Ýdeolojiler çoðu kez insanlarýn gözlerinin önündeki sis perdesi gibidir. Gerçeði tam olarak ayýrt etmeye engel olur.
Gerçi “gerçek ne” sorusu, pozitif bilim ile çerçevelenmiþ fizik dünyada bile geçerli iken sosyal ve siyasi konularda bizzat meselenin özünü oluþturuyor.
Sýrf durduðumuz yer farklý olduðu için, birbirine muarýz ideolojik pozisyonlarda olduðumuz için birimizin ak dediðine diðerimiz kara diyebiliyor.
Ýyi de hep mi böyle olacak? Böyle olacaksa nasýl anlaþma zemini bulacaðýz?
Demokratik kurumlar iþte bu iþe yarýyor. ‘Doðru-yanlýþ’ kanaatler dünyasýnda ürettiklerimizi kurumlarýn rasyonalitesi içinde bir kaba dökebilmeye...
Bundan sonrasý biraz da “iþine gelirse” durumu.
Bugün bana iþleyen bir kural yarýn da sana iþleyeceði için razý olacaksýn.
Bir tür þeriatýn kestiði parmak acýmaz ilkesi.
Meclis rasyonelleþmiþ demokratik kurumlarýn kalbidir. Bugün A partisi mecliste daha çok sandalyeye sahip olur, onun borusu biraz daha çok öter; yarýn boru baþka bir partinin eline geçer...
Yeter ki temel insan haklarý, inanç hürriyeti, ifade hürriyeti gibi kaynaðýný aslýnda tanrýsal mesajdan alan evrensel deðerlerle ters düþen bir uygulama olmasýn.
17 Aralýk’tan sonra Hükümet’in Meclis’e sunduðu iki yasa tasarýsýnda da muhalefet -tabii ki Meclis’te grubu olan muhalefet partilerini kastetmiyorum sadece, baþta Gülen Cemaati ve medyasý ve ayný tarafta hizalandýklarý Doðan Grubu baþta olmak üzere irili ufaklý sað sol pek çok yayýn organý, TÜSÝAD, kimi meslek odalarý, sendikalar ve tabii toplumumuzun baðzý aydýn ve sanatçýlarý- tozu dumana kattý.
‘Paralel yapý’nýn yankýsý
George Orwell iyi ki Hayvan Çiftliði ve Bin Dokuzyüz Seksen Dört’ü yazmýþ; þu günlerde muhalif basýnda mezkur eserlere referans vermeyen neredeyse kalmadý.
HSYK düzenlemesinde de Internet’te de tepki böyleydi.
Ýçeriðe girme zahmetine bile katlanmadan, ya da “þu madde þu nedenle sakýncalý” gibi bir açýklama getirmeksizin, “internet yasaklanýyor, yargý baðýmsýzlýðý rafa kalkýyor” þeklinde içeride ve dýþarýda epey algý operasyonu yürüttüler.
Þimdi sýra MÝT yasa tasarýsýnda.
Ýlk yazanlar, benim de ilk yazacaklar bunlar dediklerim oldu.
7 Þubat krizinde nereden sen geldiyse þimdi de ayný yerden geldi.
Ýçinde “paralel yapý” geçen her haberde ses veren Gülen Cemaati medyasýndan...
Yardýma “eskinin merkez medyasý” yetiþti.
Cemaat ve CHP yandaþý
“Ýnternet sansürleniyor” reklamýyla adýndan söz ettiren ‘butik’ gazete...
Hani her vatandaþýn haber alma hakkýnýn giderek elinden alýndýðýnýn temsili olarak Radikal’in internet sitesindeki o orantýsýz zeka ürünü performanstan söz ediyorum.
Sýradaki karalama kampanyasý MÝT yasa tasarýsý üzerinden yapýlýyor.
Yine tasarýyla ilgili somut sorulara cevap aramak ya da vermek zahmetine katlanýlmadan, “parti devleti, sivil dikta, parti vesayeti, AK Parti diktatörlüðü...” þeklinde Gülen Cemaati ve CHP yandaþý basýn sayfalarýndan, ekranlarýndan akýp giden bu jeneriðe bir yenisini eklediler: “Muhaberat devleti!”
Esad’ýn baþýnda olduðu Baas rejimine benzetiyorlar, akýllarý sýra.
Sokaktaki iki kiþiden birinin muhaberattan olduðu söylenen, kaba kuvvete dayalý eski model muhaberat rejimi.
Hatýrlarsanýz Kemal Kýlýçdaroðlu Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda Baþbakan Erdoðan’ý o rejimin baþkaný olan Esed’e benzetmiþti de kovulmaktan beter duruma düþmüþtü. Bildiniz! O rejim iþte.
Zorlananlar için bir hatýrlatma daha. CHP’li milletvekilleri o muhaberat rejiminin muhaberat elemanlarý refakatinde yine o muhaberat rejiminin liderini ziyarete gitmiþlerdi hani, o rejim iþte.
Bildiniz mi þimdi...
Ýdeolojiler yavaþ yavaþ buharlaþýyor ama bizim muhaliflerin önündeki sis bulutu bir türlü kalkmýyor.