MÝT yasasýna karþý çýkanlarýn hangi kaygýlarla bu yasaya karþý çýktýklarýný dün bir gazetede ve manþetten yer alan haber çok güzel izah ediyordu.
Önce haberi okuyalým:
‘MÝT mensuplarýna tutuklu ve hükümlülerle görüþme, terör örgütleriyle irtibat imkanlarý saðlanýyor. Böylece bölücü örgütle yapýlan görüþmelere yasal zemin oluþturuluyor ve önceki görüþmeler için gizli bir af getiriliyor.’
‘Önceki görüþmeler için gizli bir af..’ Bu ne anlama geliyor? Oslo’yu unutmadýk, Oslo’ya gizli affa karþýyýz anlamýna geliyor.
MÝT yasasýna karþý çýkanlarýn itiraz ettiði bir baþka konu daha var. Diyorlar ki, nasýl oluyor da MGK kararlarý tavsiye niteliðindeyken, yeni yasayla kurulacak olan Milli Ýstihbarat Koordinasyon Kurulu’nun alacaðý kararlar- anayasaya aykýrý bir biçimde -geçerli ve baðlayýcý olacak?
Ve nihai olarak endiþeler þu noktada düðümleniveriyor: MÝT yasasý, çözüm sürecine yasal bir zemin oluþturmayý amaçlýyor.
MÝT yasasýyla alakalý koparýlan fýrtýnanýn temelinde evet çok açýk, Kürt sorunuyla ilgili süreci kimin yöneteceði ve yeni yasal zeminin nasýl iþleyeceði meselesi var.
MÝT’in yöneteceði bir çözüm sürecine ta Oslo’dan baþlayarak karþý çýkanlar, Oslo’yu bir ihanet süreci olarak görmeye devam ediyorlar. O defteri kapatmýþ deðiller. Yeni MÝT yasasýnýn bu ‘ihanetin’ üstünü kapatacaðýný düþünüyor ve hem Oslo’nun hem çözüm sürecinin hesabýnýn sorulacaðý bir Türkiye özlemiyle hareket ediyorlar.
Hakan Fidan eðer 7 Þubat’ta tutuklanabilseydi sýra Türkiye’nin ‘büyük ihanet davasýnýn’ baþlayacaðý aþamaya gelecekti. Ýhanet soruþturmasýna uðrayacak sanýklar listesinde kimlerin yer alacaðý da bir sýr deðil artýk:
Ýlk iki sýrada Baþbakan Erdoðan ve Hakan Fidan olacaktý. Ama herhalde iddianamenin 3 numaralý sanýðý Abdullah Öcalan olurdu. Sonra da BDP ve AK Parti yöneticileri konum ve rollerine göre iddianamede yerlerini alacaklardý.
Oslo’da masada baþka kimler vardý? Mustafa Karasu, Zübeyir Aydar’a kadar uzanan isimler vardý.
PKK; BDP ve AK Partililerin birlikte yargýlanacaðý bir ihanet davasýnýn sonuçlarýný düþünebiliyor musunuz? Ben düþünüyorum. Düþünmek bile uykularýmý kaçýrmama yetiyor.
Türkiye 21. yüzyýlda da kolu kanadý kýrýlmýþ, teslim alýnmýþ bir ülke haline gelecek ve böylece, Öcalan’ýn zaman zaman hatýrlattýðý gibi, Kürt -Türk barýþýnýn yerini, Türk- Kürt savaþýnýn yer alacaðý kabus dolu bir yüzyýlýn kapýlarý aralanmýþ olacaktý.
***
‘Vatan için kurþun yiyen ve kurþun atan Abdullah Çatlý ve Mahmut Yýldýrým gibi ‘kahramanlarýn’ MÝT ve JÝTEM’de istihdam edildiði her türlü iç ve dýþ operasyonlarda kullanýldýðý yýllara geri dönüþ asýl bu koþullarda mümkün olabilecekti.
Baþbakanlarýn, beþ yýldýzlý otellerin salonlarýndan, ‘Kürt iþ adamlarýndan hesap sorulacaðýný açýkça ilan ettiði ve MÝT’in listesinde yer alan Kürt iþadamlarýnýn Sapanca’da þurada burada birer birer infaz edildiði yýllar..
MÝT yasasýný bu yýllarý hatýrlamadan tartýþmak, Muhaberat yýllarýný geride býrakan Türkiye’yi muhaberat devleti olmakla suçlamak hakkaniyet ve insafla baðdaþmaz.
MÝT’in yeni yasayla bir mafya örgütüne dönüþtürüleceðini yazanlar, MÝT’in içinde yer alan ve bazýlarý da kendi ülküdaþlarý olan ‘kahramanlarýn’ her birinin, MÝT içinde nasýl birer kolektif katile, birer uyuþturucu tüccarýna dönüþtüðünü unutmuþ görünüyorlar.
Elinde infaz listesiyle beþ yýldýzlý otellerde ölüm tehditleri yapan Baþbakanlara pek alýþkýndýlar. O Baþbakanlar o yýllarda bu adamlarýn, aklýyla hareket ettiler.
Ne yazýk ki, bu ülkede sadece tetikçiye hesap sormak adet oldu.
Ama asýl hesap sorulmasý gerekenler bu entelektüel JÝTEM’cilerdir.
Bu hükümetin ve bu hükümeti destekleyen aydýnlarýn en büyük kabahati, geçmiþin hesabýný sormaya bir türlü kendilerini ikna edememiþ olmalarýdýr.
Onlar geçmiþin hesabýný soramadýlar, ama Kürt savaþýnda, darbeler sürecinde baþbakanlara ve cumhurbaþkanlarýna danýþmanlýk yapanlar, dünün ve bugünün entelektüel JÝTEM’cileri büyük bir pervasýzlýk içinde, bu hükümete olmayan ihanetin hesabýný soruyor!
Sözün bittiði yerdeyiz gerçekten.
Korkunç acýlara mal olmuþ bir þike savaþýný geride býraktýk. Türkiye toplumsal barýþýný, aslanýn aðzýndan çekip alýnan ekmek gibi týpký, JÝTEM’in, Özel Harp Dairesinin elinden çekip aldý.
Ama ‘entelektüel JÝTEM’le mücadele edemedi maalesef.
Kürt siyasi hareketi ve Kürt aydýnlarý da, tarihin onlara tanýdýðý haklýlýðý ve meþruiyeti bu alanda, doðru dürüst kullanamadýlar.
Kullanamadýklarý gibi, sol’dan, saðdan gelen entelektüel JÝTEM’ciliðin saldýrýlarý ve kuþatmasý altýnda yalpalayýp duruyorlar.
Ortaya bir kaset servis edilince, çözüm ve süreç bu koþullarda biter diye açýklamalar yapýyorlar. Ya sonrasý? Süreç sona erdiðinde kaybeden sadece AK Parti mi olur?
Kürtler ve Öcalan kaybetmez mi acaba?
Öcalan Ýmralý’dan görüyor da, Kürt siyaseti, neden acaba, elde edilme yöntemi, hem hukuki hem ahlaki olarak tartýþýlabilecek þu rezil kasetlerin çözüm sürecine sýkýlmýþ birer mermi olduðunu göremiyor?
Yolsuzluklara tavýr almak siyaseten mümkün ve doðru bir tavýrdýr, ama bunu ille de çözüm sürecinin çok kolay feda edilebileceðini düþündüren bir üslupla yapmak, doðru bir siyaset tarzý olmasa gerektir.