Mitinglerin asýl mesajý ‘dýþarýya’

Geçen cuma hükümetin Taksim’in siyasi haritasýný çýkardýðýný yazarken özetle þunlarý vurgulamýþtým:

Hükümet eylemi iki döneme ayýrýyor: Ýlk 2 gün (29-30 Mayýs) ‘aðaç kesiliyor’ diyenlerin Gezi Parký’nda eylem baþlatmasý. Eylemcilere yönelik polisin gazlý müdahalesinden sonra ‘destek’ adý altýnda baþka gruplarýn Taksim’e çýkmasýyla baþlayan dönem.

Ýlk dönem eylemcilerinin profili ve amacý baþlangýçta Ankara’da anlaþýlamadý. Bunda yerel yöneticilerin payý büyük. Hükümet ancak, 31 Mayýs Cuma günü olaylarýn þekil deðiþtirmesi üzerine geriye bakarak ilk dönem eylemcilerinin analizini yaptý ve onlarý ‘destekçiler’den ayýrdý. Ayný gün AK Parti Genel Baþkan Yardýmcýsý Hüseyin Çelik, ardýndan Baþbakan Vekili Bülent Arýnç, Baþbakan Erdoðan ve Cumhurbaþkaný Gül de “ilk gün eylemcilerini anlýyoruz, mesajlarý alýnmýþtýr” açýklamasý yaptý.

Gecikmeli de olsa çevreci eylemcilerinin hakký teslim edilirken, ‘ikinci dönem eylemcileri’nin analizi de ana hatlarýyla þöyle yapýldý:

Çevrecilere sert müdahaleye tepki gösteren farklý siyasi eðilimlere sahip özgürlükçü gruplar; 

Siyasette varlýk gösteremeyen marjinal gruplar;

Þiddete dayalý örgütler;

Kitle üzerinden siyasi rant arayan muhalefet partileri.

Bu süreçte, bu gruplarýn ‘eylem birliði’ne yönlendirilmesine yönelik organizasyon da mercek altýna alýndý. ‘Dýþ etkenler’ de bu dönemde deðerlendirildi.

Çünkü;

Sosyal medya üzerinden ‘konunun aðaçlar olmadýðýna’ yönelik çaðrýlar yapýlýyor, yönlendirme amaçlý yalan haberler servis ediliyordu;

 Polis 4. günden itibaren Gezi Parký’na deðil taþlý, molotoflu gruba müdahale etmesine raðmen, uluslararasý medya ‘çevrecilere müdahale ediliyor’ yönünde yayýn yapýyordu;

 Borsadan para çýkýþlarý ‘olaylardan önce’ baþlamýþtý;

Uluslararasý þirketler, ‘olaylarda hükümetten yana taraf olmakla’ suçlanan Türk medyasýna yönelik reklam bütçelerini dondurmuþtu;

 CNN International ve BBC’de ‘Arap Baharý’ benzetmesi yapýlýyor, gösterilerin “Erdoðan’ý devirme” amaçlý olduðu vurgulanýyordu;

Bu yayýnlar uluslararasý medyanýn ‘Arapça’ yayýnlarý ve internet sitelerinde dikkat çekici bir geniþlikte veriliyordu.

 Bu geliþmeler, bir süredir alýnan “Türkiye’ye yönelik yýpratma operasyonlarý yapýlacaðý” istihbaratýyla örtüþüyordu.

Böylece ‘dýþ etken’ ayrýca incelemeye alýndý.

Bu deðerlendirmeler ýþýðýnda ‘referandum’ önerisiyle çevrecilerin taleplerine yönelik adým atýldý, doðrudan Baþbakan çevrecilerin temsilcileriyle iki görüþme yaptý, vali Gezi Parký’ndan gelen gençlerle tek tek konuþtu. Beklenti, bu görüþmelerden sonraki iki gün boyunca eylemcilerin deðerlendirme yapmasý ve cumartesi günü Gezi Parký’ný boþaltmalarýydý. (Bir grup parktan ayrýldý, ancak cumartesi akþam saatlerinde bir grubun ‘eyleme devam’ kararý almasý son müdahalenin gerekçesi oldu.)

Miting kararý da ‘kitle ve etki analizi’ne dayanýyor. Mitinglerin iki amacý var:

 Ýçeriye yönelik; hem Erdoðan’ý devirme projesinin bileþenlerine, hem muhalefete hem de AK Parti tabanýna mesaj vermek.

 Dýþarýya yönelik; Türkiye’yi yýpratma, ‘Arap baharý ülkesi’ olarak gösterme, özellikle Ýslam dünyasýnda itibarsýzlaþtýrma amaçlý projelerin görüldüðü ve ‘rest’ çekildiðini göstermek. Aðýrlýklý hedefin ‘dýþarýya mesaj vermek’ olduðunu da vurgulamak gerekiyor.

Sýrada Kayseri, Samsun ve Erzurum mitingleri var. Urfa’dan baþlayacak bir güneydoðu serisi de buna eklenecek. Baþbakan’ýn buralarda yapacaðý konuþmalarda “Gezi’nin mesajýnýn alýndýðý” vurgusunu yinelerken, çevre hassasiyeti üzerinden ‘hesap görmeye’ çalýþan iç ve dýþ odaklara daha sert çýkacaðýný göreceðiz.

Özetle; hükümet Gezi’den ciddi dersler çýkardý. Bundan sonra sivil taleplerle müzakere yolu daha da açýlacak, ancak ‘hesap görme’ amaçlý giriþimlere yönelik mücadele de sertleþecek.