Eylül de geldi çattý iþte! Pek de iyi geldiði söylenemez ancak buraya geleceðimiz ve bu günleri göreceðimiz belli deðil miydi? Berlin Duvarý’nýn olmadýðý bir dünyada sizce Saddam’lar, Esad’lar, Baas partileri olur mu... 1989’dan sonra Avrupa’da neler olduðuna bakýn, doksanlý yýllarda parçalanan Yugoslavya’ya, soykýrýma varan katliamlara, Almanya’nýn ve ABD’nin neoconlarýnýn -Ortadoðu’da yaptýklarý gibi- Balkanlar’ý nasýl parçaladýðýný hatýrlayýn.
Þimdi duvarýn, Ortadoðu’daki insan kanýyla kýrmýzýya dönmüþ taþlarý yerinden sökülüyor. Bütün bu süreçte, seksenli yýllarýn ortalarýndan bugüne kadar yapýlan katliamlar, kimyasal silahla soykýrým denemeleri, 1988 Halepçe’den 1995 Srebrenitsa’ya, 1992 Hocalý’ya ve þimdi Þam kimyasal katliamýna kadar bütün insanlýk suçlarý, 1989’da Berlin Duvarý’nýn yýkýlmasýyla bitme sürecine giden otoriter ulus-devlet yapýlarýnýn marifetidir.
Halepçe, Hocalý, Srebrenitsa, Þam
Türkiye’ye bakýn, biten bu yapýyý savunmaya çalýþanlarýn Türkiye için ne düþündüklerine, nasýl bir Türkiye istediklerine bakýn... Tam þimdi El-Muhaberat bülteni gibi çýkan gazeteler göreceksiniz; hâlâ Baas’ýn Esad’ýn temiz olduðunu savunuyorlar. Bunlar, aslýnda yalnýz son Þam katliamýna deðil, Halepçe’ye, Hocalý’ya, Srebrenitsa’ya da ortaktýr.
Zaten bunu açýkça söylüyorlar, geçen akþam Beyaz TV kanalýnda CHP’li bir gazeteci bunu açýkça söyledi. Aydýnlýk Gazetesi’nden M. Ali Güler de Temmuz 2012’de þunu yazmýþtý “Evet, her ikisi de ayný cephedir. Miloseviç de Esad da, emperyalizme karþý vatanlarýný savunmuþtur. Aralarýndaki tek fark Miloseviç’in yenilmesi ve Yugoslavya’nýn bugün 6 parçaya bölünmüþ olmasýdýr.
(...) Miloseviç-Saddam Hüseyin-Esad üçlüsü ayný cephede, yani emperyalizme karþý vatan savunma cephesindedir! ‘Aydýnlýk yazarý, Miloseviç-Saddam-Esad üçlüsü ile ayný cephede olan Türkiye’den de ‘üçlü’ örnekleri veriyor, onlarý buraya yazmayayým; internette tarayýn bulursunuz...
Þimdi bir dönem bitiyor; gürültü ve kaos bunun kaosu ve sonuç itibariyle bu eli kanlý rejimlerin insanlýðýn üzerinden elini çekmesi iyidir.
Ekonomi ne olacak?
Þu sýralar bana en çok ‘peki ekonomi ne olacak’ sorusu soruluyor, hemen kestirme bir cevap veriyorum; daha iyi olacak. Çünkü bu bildiðiniz bir savaþ deðil, kendi halkýný katleden ve bitmek bilmeyecek bir iç savaþý, Ortadoðu’nun kalbinde saatli bomba gibi sürdüren bir rejime yapýlacak operasyon bildiðiniz savaþ falan deðildir. Suriye halký, bütün Ortadoðu halklarý gibi hak etmediði bir yoksulluðu bu rejim sayesinde yaþadý. Rami Maluf gibi rejime dayanan çeteleþmiþ isimler, tekelci yapýlar oluþturarak kapitalist sömürüyü bile aratacak insanlýk dýþý, piyasa dýþý bir yaðma ekonomisini hakim kýldýlar. Esad rejiminin gitmesinden sonra Suriye, Akdeniz’e bakan limanlarý, ortaya çýkmayan yeraltý zenginlikleri ve talebi yüksek genç nüfusu ile yatýrým yapýlabilir bir ülke olma doðrultusunda adým atacaktýr þüphesiz.
Irak ve CHP
Siz, Saddam zamanýndaki K. Irak ile þimdiki K. Irak’ý karþýlaþtýramazsýnýz bile. Süleymaniye, Erbil gibi kentler bugün batý standartlarýna hýzla yaklaþýyor. Üstelik bu topraklarda Suudi Arabistan’a yakýn enerji yataklarý olduðunu biliyoruz artýk.
CHP heyeti Baðdat’ý ziyaret etti. CHP de bu ziyaretin sonuçlarýný, bu hafta, Dýþiþleri Bakanlýðý’na rapor etti. Yani Maliki yönetiminin Türkiye þikayetlerini CHP, Maliki’nin büyükelçisi gibi, bizim Dýþiþleri’ne bildirdi. En üst sýradaki þikayet þu; Türkiye’nin ve K. Irak Kürt Yönetimi’nin, Irak merkezi yönetimine danýþmadan K. Irak enerji kaynaklarýný deðerlendirmeye kalkmalarý ve buradaki petrolü ticarileþtirip, bölgenin hýzla kalkýnmasýna aracýlýk etmeleri.
Maliki, Ýran destekli yeni Saddam olmaya soyunuyor ya, Kürtler’i ve Türkmenler’i eskisi gibi soyacaklar. Onlarýn olan zenginliklere el koyacaklar. CHP sözcüsü bunu, ‘Irak’ýn petrol zenginliði yaðmalanýyormuþ, Irak bundan þikayetçi’ diye anlatýyor bir de... Hangi Irak, Iraklý diye bir þey, bir millet var mý? Irak, emperyalizmin masa baþýnda, o coðrafyadaki zenginliklere el koymak için uydurduðu bir geç kalmýþ uyduruk ulus-devlet uygulamasý deðil mi?
O zenginlikler zaten misak-ý milli ile Türkiye’nin de deðil mi?
Siz ‘ulusalcý’ CHP’liler Musul petrol gelirleri konusunda Türkiye’nin nasýl tarihi bir kazýk yediðini bilmiyor musuz ki, þimdi hiç bu tarih olmamýþ gibi, bizim olan, o bölgenin halkýnýn olan, zenginlikleri emperyalistlerin bir zaman tayin ettiði haramiler adýna, sanki onlarýnmýþ gibi savunuyorsuz?
Ya iþte, CHP bu soruya hiçbir zaman cevap veremez. Çünkü bitmiþ bir siyasi yapýdýr; Esad gibi kaybetmiþtir artýk.
Lazkiye, Ýsrail ve Güney Gaz Koridoru
Lazkiye Limaný’nýn Türkiye’ye dönük iþlemeye baþlamasý, Suriye’nin yeniden inþasý ve açýk bir piyasanýn oluþmasý en çok Türkiye’ye yarayacaktýr. Þu unutulmamalýdýr; Esad rejimi sýrasýnda, Suriye-Türkiye iliþkileri iyiyken bile, iki ülkenin ekonomik iliþkileri Suriye rejiminin kapalý bir ekonomi olmasý nedeniyle kýsýtlý idi. Suriye’de tam anlamýyla Baas’ýn denetlediði bir yaðma ekonomisi vardý. Bunun ortadan kalkmasý çok önemli bir kazaným olacaktýr. Ayrýca Suriye’de iç savaþýn bitmesi baþta Güney Gaz Koridoru olmak üzere bütün enerji yollarýný rahatlatan ve güvenliðini artýran bir geliþme olacaktýr ki bu çok önemlidir.
Böyle olunca, þu günlerde Ýsrail’in gündeme taþýdýðý, Doðu Akdeniz enerji kaynaklarý ve Ýsrail-G.Kýbrýs karasularýnda olduðu ileri sürülen kaynaklarýn ortaya çýkmasý ve ekonomik olmasý durumunda, dünyalaþabilmesi için Güney Gaz Koridoru’ndan baþka þans yoktur. Elektrik enerjisine dönüþtürülür, kablo ile Avrupa’ya gider falan geçin bunlarý. Hiçbiri Güney Gaz Koridoru kadar rasyonel deðil. Yalnýz Güney Gaz Koridoru da bir barýþ projesidir. Bilmem açýk mý yeterince... Ýsrail’in Esad’ýn gitmesi konusunda neden bizim ulusalcýlar gibi isteksiz olduðu da açýk mý bütün bunlardan sonra...