Batý hayranlýðý bizi bazen öylesine gülünç durumlara düþürüyor ki... Aslýnda gülünç demek de gülünç... Yaþanýlan tam bir þok hali... Adeta damdan düþmüþe dönüyor insan.
Geçtiðimiz günlerde "Kim Milyoner Olmak Ýster" yarýþmasýnda Batý karþýsýndaki halimizi bütün çýplaklýðýyla sergileyen anlar yaþandý. Hal, hareket ve konuþmalarýyla büyük sempati toplayan yarýþmacý bayan, hepimize keyifli olduðu kadar ibretli dakikalar yaþattý.
Batý kültürüne, özellikle Ýngiliz kültürüne hayranlýðýný ifade eden yarýþmacý bu kültürü hayatýna kopyaladýðýný yani aslýnda bir nevi taklit yaptýðýný da övünerek izhar etti.
Ancak yarýþmacýnýn "1980'lere kadar hangi ülkedeki yetim, gayrimeþru doðmuþ, ebeveyni alkolik, ayrýlmýþ veya fakir olan çocuklar devlet tarafýndan bazen açýk artýrmada satýlarak çiftliklerde zorla çalýþtýrýlmýþtýr?" sorusunun cevap þýklarýný gördüðünde yaþadýðý þaþkýnlýk ve þok hali millet olarak son yüzyýlda yaþadýðýmýz travmanýn da bir özeti gibiydi.
Cevap þýklarýnýn tamamýnda Avrupa ülkeleri olduðunu gören yarýþmacýnýn, ruh dünyasýnda geçirmiþ olduðu çöküntü ve hayal kýrýklýðý yüzüne o kadar acý bir þekilde yansýdý ki...
Yarýþmacýnýn Batý hayranlýðý, aydýnýmýzýn son yüzyýldaki ruh halinin bir yansýmasý aslýnda.
Said Halim Paþa "Buhranlarýmýz" isimli eserinde bu tespiti þu þekilde yapýyor: "Ne yazýk ki bizim mütefekkirlerimizden pek çoðu, bir milletin layýk olduðu saadetin derecesini batýya olan benzerliði ile ölçüyorlar. Batýlý milletleri ne kadar çok taklit edebilirsek o kadar mes'ut olacaðýmýza inanýyorlar. Halbuki bizim bu þekilde garp milletlerini taklit etmemiz kendi þahsiyetimizden, mazimizden, âdet ve inançlarýmýzdan ve adeta varlýðýmýzdan sivrilip çýkmamýzdan baþka bir mana ifade etmez."
Avrupa (Batý) hayranlýðý, coðrafyamýzda ciddi ölçekte fikir karýþýklýðýna sebep olmuþtur. Öyle ki artýk bugün coðrafyamýzda Avrupa hayranlarýnýn bir fikir hayatý yoktur dahi denilebilir.
Batý hayranlýðý karþýsýnda yarýþmacýnýn yaþamýþ olduðu þoku bir þekilde bütün millete yaþatmalýyýz. Yaþatmalýyýz zira hayraný olduðumuz Batý'nýn aslýnda ne menem bir þey olduðunu anlayabilmeliyiz. Yoksa bu taklitçi zihniyetle, millet olarak girmiþ olduðumuz açmazdan asla çýkamayýz.
Her þeyden önce þunu anlamalýyýz; sosyal meselelerde baþka bir milletin, baþka bir kültürün, baþka bir medeniyetin birikimlerinden istifade etmek kadar yanlýþ bir iþ olamaz. Hele ki bu Batý ve Doðu gibi birbirinden siyah ve beyaz kadar farklý iki toplum ise.
Bugün biz Ýstanbul'da yaþayan iki mahalle arasýnda bile kültür farklýlýklarýndan dem vuruyorsak yaþam biçimleri, inançlarý, adetleri arasýnda daðlar kadar fark olan iki toplumu ayný potada birleþtirmeye çalýþmak beyhude bir çabadýr.
Hem niye illa Batý taklitçiliði yapmak zorundayýz? Biz, geçmiþi Batý'dan daha derinlere dayanan bir medeniyetin bakiyesiyiz. Bizim taklit etmemiz deðil, taklit edilmemiz gerekiyor. Nitekim bizim, þu anda büyük hayranlýk beslediðimiz Batý medeniyetine bilmedikleri onlarca þeyi öðretmiþ bir medeniyetimiz var.
Millet olarak maalesef son iki yüzyýldýr büyük bir yanlýþ içine düþtük. Bu yanlýþ, yükselmek için Batý medeniyetine benzeme düþüncesi ve arzusunda olmaktý. Toplum olarak içine düþtüðümüz en büyük yanlýþ iþte bu sakat anlayýþ oldu.
Bu anlayýþla birlikte bir de "Batý taklitçiliði ve hayranlýðý" yanlýþý içerisine düþtük ki bu ilkinden de kötü bir hataydý.
Bu büyük hatadan kurtulmak için toplum olarak bir þoka ihtiyacýmýz var. Yarýþmacý bayanýn yaþamýþ olduðu þoku millet olarak yaþamalýyýz.
Yaþamalýyýz ki hayraný ve taklitçisi olduðumuz Batý'nýn aslýnda ne kadar sefih bir medeniyet olduðunu idrak edebilelim.
Bu þoku kim veya kimler yaþatýr bilemem ama birilerinin bunu kendine dert edinmesini ve çareler üretmesini dört gözle bekliyoruz!