Mýsýr: Gelecek örneði

Mýsýr’ýn geleceði ile Ortadoðu’daki birçok ülkenin, mesela Ýsrail’in, Suriye’nin dolayýsýyla Irak, Ürdün ve Lübnan’ýn ve ardýndan Ýran’ýn geleceði son derece yakýndan baðlantýlý.

Askeri otoriterliðe dayalý bir rejimin iç savaþ yaþanmadan daha çok farklý kesimlerin sivil ve barýþçý ortak direniþi yoluyla devrilmesi örneði olarak Mýsýr, yeni bir küresel sistemin iþaretçisi olmuþtu. Bu, toplumlarýn kendi iradeleri dýþýnda þekillenmiþ iktidarlarý deviren halk hareketlerinin sadece ‘Batýlý’ ülkelerde olmadýðýný ortaya koyduðu gibi, halk hareketlerinin uluslararasý alana nasýl taþýnabileceðini, gençlerin siyasal sistemde ne denli yer aradýklarýný, klasik siyasal ve ideolojik ayrýmlarýn günümüzde geçerli olmadýðýný ve zamanýnda birbirine düþman olan akýmlarýn nasýl ittifaklar kurabileceklerini sergilemiþti.

Kýsacasý ‘Tahrir Meydaný’, bundan sonra siyasetin nerede, nasýl ve kimler tarafýndan yapýlacaðýný dünyaya gösteren bir örnekti; bu örnek de özellikle geliþmiþ ya da geliþmekte olan ülkeler açýsýndan anlam ifade ediyordu. Yani Mýsýr, Yunanistan’a, G-8 protestocularýna ya da Brezilya’ya esin kaynaðý olabiliyordu; oldu da.

Ýç dengeler

Tahrir Dalgasý, Mýsýr’da yönetim deðiþikliðini saðladý; ancak anlaþýldýðý kadarýyla rejim deðiþikliði saðlayamadý. Yönetimlerin deðiþmesi, ne yazýk ki her durumda rejimin de deðiþmesini garanti edemiyor. Yeni dönemin simgesi olarak Mursi iktidarý aldý, ancak çok temel birkaç tercihle karþý karþýya kaldý.

Bir yanda onu destekleyen kesimlerin türdeþ olmadýðý gerçeðiyle karþýlaþan Mursi, politikalarýný oluþtururken bu karma gruplardan bazýlarýnýn direniþin çekirdeði olduðunu düþündü; onlarý merkeze koyan bir yaklaþým geliþtirdi. Bu durumda eski rejimin yýkýlmasý için taþýn altýna elini koyduklarý halde dýþarýda tutulduðunu düþünen kesimler, dýþlanma endiþesine kapýldýlar. Öte yandan Mursi’nin karþý karþýya kaldýðý diðer sorun da ordu oldu. Ya yanýna çekecek ya da karþýsýna alacaktý. O, yanýna çekme yönünde bir karar aldý.

Eski rejim devrileli bir yýl olmuþtu; orduyu yanýna alma konusu son derece riskliydi ve anlaþýldýðý kadarýyla bugün o ordu Mursi’yi hafif tertip inhisarýna almýþ durumda. Yani Mursi orduyu düzenleyeceðine, deðiþime uðrayan ordu Mursi’yi düzenleme eþiðinde.

Dýþ dengeler

Bu çýkmazda ülke dýþý oyuncularýn çabasý olmadýðý da söylenemez. Mursi, Ýslami duyarlýlýklarý olan kesimleri ön alan siyasetini sürdürürken bu eðilimin ‘Batý’ karþýtý Ýslami kesimlere yol olacaðýný düþünen küresel güçler, bir tür sýnýrlama çabasýna girdiler. Ýsrail ile iliþkileri yeniden deðerlendiremeyecek, ABD ile iliþkileri yeniden masaya yatýramayacak, ama ayný zamanda hem Ýslami hem de ‘laik’ kesimleri memnun edebilecek bir rejim kurmasý beklendi kedisinden.

Bu beklenti bugün için gerçekçi deðil; zira her kesimi ayný sistemde buluþturacak yapý, AB demokrasi modeli. Ama zaten kavga tam da bu. Bazý Avrupa ülkeleri Mýsýr’da Avrupa tipi demokrasi ‘varmýþ gibi’ olmasýný savunarak Süveyþ derdine düþerken, ABD bununla mücadele biçimi olarak ‘ehlileþmiþ ordu’yu devreye sokuyor.

Lafý Türkiye’ye baðlamakta yarar var, zira Mýsýr ile Türkiye karþýlaþtýrýlabilir oyuncular olmasalar da büyük yap-boz’da birlikte anýlýyorlar. Boþuna TSK Ýç Hizmet Kanunu 35. maddesi deðiþmiyor. Yani hükümet Mursi’ye sunulan seçeneklerle karþý karþýya kalmamanýn önlemini alýyor. Ama Türkiye gibi bir ülke için muhtemelen daha radikal adýmlara ihtiyaç var ve o adýmlarýn da Mýsýr’daki gibi ‘Mursi’den yana olan’ - ‘Karþýtý olan’ þeklinde bölünen bir panoramaya hiç ihtiyacý yok.