Türkiye’de siyasi gerilim sürekli týrmanýrken Mýsýr’da çok daha korkunç þeyler oluyor. Geçen pazartesi günü, Müslüman Kardeþler mensubu 529 kiþiye topluca idam cezasý verildi. Suçlarý? Geçen yaz bir polis karakoluna yapýlan saldýrýda hayatýný kaybeden tek bir polisin ölümünden sorumlu olmak.
Bir ölüme karþý 529 idam!..
Bizdeki Yassýada Mahkemesi gibi tümüyle düzmece bir darbe heyetinin verdiði bu kararýn hukukla, adaletle hiçbir ilgisi olmadýðýný New York Times gazetesi de teslim etmiþ. Dünkü editoryal yazýsýnda þöyle demiþ:
“Bu karar, asker kontrolündeki Mýsýr hükümetinin Müslüman Kardeþler’e ve Muhammed Mursi’yi destekleyen Ýslamcýlara karþý yürüttüðü acýmasýz saldýrýnýn korkunç bir týrmanýþýna karþýlýk geliyor. Maksadýn, askeri rejimin otoritesini sorgulayan veya Müslüman Kardeþler’e sempati gösteren herkesi korkutmak olduðu çok açýk.”
Askeri rejimin bu vahþet stratejisi 3 Temmuz 2013’teki darbeden itibaren kademe kademe aðýrlaþtý. Evvela, cuntaya karþý yapýlan barýþçýl gösterileri daðýtmak için þiddete baþvurdular. Kalabalýklar üzerine ateþ açarak, hatta keskin niþan alarak, binden fazla masum sivili öldürdüler. Akabinde Müslüman Kardeþleri “terör örgütü” ilan ettiler ve önde gelen tüm üyelerini tutukladýlar. Bugün itibarýyla siyasi mahpus sayýsý 16 bini aþtý. Mýsýr’ýn rezil hapishanelerinde iðrenç iþkenceler gördüler ve görmeye devam ediyorlar.
Sadece Müslüman Kardeþler deðil, cuntaya kafa tutan herkes bu zulmün hedefi oldu. Mýsýrlý gerçek liberaller (darbeci sahte liberaller deðil) arasýndan sesi çok çýkan isimler tutuklandý. Yabancý gazeteciler “ajan” ilan edildi, bilhassa El Cezire’ye çalýþanlar lanetlendi, dört tanesi tutuklandý. “Mýsýr’ýn itibarýný sarsmak ve teröristlere yardým etmek” suçundan hala hapisteler, kafesler içinde duruþmalara çýkarýlýyorlar.
Darbe rejimi tüm bu suçlarý iþlerken, sivil destekçilerinin de yardýmýyla, müthiþ bir propaganda yürüttü. Gerçekte yarý dini/yarý politik bir meþru hareket olan Müslüman Kardeþler sadece “terör”le suçlanmadý. Baþta Katar ve Türkiye olmak üzere dýþ güçlerin maþasý ilan edildi. Arkalarýnda Obama’nýn, hatta Siyonizmin bulunduðu bile ileri sürüldü.
Örneðin, El-Wafd gazetesi yazarý Mecdi Selame’ye göre, Müslüman Kardeþler’in kurucusu Hasan El Benna gizli bir Yahudiydi, örgütün amacý da Siyon Protokolleri’ne hizmet etmekti. Þöyle yazýyordu Selame:
“Siyonistler, Protokoller’inde, ülkeleri mahvetmeyi, bölünme ve kargaþa çýkarmayý, hoþgörü yerine siyasi ve dini radikalizmi yaymayý hedeflemektedir. Müslüman Kardeþler’in Mýsýr’da yapmaya çalýþtýðý tam da budur.”
Bu gibi nefret kampanyalarý, Müslüman Kardeþler’i iç düþman sayan ve ona karþý her türlü baskýyý alkýþlayan hastalýklý bir siyasi psikoloji üretti. Mahkemenin verdiði 529 idam kararý üzerinde, “500 yetmez, bin lazým, on bin lazým” diye yayýnlar yapan histerik “gazeteciler” türedi.
Baþta ABD olmak üzere Batýlý devletlerin çoðu ise (hepsi deðil), “Ýslamcý” fobisi yüzünden sýrf mýrýn-kýrýn ettiler tüm bu olanlara, ilkesizce ve ahlâksýzca...
Velhasýl, bugün Mýsýr’ýn durumu çok vahimdir. Mübarek rejiminin bile çok daha gerisine gitmiþ, mütekebbir ve paranoyak bir askeri rejimin zulmüne teslim olmuþtur.
Ve bundan çýkarýlmasý gereken ilk ders askeri darbelerin vehameti ise, ikinci ders de “siyasi nefret”in bir toplumu ne hale getirebileceðidir.
Dilerim Allah Türkiye’yi her iki tehlikeden de korur. Ve önümüzdeki 30 Mart seçimleri daha huzurlu bir dönemin baþlamasýna vesile olur.