Bu konu, “Birleþmiþ Milletler Kalkýnma Programý (UNDP), Ýnsani Kalkýnma Raporu (HDR)” benim en favori konularýmdan biridir.
UNDP, her sene, Birleþmiþ Milletler üyesi ve istatistiklerine güvenilebilir ülkeleri (bu sene 187 ülke) insani kalkýnmýþlýk kriterine göre sýralýyor.
Bu endeks, detaylarýna girmiyorum, her ülke için, kiþi baþýna gelir (satýnalma gücü paritesine göre), eðitim ve saðlýk koþullarý temel alýnarak düzenleniyor, içlerinde hamaset yok, boþ laf yok.
Türkiye 2013 raporunda bu sýralamada 90. sýrada yer aldý.
Ben kendimi milliyetçi olarak tanýmlayamam, tuhaf olur, ama itiraf edeyim, kendi ülkem için bu sýralama beni çok rahatsýz ediyordu.
Bir þeyler olmuþ, üzerinde durmak lazým, Türkiye, ayný sýralamada, 2014 Raporunda, yeni yayýnlandý, bir senede 21 sýra atlamýþ, yani yirmi bir ülkeyi geçip 69. sýraya gelmiþ.
Ýtiraf edeyim, Türkiye için 69. sýra da hiç parlak deðil ama bir senede böyle bir sýçrama çok önemli, bu sýçramanýn nedenlerini iyi düþünmek, geriye gitmemek ve bu sýçramayý sürdürmemiz lazým.
Bir yurttaþ olarak hedefim Türkiye’nin 2023 senesi UNDP raporunda kýrklý bir sýrada olmasý, mesela kýrkýncý sýra gerçekten Cumhuriyet için de çok hoþ olabilir.
Daha yukarýlara çýkmamýz matematik olarak çok ama çok zor.
2023 senesinde ellili, hatta belki de daha yukarýlarda bir sýralamada olmamýz, kanýmca, Cumhuriyet döneminin baþarýsýzlýk ilaný olacaktýr.
Bir sistemin baþarýsý ortalama yurttaþýnýn refahý ile ilgili bir konudur, ortalama bir yurttaþýn refahý ise muhtemelen en objektif olarak zenginlik, eðitim ve saðlýk ile ölçülür.
Ortalama bir vatandaþýn zenginlik (kiþi baþýna gelir), eðitim, saðlýk koþullarý kötü ise, kötü derken uluslararasý sýralamada altmýþlý bir yerlerde ise, o ülke, o ülkenin sistemi için baþarýlý demek mümkün deðildir.
Milliyetçi deðilimdir, milliyetçi söylemleri çok ama çok fazla boþ bulurum ama illaki de bir milliyetçilik tanýmý yapýlacak ise bu taným herhalde ortalama bir vatandaþýn zenginlik, eðitim ve saðlýk koþullarýnýn tartýþmasýz bir biçimde iyileþtirilmesinden geçer.
Kim ki, bir siyasetçi olabilir, ortalama bir yurttaþý daha zengin, daha eðitimli, daha saðlýklý yapýyorsa, en milliyetçi siyasetçi odur, bunun dýþýnda her laf demagojidir, boþtur.
Peki ne oldu da Türkiye, bir senede, 21 sýra atladý, 90’dan 69. sýraya gelebildi.
Kanýmca, daha çok detaylý bakamadým, bu ilginç sýçramada, 90’dan 69’a, bir-iki önemli detay var.
Küresel krizin Türkiye’yi, baþka ülkelere oranla, daha az etkilemiþ olmasý ülkemizin bir senede böyle bir sýçrama yapmasýnýn muhtemelen temel nedeni.
Örneðin, kiþi baþýna gelir, satýnalma gücü paritesine göre, 2014 Raporunda 2011 verilerine dayalý ve malum, 2011, Türkiye’nin büyüme oranýnýn tavan yaptýðý, dünyada da ilk beþe girdiði bir sene.
Türkiye’yi yönetenlerin çok iyi düþünmesi, çok iyi irdelemesi gereken konular var.
Birincisi, Türkiye’yi 2011 çok yüksek, harika büyüme oranýna götüren koþullarý iyi deðerlendirmek, bu ortamýn yeniden üretilmesi için gerekenleri de, daha nitelikli bir hukuk devleti yapýlanmasý baþta olmak üzere, yeniden yapmak.
2011 muhteþem büyüme oranýnda da hukuk reformlarýnýn payýný, hukuk devletindeki iyileþtirmelerin payýný, mesela 2010 referandumunu iyi düþünmek, bu noktadan asla ve asla geriye gitmemek, daha da ileriye götürmek.
Ancak, belki de daha önemlisi, Birleþmiþ Milletlerin bu sýralamasýnýn öneminin her türlü meselenin önünde olduðunu iyi anlamak.
Aklýmý karýþtýran, anlamakta zorlandýðým, AK Parti’ye yakýn duran basýnýn söz konusu raporla ilgisinin yok mertebesinde oluþu, oysa, bu sonuç AK Parti’nin ekonomi, saðlýk ve eðitim hamlelerinin en somut, en objektif ve en baþarýlý sonucu.
Bu konu, herkesin bunu çok iyi görmesini isterim, paralel kavgasýndan da, cumhurbaþkanlýðý seçimlerinden de çok daha hayatidir.