Milliyetçilik ile ilgili dönüþüm

15 Temmuz'daki halk direniþiyle püskürtülen hain iþgal giriþimi bize þunu öðretti; “Memleketimiz olmazsa varolamayýz”. Bu hayati refleksle, adeta ateþi mermiyi göðsüyle söndüren milletimiz bir destan yazdý. Milliyetçilik, memleketçilik, ülkecilik meseleleri ve hassasiyetleri akademik tartýþma olmaktan çýkýp, hayatýn içindeki anlamlarýna yürüdüler. Ýdeolojik kamplaþmalarýn eski bildik parantezleri geniþletildi. Hem solcusu, hem saðcýsý, hem liberali, hem dindarý ortaklaþa memleket sýnavýndan geçti. Þehitlerimiz ve gazilerimiz bu sýnavdan hepimizi yüzakýyla ve þerefle geçirdiler... Ve yine þehitlerimiz bizleri memleket çatýsýnda yepyeni bir ruhla bir ve beraber eylediler.

Kýsa zaman önce yaþanan ‘Andýmýz’ tartýþmasýnda AK Parti; tartýþmada Türklük üzerinden deðil, þiirin yazýldýðý þartlarýn antidemokratik kimyasýndan ve þiir kaleme alan kiþini ezanlarý da yasaklatan kiþi olmasýndan hareketle karþýt tavýr almýþtý. Tartýþma Türklük üzerinden deðil dayatmacý zihniyet üzerindendi...

Andýmýz tartýþmasý, AK Parti ile MHP arasýndaki kýrýlgan fay hattý olarak deðerlendirildi. Ben ayný tartýþma hattýnýn bu iki partiyi birbirine yaklaþtýrdýðýný düþünüyorum. ‘Türk’ kelimesi ‘Türklük’ kavramý ilk defa ýrk vurgulu ideolojik bir imge olmaktan çýkýyor. Türkiye'nin FETÖ ve PKK gibi terör örgütleri yüzünden yaþadýðý beka mevzuu ve Ortadoðu'daki kritik þekilde yaygýnlaþan kriz bizleri ‘TÜRKÝYE’ öncelikli düþünmeye sevk ediyor. Siyasi düzlemde eskiye dayalý ideolojik ezberlerin ötesinde hayati ve zamanýn ihtiyaçlarýna cevap verecek bir söylem tazelemesine ihtiyaç var... 

Öyle zannediyorum ki rafa mý kalktý yoksa devam mý ediyor diye merak ettiðimiz cumhur ittifaký bile el'an gündemde oluþuyla partilerin milliyetçilik ile ilgili tavýrlarýný güncelleme ve gerçekçi halde gözden geçirme ihtiyacýný vurguluyor. 

Cumhurbaþkanýmýz bu tartýþmanýn sýnýrlarýný ýrkçý deðiliz cümlesiyle kurdu.   

*** 

Tam da burada mevcut siyasi düzlemimizde ana aktör konumundaki AK Parti'nin Sayýn Cumhurbaþkanýmýzýn tensipleriyle ‘genel baþkanvekilliði’ konumuna gelen Prof. Numan Kurtulmuþ’un söylemlerini yerli yerine oturtabiliyoruz. ‘2. Adam’ konumuyla Anadolu'da teþkilat toplantýlarýna gittiði her ilde özellikle üniversiteli gençlerle yaptýðý konferanslarda ‘millet varlýðýmýz’ kavramsallaþtýrmasýna gidiyor... 

Ýslami kesimdeki entelektüel tartýþmalarda þimdiye deðin ümmet idealinin karþýtý gibi kullanýlan millet/milliyet kavramý, bana öyle geliyor ki 15 Temmuz'dan sonraki son düzlükte, reel anlamda çok ciddi bir merkezçek etki yaþadý.

Öncelikle Kurtulmuþ'un ‘millet varlýðýmýz’ tarifine göz atmak gerekirse, buna ‘Türk ve Ýslam Dünyasý’ diyebileceðimiz bir kuþak olarak taným getirdiðini fark ettim. 90'larýn enteljansiyasýnda ‘Ýslam Milleti, Ýbrahimi Millet’ þeklinde kurulan ufki cümlelerin, bugünkü týnýyla söylendiðinde daha müþahhaslaþtýðýný, yaþadýðý aðýr tecrübeler eþliðinde güncellendiðini okuyorum ben. 

Milliyetçilik konusunu günlük, geçici ve harcýalem politikalarýna kullanýþlý bir alet edevat olarak görenleri kastetmiyorum.     

Hayatýn gerçekleri karþýsýnda geride kalmasý makul bulunan fikri düzeyin içeriðinden ve atan nabzýndan bahsediyorum. Millet bahsi mevzunun AK Parti nezdinde üst düzeyden kavramsallaþtýrýlma çabasý, piyasaya göre þekil alan politik tavýrlara nispetle elbette daha dingin ve saygýdeðer..