Bir ülkede seçim yapýlabiliyor olmasý, demokratik rejim göstergeleri bakýmýndan yeterli sayýlmaz; esas göstergeler seçim sonrasý çoðunluðu alanýn ne yaptýðý, nasýl bir rejim kurup iþlettiðidir. Dolayýsýyla Mýsýr’da yeni anayasa için referandum yapýlmýþ olmasý, bu ülkeye demokrasinin yerleþmekte olduðu sonucunu çýkarmak için erken bir teþhis olabilir. Unutmayalým, 1982 Anayasasý da Türkiye’de referanduma sunulmuþ, pek yüksek oranda kabul görmüþtü. Yýllardýr da bu anayasadan kurtulmaya uðraþýyoruz.
Referandumlar, siyasal yaþamýn en tehlikeli oylama yöntemleri olarak bilinir. Zira halka bir konu hakkýnda, evet ya da hayýr deme þansý verilir. Bu halka ne sunulduðu, nasýl sunulduðu, sunulan metnin yol açacaðý koþullarýn bilinip bilinmediði açýklýk kazanmayabilir. Üstelik halk sunulan konunun bazý yerlerine katýlýyor, bazý yerlerine katýlmýyor olabilir. Ayrýca referanduma katýlan seçmen oraný da önemlidir. Bir ülkede halkýn % 50’sinin altýnda bir katýlýmýn olduðu referandumda oylar % 60 olumlu çýkabilir. Bu durumda halkýn çoðunluðunun o tasarýya onay verdiðini iddia etmek zor olur.
Yeni riskler
Mýsýr’da durum biraz bu þekilde. Anayasa metninin kendisi sorunlu ve kamuoyunun ne kadar ayrýntýlara sahip olduðu belli deðil. Katýlým bazý yerlerde beklenenin altýnda, onaylama oraný baskýn bir çoðunluk olmadýðýný gösteriyor; üstelik seçimlerin ne kadar saðlýklý yapýldýðýndan da emin olunamýyor.
Bu koþullar yokmuþ gibi, anayasanýn kabul edildiði ilan edilecek; zaten baþka türlüsü de olamaz. Ancak deðinilen sorunlar bu anayasanýn, anayasayý hazýrlayanlarýn, sonradan deðiþtirenlerin siyasi iktidar pozisyonlarýný olumsuz etkileyebilecek. Yani ‘iyi’ bir þeyler yapanlar, ‘kötü’ bir þey yapan durumuna sürüklenebilecek.
Referandumlar sýrasýnda yaþanan olaylar, anayasanýn yürürlüðe girmesinden sonra artabilir. Üstelik bu olaylarýn iktidarý protesto eden niteliðine, farklý gruplarýn birbirlerini hedef alan eylemlerinin eklenmesi ihtimali de bulunuyor. Dolayýsýyla eski rejimi yýkanlarýn yeni rejimi kuramamalarý söz konusu olabilir. Ayrýca Mýsýr, Ortadoðu ve Afrika dengeleri bakýmýndan o denli önemli bir ülke ki, kimin neye oy verdiði, anayasanýn nasýl bir düzen kurduðu göz ardý edilemez.
Küresel dengeler
Mýsýr’daki sorun, basitçe farklýlýklarýn yaþama ihtimalinin zayýf görülmesinden ve yeni dönemin devlet baþkanýnýn en az eskisi kadar yetki sahibi olacaðýnýn düþünülmesinden kaynaklanýyor. Ancak meselenin bir de uluslararasý boyutu var.
Mýsýr’da Müslüman Kardeþler’in iktidarý almasýna razý olanlar, bu iktidarý kullanýþ biçimine razý olmamýþ gibi gözüküyorlar. Hemen belirtelim, ayný çevreler Suriye’de Müslüman Kardeþler’in iktidarda bile çoðunluk olmasýný istemiyorlar. Kýsacasý Mýsýr’daki deðiþimin rengine kýsmen razý olanlar, Suriye’de bu rengi taþýyan bir iktidar olasýlýðýný bertaraf etme çabasýndalar.
Hal böyle olduðunda, bugünkü Mýsýr yönetimi Müslüman kimliðini korumasý bakýmýndan makbul, ancak demokratik adýmlar atmama hali bakýmýndan makbul olmayan bir konumda deðerlendirilir. Üstelik Mýsýr’daki hal ve gidiþ konusunda büyük güçler karar vermedikçe, Suriye konusunun da açýklýk kazanmasý gecikir.
Baþkalarýnýn deðerlendirmelerinin ne önemi olduðu ileri sürülebilir. Ancak Mýsýr’ýn kaderini belirleyen bir coðrafyasý var, Süveyþ hala en önemli rekabet noktalarýndan birisi ve tabi bu ülkenin rejimi bölgedeki diðer rejimleri ve devletlerarasý iliþkileri belirleme aðýrlýðýna sahip. Yani ne yazýk ki bazý yerlerde gelecek, sadece halklarýn tercihleriyle þekillenemiyor.