Milliyetçilik ne işe yarar?

Kürt meselesinin çözüm süreci, bu süreçte tercih edilen ya da edilmeyen yöntemler ülkemiz Türkiye’de milliyetçilik tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

“300 aydın” bir “uyarı dilekçesinin” altına imza attılar, Anayasanın 66. Maddesinin kaldırılmasına ya da değiştirilmesine karşı olduklarını ifade ettiler, saygı duyuyorum, ifade özgürlüklerini kullanıyorlar ama aynı metnin altında emekli general, Hepar Genel Başkanı Osman Pamukoğlu ile Prof. İlber Ortaylı’nın, Sadi Somuncuoğlu ile Halil İnalcık’ın ortak imzalarını gördüğümde şaşırma hakkımı kullanmak istiyorum.

Oldum olası kafatasçı türk milliyetçilerine, söylediklerini işittiğimde çok irkilmeme rağmen, saygı duymuşumdur çünkü lafı ağızlarında eveleyip gevelemezler, dertlerini dürüstçe söylerler, benim içimden de Allah ıslah etsin demek geçer, fazla ciddiye almam, güler geçerim ama dürüstlüklerine de saygılıyımdır.

Cilalı milliyetçilik tanımlarından ise nefret ederim çünkü bu milliyetçilik tanımlarının geldiği yer de kaçınılmaz olarak insan onuruna aykırıdır, birinin birinden daha üstün olduğunun kibarca kibarca ifadesidir, aklıma, ikisinin de birer yetişmiş kızı olan iki eski arkadaşın karşılaşması ve kızlarını anlatmalarına ilişkin fıkra gelir, açık açık yazamam, anlatamam, gülerim.

Vatanseverlik, yurtseverlik gibi laflardan da hiç hoşlanmam, kimin elinde bir sevgi ölçer alet vardır ki, kendini başkasından daha fazla yurdunu sever ilan edebilmektedir, bu lafları siyasete alet edenleri de ciddiye almam, kınarım.

Biri hariç, tüm milliyetçilik yaklaşımlarını sahtekarlık olarak görürüm.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı geçtiğimiz haftalarda yeni bir insani gelişmişlik raporu yayınladı; bu raporda, belirli göstergelerden kalkarak her ülke için hesaplanmış bir insani gelişmişlik endeksi var ve 186 ülke bu endekse göre insani gelişmişlik sıralamasına dizilmiş.

Türkiye bu insani gelişmişlik endeksinde 186 ülke arasında 90. sırada (yazıyla doksanıncı).

Bu endeksin hazırlanmasında temel alınan üç temel kriter sırasıyla şunlar: Satınalma paritesine göre hesaplanmış kişi başına gelir, 15 yaş ve yukarı nüfusun ortalama eğitim yaşı (artı eğitim beklentisi) ve yeni doğan bebeklerin yaşam beklentisi.

Kriterler çok açık ve objektif: zenginlik, eğitim ve sağlık; bir insanın ya da bir toplumun refahı için zaruri bir dördüncü kriter bulmak kolay değil.

İllaki kendimize bir milliyetçilik şapkası, tanımı arayacak isek, muhtemelen en doğrusu yukarıdaki sıralamada 186 ülke arasında doksanıncı sıradan kırklı, otuzlu sıralara taşıyacak bir yöntem üretmek olacaktır.

Ortalama Türkiye insanının zenginlik, eğitim ve sağlıkta 186 ülke arasında doksanıncı sırasında olmasına kafayı takma, bu sıralamayı çok sevdikleri “türk  milleti” kavramına yapılan en büyük kötülük olarak görme, bu konuda somut proje geliştirme, sonra da git, milliyetçiliği yasal metinlere sıkışmış referanslarda ara, işte ben buna sahtekarlık derim.

Kim ki Türkiye’yi, mesela 2023 senesine kadar, zenginlik, eğitim ve sağlıkta (UNDP) otuz, kırk basamak sıra atlattırır, gerçek milliyetçi, Anayasada ne yazdığından tamamen bağımsız olarak, odur.

Ortalama Türkiye vatandaşını daha zengin, daha eğitimli, daha sağlıklı yapma projesinden  başka tüm milliyetçilik yaklaşımları sahtekarlıktan başka şey değillerdir.  

Bu milliyetçilik yaklaşımının da temel sorunu temel hedefin başkalarının önüne geçmek olması ama keşke tüm uluslar bu üç kriter bazında gerçekten yarışsalar da insanlık daha zengin, daha eğitimli ve daha sağlıklı olsa.

Ortalama bir yurttaşı daha zengin, daha eğitimli, daha sağlıklı kılmayı hedef almayan milliyetçilik ne işe yarar?