Mýsýr’daki darbenin “dýþ mihraklarý” kimler dersiniz?
En baþta ABD’ye bakmak gerek herhalde. Çünkü gazetemiz yazarlarýndan Taha Kývanç’ýn “Karmakarýþýk Ýþler” baþlýklý son yazýsýnda izah ettiði gibi, çeþitli Amerikan kuruluþlarý, “liberal” geçinen bazý darbeci hareket ve þahsiyetleri finanse etmiþler.
Kökleri Soðuk Savaþ dönemine uzanan bu Amerikan kuruluþlarý öyle çok gizli-kapaklý þeyler deðil aslýnda. Dünyada “demokratik” ve tabii ki Amerikanvari deðerleri yaymayý hedefliyorlar. Mýsýr gibi ülkelerde daha modern, seküler ve Batýcý tipleri desteklemeleri de sürpriz deðil.
Peki ama bu baðlantýlar, Amerikan devletinin, “hey, bizim çocuklar, hadi Mýsýr’da darbe yapýn” dediði anlamýna mý geliyor?
Darbenin önde gelen destekçisi (ve kazançlýsý) Muhammed el Baradey’e bakarsak, durum pek öyle deðil gibi. Çünkü Baradey, “Batýlý güçleri askeri darbenin gerekliliðine ikna etmek için çok uðraþtýðýný” anlatýyor, New York Times’a verdiði röportajda.
Yani ortada Batýlý güçler ve onlarýn “bizim çocuklar”ý var hakikaten. Ama darbe iradesi, ikincilerden gelmiþ, onlar birincileri ikna etmiþ gibi sanki.
Yeþil ýþýklar dünyasý
Ben, zaten, bu konudaki solcu/ulusalcý literatürün aksine, Türkiye’deki askeri darbelerin de böyle gerçekleþtiðini düþünürüm: Yani darbe iradesi Kemalist generallere ve sivil dostlarýna aittir. Ancak tabii ki yola çýkmadan bir “yeþil ýþýk” yoklamasý yaparlar. (Mýsýr’da da böyle bir “yeþil ýþýk” olabileceði bilgisi çýktý Batý basýnýnda, ama nedense bizde pek dikkat çekmedi: Darbeci general Sisi ile ABD’li meslektaþý Martin Dempsey arasýndaki telefon görüþmeleri. Komplo teorisyeni dostlara duyrulur.)
Beni asýl ilgilendiren soru ise þu: Acaba Batý niçin “yeþil ýþýk” yakmaya, yahut buna ikna edilmeye bu kadar müsait?
Soðuk Savaþ döneminde cevap “komünizm korkusu” idi. Son yirmi yýlýn cevabý ise “Ýslamcýlýk korkusu.” Þükrü Hanioðlu hocanýn dünkü Sabah’ta yayýnlanan “Darbeye neden darbe denilemiyor?” baþlýklý yazýsý, bu yeni korkunun altýnda yatan eski Oryantalist önyargýlarý çok iyi sergiliyordu.
Gelgelelim, Batý’ya bu çuvaldýzlarý haklý olarak batýrýrken, diðer tarafa biraz iðne dokundurmakta da fayda var: Acaba Ýslamcý partilerin otoriter bir pratiði, sekülerleri veya gayrý-Müslimleri sahiden korkutan bir dili yok mu hakikaten? Ve varsa, bunlarý nasýl düzeltmek lazým?
Ezber bozanlar
Biraz da Mýsýr’daki “ezber bozucu” faktörlere gelelim.
Bunlarýn ilki, darbenin ardýndaki “dýþ mihraklar”ýn Batý’dan ibaret olmayýþý. Aksine, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, iþin baþýný çekiyor. Darbeyi destekleyen Selefî Nur partisine akýttýklarý paranýn da haddi hesabý yok.
Ýkincisi ve daha enteresaný, darbecilerin Batý medyasýna kýzgýnlýðý. Mýsýr medyasýný zabt-u rapt altýna aldýklarý niçin, nispeten objektif haber yine Batý’dan geliyor. (Müslüman Kardeþler, bu yüzden BBC izlemeyi tavsiye etmiþti mensuplarýna.)
Bu meyanda CNN International’ýn darbecilerden aldýðý tepki çok ilginç. Olaya “darbe” dediði, Adeviye meydanýný bolca gösterdiði ve göstericilere “terörist” demediði için CNN’e epey kýzgýn darbe yanlýlarý. Öyle ki Twitter’da “CNN, Mýsýr Hakkýnda Yalan Söylemeyi Býrak” (CNN STOP Lying About Egypt) kampanyasý açtýlar. “Bu bir darbe deðil, devrim” diye New York’ta yürüyen bir grup Mýsýrlý ise, “teröristlerindestekçisi” saydýklarý Obama’yý ve CNN’i protesto etti.
Terörist dedikleri de, ordu tarafýndan katliamdan geçirilen sivil Mursi destekçilerinden baþkasý deðildi, tabii ki...
Sonsöz: Dýþ mihraklar
epey karmaþýk þeylerdir; basit komplo teorilerimize sýðmazlar. Ve ne kadar lanetlersek lanetleyelim, onlarý deðiþtiremeyiz. Sadece kendimizi deðiþtirebiliriz.