniversite gençliðinin sokak protestosu sonucunda konu kapanmýþ, kapatýlmýþtý.
Devirler deðiþir, ‘milli tarih’ de deðiþir
ELBETTE deðiþmez diyecek olanlar da vardýr; ama öyle deðil. Bir zamanlar Karabekir tarihin yeniden yazýlmasý gerektiðini savunuyordu. Ömrü boyunca amacýna ulaþamadý. Ama yine de þanslý sayýlýrdý; hiç olmazsa sesini duyurabildi. Bu arada sesini duyuramayan o kadar çok kiþi oldu ki. Kendileriyle birlikte sesleri de yitip gitti. Þu sýralarda Karabekir’i yeniden hatýrlayanlarýn ve hatýrlatanlarýn, paradoksal bir þekilde, millî tarih konusunda gösterdikleri hassasiyet bana nedense her dönemin en sýcak tartýþmasýný hatýrlattý yeniden. “Millî tarihin yanlýþ gösterilmesi”nden dolayý incinenler hâlâ varsa eðer, en iyisi onlara benzer itirazlarýn bir zamanlar Karabekir’e de yapýldýðýný hatýrlatmak olmalý diye geçirdim içimden. Belki bir yararý olur diye.
‘Millî hisler’ bir kez incinmeye görsün
Evet, Karabekir de tahmin edileceði gibi ‘millî hisler’i incitmiþti. Ýncinen hisler, elbette bir reaksiyonda bulunacaktý; kendiliðinden. Bulundu da. Zaten yasalar niçin vardý ki, tarihi incinmekten korumak için tabiî ki. Hemen harekete geçildi. 1940 yýlýnda basýn yasasýnda küçük, mini minnacýk bir deðiþiklik yapýldý. “Millî hisleri inciten veya bu maksatla millî tarihi yanlýþ gösteren yazýlarý neþredenler 50 Lira’dan 500 Lira’ya kadar aðýr para cezasý ile cezalandýrýlýrlar” hükmü, iþte muhtemelen Karabekir’in bu mülâkatý ve sonuçlarý ile ilgili, fakat biraz geç kalmýþ bir tepkidir. E tabiî, yasa çýkarmak için biraz da zamana ihtiyaç duyuluyordu. Bu hüküm, maalesef günümüzde artýk geçerli deðil; yoksa elbette uygulanmasý için bundan daha uygun bir dönem bulunamazdý. Ortalýk tarihi incitenlerden geçilmiyor; millî hisler her zamanki gibi yine ayakta; muhtemelen oturacak uygun bir yer bulamadýðýndan. Hele hele özellikle ‘millî hisler’i incitmek amacýyla “millî tarihi yanlýþ gösterenler”e ne demeli peki? Bir de her þeyin 12 Eylül’ün dikte ettirdiði millî tarih ders kitaplarýyla baþladýðýný düþünenlerdenseniz eðer, korkarým yanýlýyorsunuz. Her dönem, yeniden yazýlmasýna þiddetle ihtiyaç duyduðu millî tarihi muhakkak dert edinmiþtir. Bu bakýmdan bir yenilikten çok bir süreklilikten, âdetâ gelenekten söz ediyoruz. Bu sarmaldan hiç kimse kaçamýyor; âdeta bir kara delik gibi, uzaktan bile çok güçlü çekim gücüyle herkesi içine alýyor. Belki de bir uyarý görevi yapýyor; tarihçilerin ilk görevinin kara deliklerden kaçmak olduðu konusunda.
Ecdad kimdir kime denir?Tabiî bir de ecdad (atalar) meselesi var; ecdadýmýz kimdir, kim deðildir? Bizden önce ölmüþ olup, bizden saydýðýmýz herkes ecdad tanýmýna girer mi? Yani hem Karabekir, hem de Ýnönü ayný anda ecdad mýdýr? Yoksa bazýlarý seçilerek mi alýnýr, bazýlarý dýþarýda mý býrakýlýr? Kim kimi alýr, kim kimi dýþarýda býrakýr; bütün bunlara kim nasýl karar verir? Siz bakmayýn benim böyle çalakalem yazýp sorduðuma, bunlarýn herkesin kabul edebileceði yanýtlarý tarih boyunca verilemedi ki, þimdi verilebilsin.