‘Milliyetçi’ler baþkanlýða neden karþý çýkar?

Baþkanlýk sistemi’nden sözedildiðinde CHP’nin tepki göstermesi normal karþýlanabilir. Zira, CHP’nin tek parti, CHP Genel Baþkaný’nýn ‘milli þef’ olduðu yýllarý hatýrlayýp, “Eyvah, ya bunlar da bizim zamanýnda yaptýðýmýz gibi yaparsa” diye düþünüyor olabilirler. 

Ancak MHP ve HDP’nin bu ‘ret’ ortaklýðýna katýlmalarý tuhaf.

HDP, bir yönüyle ‘milli þef’ ve devletin ‘bürokratik oligarþiyle’ yönetildiði dönemlerde Kürtlerin yaþadýklarýndan endiþelendiði düþünülebilir.

Ancak CHP de, HDP de aslýnda ‘yeni milli þef olur’ diye endiþe ettikleri kiþinin, aslýnda “Türkiye’yi milli þeflik zihniyeti ve bürokratik oligarþiden kurtaran kiþi” olduðunu pekala biliyorlar.

Parti yöneticileri bilmiyorsa, tabanlarý, oy verenleri biliyor.

Anketlerde, baþkanlýk sistemine olumlu bakanlarýn CHP’de de yüzde 20’leri aþtýðý, HDP’de ise daha yüksek olduðu görülüyor.

HDP tabanýnda baþkanlýða destek yüksek, zira ‘çözüm’ ve ‘demokratikleþme’ iradesinin Türkiye’ye ‘devlet’le deðil ‘devlete raðmen’ Recep Tayyip Erdoðan, yani ‘lider’ tarafýndan konulduðunu bizzat yaþadýlar.

MHP’nin durumu ise sadece ‘muhalefet safýnda olma ihtiyacý’ ile izah edilebilir.

Zira köklerinde ‘baþkanlýk’ vizyonu var.

Partinin kurucusu Merhum Alparslan Türkeþ’in ‘Temel Görüþler’ kitabýndaki þu satýrlar bunu ortaya koyuyor: “Milliyetçi hareket tek baþkan tek meclis sistemini savunur. Çaðýmýz kuvvetli, adil ve hýzlý icra çaðýdýr. Türk milleti dünya imparatorluklarý kurduðu devirlerde kuvvetli adil ve hýzlý icra sistemini uygulamýþtýr. Kuvvetli ve hýzlý icra, icra gücünün tek elde toplanmasýyla mümkündür. Bunun için tarih ve töremize uygun olarak baþkanlýk sistemini savunuyoruz.”

Milliyetçi vizyonu Ýslam ruhuyla birleþtirerek ‘büyük birlik’ çizgisini oluþturan merhum Muhsin Yazýcýoðlu da baþkanlýk konusundaki görüþünü daha 1977’de þöyle anlatýr: “Artýk Türk Milleti kendi kültür ve manevi deðerlerine uzanmalý, tarihinin zengin tecrübelerinden faydalanarak güçlü iktidarýný kurmalýdýr. Bunun için; tek baþkanlýk sistemi kabul edilmelidir. Böylece halk tarafýndan doðrudan doðruya seçilecek bir lider, çoðunluk partisine deðil doðrudan millete karþý sorumlu olacaktýr.”

Yeni Türkiye’nin ilham kaynaklarýndan biri sayýlan merhum 8. Cumhurbaþkaný Turgut Özal, ‘dört eðilimi (milliyetçi, muhafazakar, sosyal demokrat, liberal) birleþtirmesi’ ile iktidar olmuþtu. Özal, parlamenter sistemde milletvekilleri arasýndan seçilen bakanlarýn ‘siyasetçi’ vasfýnýn öne çýktýðýný; ancak baþkanlýk sisteminde cumhurbaþkanýyla gelip, onunla giden bakanlarýn ‘devlet adamý’ vasfýnýn daha önce çýkacaðýný vurgular. Ve bunu ‘kontrol ve denge sistemi’ olarak niteler.

‘Eski’ Büyük Birlik Partisi’nin Genel Baþkaný Yalçýn Topçu, milliyetçi çizginin baþkanlýk anlayýþýný þöyle güncellemiþ: “Cumhurbaþkaný artýk siyasi bir kimlik. Bunun yadýrganacak bir tarafý da yok. Yeni durum biraz garipsenecek ama zamanla kabullenilecektir. Türk siyasetinin formatlanmaya ihtiyacý var. Yeni anayasa ile sistemdeki eksiklik giderilmeli. Her bir ferdin kendini hür ve mutlu hissedeceði, tarihi medeniyet kodlarýmýza baðlý, dünyayla iþbirliðine açýk ama kendi kararlarýnda tam baðýmsýz, büyüyen ve adil paylaþýlan güçlü ekonomiye sahip, gelecek nesillerin de onurlu yaþayabileceði bir ülke için...”

Yukarýdaki görüþleri, kapak konusunu baþkanlýk sistemine ayýran ‘Yerli Düþünce’ dergisinden alýntýladým. Dergi, ‘eski’ BBP çizgisini temsil eden isimler tarafýndan yayýnlanýyor. ‘Eski BBP’ ifadesini özellikle kullandým. Zira bugünkü partinin merhum Muhsin Yazýcýoðlu’nun mirasý olmadýðý görüþünde yalnýz deðilim.

Baþkanlýk sistemini bürokratik oligarþi döneminin kodlarýyla tartýþmak Türkiye’nin geldiði düzeye haksýzlýk.

Üzerimizdeki ‘deli gömlekleri’nden sýyrýlarak tartýþmak, en azýndan kategorik olarak karþý çýkmak yerine, ‘olmazlýðýný anlatmak için bile’; içeriðe, yetki kullanýmýna, kontrol ve denetleme sistemlerine iliþkin tartýþmalar açarak ufuk açýcý olmak gerekiyor.