Mýsýr’da taktik savaþlarý

Yom Kippur savaþý olarak da bilinen 1973’deki Arap-Ýsrail Savaþý 6 Ekim’de baþlamýþ, 20 gün sürmüþ ve Ýsrail’e karþý fiilen Mýsýr ve Suriye savaþmýþ olsa da, Arap ülkeleri bu savaþta hiç olmadýðý kadar güç birliði yapmýþlardý. Baþlangýçta ilk saldýrýyý yapan Mýsýr-Suriye ikilisi, Golan ve Sina yarýmadasýnda cephe baþarýlarý elde etmiþlerdi.

Muhtemelen Kahire’de sokaklara inen Mursi yanlýlarýnýn 6 Ekim kutlamasý dedikleri, savaþýn baþýnda Ýsrail’e verilen zarar. Zira savaþý Ýsrail kazanmýþ; kazanmakla kalmamýþ, Kahire-Ýsmailiye karayolunun 5 kilometre yakýnýna kadar gelebilmiþti. Savaþ, ABD ile SSCB’yi açýk biçimde karþý karþýya getirince devreye BM girmiþ, Ýsrail’in ilerlemesini durdurmasý kararý alýnmýþ, ancak Ýsrail bu karara oralý olmamýþtý. Sonunda savaþ bir ateþkesle sonlanmýþ, barýþ anlaþmasý ise Mýsýr’ýn SSCB’den uzaklaþýp ABD’ye yaklaþmasý sonrasýnda 1978’de imzalanabilmiþti.

Camp David Anlaþmasý ile Mýsýr Ýsrail’in varlýðýný tanýmýþ, bu karar nedeniyle Arap Birliði Mýsýr’ýn üyeliðini askýya almýþ, ama Ýsrail de Sina’dan çýkmýþtý. Her iki taraf da bu anlaþma yoluna liderlerini suikastlara feda etmiþ, ama sonuçta Süveyþ’in iki yakasý tam da ABD’nin öngördüðü dengeye kavuþmuþtu.

6 Ekim kutlamasý

Kahire’de gösteri yapan Mursi yanlýlarý ve Müslüman Kardeþler, bu geliþmelere yol açan ilk ateþi mi kutluyorlardý, anlamak kolay deðil. Zira kutlamalara konu olan savaþ, tam da bugün muhalefet ettikleri darbecileri iktidara taþýyan ülkelerin Mýsýr’da yer edinmesinin yolunu açmýþtý.

Bununla birlikte, bugün Mýsýr’da iktidarda olanlar açýsýndan kutlamaya deðer bir gün olarak görülebilir 6 Ekim. Belki meydanlara toplananlar, sonuç itibarýyla darbecilerin referans alabilecekleri bir günde kendilerine yönelik bir saldýrý yapmayacaklarýný düþünmüþlerdir. Kim bilir, belki de son yýllarda kutlayacak baþka bir þey bulunamadýðý için böyle bir tarih seçilmiþtir. Ya da tarih ve kutlama bahane, iktidara büyük hatalar yaptýrýlmasý amaçlanmýþtýr.

Mursi yanlýlarýnýn hangi saiklerle sokaklara indiklerinden çok, yapýlan gösterilere karþý gösterilen tavýr önemli. Müslüman Kardeþler’i tamamen siyasetin dýþýna itme amacý bulunduðu açýk. Ancak bu çerçevede iki temel sorun bulunuyor. Bunlardan ilki, meþru siyasetin dýþýna atýlsa da Müslüman Kardeþler’in buharlaþmayacak olmalarý.

Meþru siyasetin dýþýna atýlanlarýn yer altýna inmeleri ve muhtemelen ‘terörle mücadele’ kapsamýna girmeleri bekleniyor. Sanki terörle mücadele daha kolaymýþ gibi.

Olasý bir geliþme

Müslüman Kardeþler, terörle mücadele kapsamýna alýnabilirse, iktidarýn askeri önlemleri küresel meþruiyet kazanabilir diye düþünülmüþ olabilir. Ancak, tasarlanmýþ ya da deðil, muhalefet iktidara bu þansý vermeyecek gibi gözüküyor. Zira muhalefet, iktidarý masum gösteriler sýrasýnda orantýsýz güç kullanarak kitlesel ölümlere yol açan bir oyuncu durumuna düþürüyor. Diðer bir ifadeyle muhalefet, hem iktidarýn siyasi çaresizliðini ortaya döküyor, hem de kendisini destekleyen dýþ güçlerin darbecilerin arkasýnda durmasýný zor hale getiriyor.

Mýsýr’da taraflarýn büyük bir taktik savaþý verdiklerine þüphe yok. Ne yazýk ki muhalif gruplar bu mücadelede canlarýný ortaya koyan taraf. Ýktidarý çok daha büyük hatalar yapmaya zorlarlarken hayatlarýný da kaybetmeyi göze alýyorlar. Bu durum daha ne kadar sürer, öngörmek zor. Ancak sürdürülebilir olmadýðý açýk.

Muhtemelen sonunda darbeci yönetim kendisini iktidara getirenlerin þerrine uðrayacak; dizginlenecek. Tabi bu arada da muhalif gruplar içinden bazýlarý, siyasetin içine çekilmek için muhatap ilan edilecek. Kýsacasý taktik mücadelenin ikinci aþamasýnda, muhalefetin yarýlmasý, iktidarýn geri adým atmasý ve siyasete yeni isimlerin kazandýrýlmasý oyunu oynanacak.