Baþkentin simgelerinden olsa da mütevazý duruþuyla dikkat çeker Tacettin Sultan Dergahý. Tarihimize anlam katan Ýstiklal Marþý’nýn yazýldýðý yeri, iz býrakanlarýn anýlarýyla gezdik.
Ankara denilince akla gelen ve en çok ziyaret edilen mekanlardan biri. Öyle ki sadece tarihe iz býrakmýþ önemli isimleri buluþturmaz, dahil olduðu süreçlerin de sessiz tanýðý haline gelir. Dergah binasýdýr ama yaþananlarla anýlarýn fihristi gibidir. Baþkentin simgelerinden biri olsa da sakin ve mütevazý duruþuyla dikkat çeker Tacettin Sultan Dergahý. Ankara’nýn eski yaþam dokusunu koruyan mekan Taceddin Sultan’la anýlýr. Bu dergahla ilgili çok fazla belge bulunmasa da kapýda yazan bilgiler önemli. 1590-1680 yýllarýnda yaþadýðý bilinen Taceddin Sultan’ýn esas ismi ‘es-Seyid Þeyh Tâceddin Mustafa bin Tâceddin-el Ankaravi’dir. Ailesinin Niksar-Samsun civarýnda beylik kuran Taceddinoðullarý Beyliði’nin bir kolu olarak Ankara’ya yerleþtiði düþünülür. Babasýnýn Bursa Kaplýca Medresesi Müderrisliði görevi nedeniyle küçük yaþlarda Bursa’da bulunurlar. Taceddin Sultan için çok önemli bir süreçtir çünkü burada Üftade Hazretleri ile görüþür. Daha sonra ise Üftade Hazretleri’nin müridi olan Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri’nden ders ve icazet aldýðý kuvvetli bir görüþtür. Ankara’ya döndüðünde yani 17. yüzyýl ortalarýnda kurduðu dergah, Celvetiye’lerin bir kolu olur. Caminin de dergahla birlikte inþa edildiði kabul edilir.
Vergiden azade derviþler
Halk tarafýndan o kadar çok sevilir ki halkýn verdiði isimle yani Taceddin Sultan ve Taceddin-i Veli olarak anýlýr. Bu sevgi halkla sýnýrlý deðildir üstelik, devlet tarafýndan da saygý görür. Týpký Bayram-ý Veli gibi Taceddin-i Veli sakinleri de vergiden muaf tutulur.Günümüzde Hacettepe Üniversitesi sýnýrlarýnda olan yapý çok önemli. Dergahýn ilk durumu hakkýndaki bilgiler sýnýrlý. Toprak örtülü olan caminin diðer kýsýmlarý ahþapmýþ. Eser, Abdülmecid zamanýnda tamirden geçer hatta bazý kýsýmlar yeniden yapýlýr. Bu dönem belgelerine göre cami, türbe, dergah ve derviþ odalarýnýn onarýma ihtiyacý olduðu kaydedilir. 1845 tarihli kararda dergahýn selamlýk bölümünün bulunmadýðý yazýlýdýr. Dolayýsýyla selamlýk bölümünün bu devirden sonra yapýldýðý bilinir. 1892 yýlýnda ise türbe yýkýlýr ve II. Abdülhamid’in tahsis ettiði yaklaþýk 60 bin kuruþla yeniden yapýlmasý kararlaþtýrýlýr. Günümüzde türbe üzerinde bulunan kitabede inþanýn 1901 yýlýnda tamamlandýðý yazar.
Minareler kýrmýzý andezitten
Türbe ve minare, Ankara yöresine özel kýrmýzý andezit taþýndan yapýlýr. Dikdörtgen planlý camide son cemaat yeri yerine camiye giriþte dört ahþap sütunun taþýdýðý sundurma bulunur. Hacý Bayram-ý Veli Türbesi gibi zaviyeli mescid olan yapý en çok ziyaret edilen yerlerden biri olur. Cami dýþýnda günümüze ulaþan yapý, selamlýk binasý olur. Ankara’nýn sivil mimarisinin zarif örneklerinden biri olan yapý, geleneksel baðdadi sistemiyle yapýlýr. Selamlýk binasý, tarihimize anlam katan Ýstiklal Marþý’nýn yazýldýðý yerdir. Þeyh Osman Vafi’nin zamanýnda inþa edilen ve duvarlarýna mum ýþýðýnda mýsralarýn yazýldýðý anlatýlan selamlýk binasý, 1949 yýlýnda müze eve dönüþtürülse de uzun yýllar bakýmsýz kalýr. Yapý, onarým yapýldýktan sonra 1984 yýlýnda ziyarete açýlýr. Günümüzde Mehmed Akif Müze Evi olan eserde, Ersoy’un tesbih, cep saati ve gözlük gibi özel eþyalarý sergilenmekte. Hazirede dergaha hizmet edenlerin yaný sýra 2009 yýlýnda helikopter kazasýnda vefat eden Büyük Birlik Partisi Genel Baþkaný Muhsin Yazýcýoðlu’nun da kabri bulunuyor.
O benim deðil milletimindir
Milli marþ ihtiyacý, II. Mahmud devrinden itibaren belirir. Donizetti Paþa’nýn Mahmûdiye ve Mecidiye, Necib Paþa’nýn Hamidiye, Guatelli Paþa’nýn Marþ-ý Sultânî besteleri millî marþ gibi olur. Milli mücadelenin en þiddetli, en zorlayýcý günlerinde milli marþ ihtiyacý daha fazla hissedilir. Baþvurular için tanýnan süre dolar. Aralarýnda Kazým Karabekir’in de þiirinin bulunduðu 724 eser yarýþmaya katýlýr ancak hiçbiri seçilmez. Mehmed Akif Ersoy’dan rica edilir ama Ersoy 500 lira mükafat ödül nedeniyle reddeder. Ödül þartýnýn kaldýrýlabileceði söylenince Ersoy bazý mýsralarýný yazmaya baþladýðý bilinen eseri üzerinde çalýþmaya devam eder. Hatýralarda, “Taceddin Dergahý’ndaki odasýnda vecd ile yazdýðý” belirtilen marþ, mecliste yapýlan üç oturum sonucunda, 12 Mart 1921’de alkýþlarla kabul edilir. Ersoy, Ýstiklal Marþý’ný Safahat’a almayarak “O benim deðil milletimindir” diyerek Türk Milleti’ne armaðan eder. Yarýþma sonucu verilen ödül olan 500 lirayý da fakir müslüman kadýn ve çocuklar için kurulan Dârülmesâi’ye baðýþladýðý bilinir. “Allah bu millete bir daha Ýstiklâl Marþý yazdýrmasýn” diye dua eden Ersoy’un yazdýðý milli marþ, 1982 anayasasýna eklenen “Türkiye Devleti’nin millî marþý ‘Ýstiklâl Marþý’dýr” bendi ile deðiþtirilme önerilerine kapatýlýr.
Bülbül’ü de burada yazdý
Mehmed Akif Ersoy, milli mücadeleye katýlmak için Nisan 1920’de Ankara’ya gelir. Taceddin-i Veli Camii imamý Tevfik Çiftdoðan’ýn kendini karþýlayarak selamlýk binasýna davet ettiði bilinir. Ersoy, yakýn dostlarýyla kaldýðý bu binada Ýstiklal Marþý’nýn dýþýnda Safahat’ýn 6. kitabý Asým’ý tamamlar, Süleyman Nazif ve Bülbül þiirlerini yazar.