Misyoner okullarýndan FETÖ okullarýna!

Ýzmir Limaný 1797’de ilk Amrikan ticaret gemisini aðýrlar. Ve ABD’yle ticari iliþkiler yoðun bir biçimde baþlar. Baþkan Jefferson 4 Mayýs 1802’de W. Steward’ý Ýzmir Konsolosu olarak atar...atar da Osmanlý Devletiyle ABD arasýnda henüz diplomatik iliþkiler kurulmadýðýndan Babýali bu konsolosluðu tanýmaz.  Derken 1808 ve 1811’de Washington, konsolosluðun resmen tanýnmasý istenir.  Babýali olmaz der. Bunun üzerine 1811’de Ýzmir’de Amerikan Ticaret Evi kurulur. Sonra mý? Sonra yandý gülüm keten helva!!

Bu yýllarda ABD kendine sürekli dýþ pazar arayan koyu Hýristiyan tüccar bir devlettir. Bütün resmi kuýrumlarýn iki hedefi vardýr; biri ticareti geliþtirmek diðeriyse Hýristiyanlýðý yaymak!  Ve 1810’de Boston’da Yabancý Ülkelerde Misyoner Giriþimlerini Destekleme Komisyonu (The Board)  kurulur.

Günah imparatorluðu

The Board, Levi Parons adýnda bir misyoneri Osmanlý Devletine gönderir. Adam Ýzmir’e ayak bastýðý gün “bu günah imparatorluðunu çökertmek andým olsun “ der. Zaten the Board bütün misyonerlere gönderdiði bir mektupta  özetle Osmanlý’yý kastederek, “bu kutsanmýþ topraklarýn silahsýz, yeni bir haçlý seferiyle geri alýnacaðýna” söz verir.

Merzifon Amerikan Okulu Müdürü George Edward White, Ýstanbul’daki Ýncil Evi (Bible House) müdürü Gudsel’e þöyle bir mektup yazar: “Hýristiyanlýðýn en büyük düþmaný Ýslam’dýr. Türkiye’de en güçlü Müslüman ülkedir. Türkiye’nin Hýristiyan  olmasý için hiç yýlmadan, gerekirse 500 yýl çalýþacaðýz...”

Ýlk evanjelist ABD misyoner okulu

ABD’yle Osmanlý arasýnda ilk ticaret anlaþmasý 1830’da imzalanýr ve ardýndan Osmanlý topraklarýnda okullar mantar gibi bitmeye baþilar. ( Misyonerler Komisyonu The Board’ýn açtýðý misyoner okullarla Ýstanbul’daki Robert Koleji, Üsküdar’daki Amerikan Kýz Kolejini, Ýzmir’deki Amerikan Kolejini, Tarsus Amrikan Kolejini  karýþtýrmamak gerek. Misyoner okullarýnýn amacý salt Hýristiyanlýðý yaymaktýr. Diðerlerininse batýlý, çaðdaþ bir eðitim vermek.) Ayrýca 1831 yýlýndan sonra Osmanlý topraklarýnda ABD konsolosluklarý da açýlýr. ABD’nin 1911’de konsolosluk sayýsý 40’dýr ama 1914’e gelindiðinde bu sayý tam 426’yý bulur!

Misyonerlerin önde gelenlerinden Tillman Trrowbridge Anadolu’yu karýþ karýþ gezdikten sonra 1858’de yayýnladýðý gezi notlarýnda Türklerin “dinsel ve ýrksal anlamda ilkel olduklarýný” anlatýr, bilinen misyoner kafasý ve dünya görüþüyle. “Türkler Hýristiyan dinini kabul etmedikçe ve tüm kurumlarý Ýslam’dan arýndýrýlmadýkça ABD Misyoner kuruluþlarý geceli gündüzlü çalýþmalarýný sürdürecektir. “   Nitekim bu misyoner okullarý, giderek Türk ve Müslüman olmayan Osmanlý vatandaþlarýný, Osmanlý’dan koparmaya dayalý bir eðitim vermeye baþlarlar. Çok sonralarý gerek Enver Paþa gerekse de Mustafa Kemal Yunan, Bulgar, Ermeni ve Arap isyanlarýnda bu misyoner okullarýnýn önemli rol oynadýklarýný vurgularlar. 

Sevgi ve hizmet

Bakýnýz,  SEVGÝ VE HÝZMET  Uluslararasý Misyonerlik Kuruluþu, Türkiye sorumlusu William Paton’a göre Anadolu’da Ýslam’ýn gücünü kýrmak için kullanýlmasý gereken  sihirli sözcüklerdir. “Müslümanlara yaklaþmakta dikkatli olmalýyýz. Hýristiyanýn Müslümana vereceði ilk mesaj ona hizmet etmek ve onu sevmek olmalýdýr. Misyoner okullarý Müslüman olduðunadan kuþku duyulmayacak biri ya da birilerince bütün Türkiyhe’de açýlmalý ve bu okullarda Ýslam’ýn yetersizliði anlatýlmalý, Ýslam’ýn reformdan geçmesi, yenilenmesi gereði vurgulanmalý...”

Fetullah “Fred” Gulen, CIA/The Board’ýn tasarýmý, Ýslam’da reform hareketini baþlatacak  yeni bir Mehdi olarak sunulmuþtu. Bunu yaymak için kullandýðý iki kelime neydi? Sevgi ve Hizmet!  Kendini Mehdi ya da Halife ilan ettirmek içinse eðitim gibi kutsal bir görevi kullanýyordu.  Peþinden gidenler de Hizmetlilerdi ve Hizmet için çalýþýyorlardý deðil mi?  Rastlantý mý.. bir Adam ve bir Milletin bozduðu iðrenç bir oyun, pis bir tezgah mý? Karar sizin efendim...