Mısır'daki facia, sufiler ve selefiler

Katliam Ravza Camiinde gerçekleşti. Ariş'teki Ravza Camiinde cuma günü vuku bulan menfur bombalı saldırıda 300'ün üzerinde insan hayatını kaybetti. Vefat edenlere Allah'tan rahmet dileriz. Camiyi bombaladıktan sonra bombardımandan kaçanların üstüne ateş açarak vahşeti arttıran şeytani zulmü tel'in ederiz. Ravza, Peygamber Efendimiz'in (s) evi ile minberinin arasındaki yola verilen isim, mutahhara lakabıyla ünlü, tertemiz bir cennet bahçesi. Bu isme hürmeten adını almış bir camide, üstelik mübarek Cuma günü gerçekleştirilmiş bu katliam hakkında İslam aleminin hukuk ve adalet mekanizmaları, işletilmelidir.

Hafta içi bazı tartışmalar oldu, katliamla ilgili olarak sufilerle selefiler arasındaki bir restleşmeymiş zannı uyandı. İhvan-ı Müslimin'i zan altında bırakan bazı konuşmalar olunca, biz de bazı hatırlatmaları yapalım istedik. 

İhvan-ı Müslimin; 1928 yılında Mısır'da, İngiliz sömürgeciliğine karşı Üstad Hasan el Benna tarafından kurulmuş, 2. Abdülhamit Han'ın "ittihad-ı islam" mefkuresini esas almış bir bilinçlenme hareketi. Benna'nın Mustafa Sabri Efendi'yle olan yakınlıkları Ali Ulvi Kurucu Bey'in hatıratında da nakledilir, Mustafa Sabri Bey'in pek çok evrakını daktilo etmiş bir kimsedir. Benna, tasavvuf karşıtı birisi değildir, tam aksine ehli tariktir. Tezleri, bizdeki Risale-i Nur fikriyatını andırır, imani esaslarla çağrı eksenli bir tekliftir. İngiliz sömürgeciliğine karşı çıkan milli bir harekettir aynı zamanda. Daha sonrasında siyaseten İngiliz sömürüsüyle uyumlu politikalara, özellikle darbecilere karşı çıkmasıyla tanınır İhvan. Ama aktif olarak siyasete katılmayan tavrıyla bilinir, daha çok üniversitelerde ve akademisyenler üzerinden taşınan, tüm İslam alemini etkilemiş bir hareket sosyolojisi var İhvan'ın.

***

İhvanı Müslimin'i "örgüt" olarak lanse etmek, Batı'nın Müslümanları kriminalize eden politik tavrıyla ilgilidir. 100 yıla yakın bir geçmişiyle elbette ki süreçleri var, başlangıçtakiyle bugünü aynı değil, farklı ülkelerde farklı yansımaları var, Tunus'ta, Sudan'da, Cezayir'de tıpatıp aynı değil mesela. Kendi içinde de yekpare ve yeknesak değil, mesela Mısır'daki son seçimlere katılıp katılmamak konusunda da farklı görüşleri vardı müntesiplerinin. Mısır'daki her cunta darbesinden en ağır mağduriyeti, idamlarla, müebbetlerle yaşamış bir hareketten bahsediyoruz İhvan derken... Şu anda da idamla yargılanıyorlar. El-İnsaf!

DAEŞ gibi nevzuhur kiralık katillerle, zalimlerle, cahillerle bir arada zikretmek büyük haksızlıklara götürür, velev ki çok ağır bir yasın, taziyenin içinde bile olsak.

Mısır'da 300'ün üzerinde kardeşimizin şehadetiyle sonuçlanan facia bir Tekke'ye yönelik değildi, bir Cami'ye yönelikti. Sadece sufi dervişler değil, halktan insanlar, 30 kadar çocuk da şehitlerin içindedir, vefat edenler içinde İhvan'dan kişiler de vardır. Hattızatında bu tavzih bile yürek burkan bir mevzudur, katliam camide veya tekkede olmuş ne fark eder, her halükarda ateşin düştüğü yer bizim kalbimizdir. Lakin Ariş kentinin ve Ravza Camiinin özel bir durumu var. Ariş, Bedevi kabilelerin yoğun olduğu ve Gazze'yi destekleyen halkıyla namlı bir bölge. Sisi darbesinden sonra Ariş'te söz sahibi olan kabilelerin liderleri infaz edilmiştir, bölge halkı, imar bahaneleriyle evleri mahalleleri yıkılarak dağıtılmaktadır, ciddi bir nüfus tenkili var Ariş'te... Ariş halkı cezalandırılıyor, nitekim Sisi darbesinden 3 gün sonra aynı Ravza Camiinde namaz kılan halkın üzerine silahla yaylım ateşi açıldı. Ariş'te sürekli katliam uygulanıyor. Dolayısıyla bunu sufi ve selefi meşreplerin bir hesaplaşması olarak görmek büyük haksızlık olur...

Ravza Camiindeki cuma faciasından sonra taziye ve tel'in ilanı çıkartan ilk gruplardandır İhvan. Facebook sayfalarında, bloglarda ve sosyal medya formlarında, ihvanonline üzerinden yaptıkları açıklamalarla katliamdan sorumlu kişilerin derhal ortaya çıkartılması gerektiğini, darbe yönetiminin bu ağır katliamlar karşısında çaresiz kaldığını ifade etmiştir. Teröre karşı terör taktiğinin yol açtığı ağır bedele itiraz etmiştir.

Biz, İttihad-ı İslam mefkuresiyle yetiştik. İslam aleminin kendi içinde yabancılaşması ve birbirine düşman hale getirilmesi bir faciadır nazarımızda.Meşrep ve mizaç farklılığı, imhanın değil ihyanın vesilesidir... Mezhep farklılığından sonra meşrep farklılığının da fay hattına dönüştürülmesine izin vermeyelim ne olur...