Mitt Romney’nin aritmetiği tutmuyor


Romney’nin seçim gününden önce birşeyler söylemesini beklemiyorum. Çünkü önerdiği bütçe planı sahte. Yaptığı bütçe planı aritmetik açıdan yanlış, bizi aptal mı sanıyor?

Bakalım Romney bugün nasıl bir gaf yapmış? Cumhuriyetçi Başkan adayı diyor ki Obama’nın sağlık programının iyi taraflarını, özellikle sigorta öncesi hastalık durumu olanların kapsam dahilinde kalmalarını, olduğu gibi koruyacakmış. Geri kalanı çöpe gidiyor.

Bunu yapmak mümkün değil. Mümkün olmadığını Romney çok iyi biliyor çünkü Massachusetts Valisi’yken savunduğu planla bunun dayandığı mantık aynı. Sigorta öncesi sağlık sorunları olan insanların sigorta kapsamında olmalarını garantilemek istiyorsunuz diyelim. Bunun için ‘toplum değerlendirmesi’ uygulaması getirebilirsiniz; bu da sigorta şirketlerinin aynı poliçeyi herkese sunmasını gerektirir. Ama orada durursanız ne olacağı bellidir: Sağlıklı insanlar dışarıda kalır ve yüksek risk taşıyan, yüksek bedelli bir havuz oluşur.

Demek ki, aynı zamanda insanların sigorta satın almasını zorunlu kılmanız gerekiyor. Bunu da maddi destek vermeden yapamazsınız; yoksa düşük gelirli insanlar sigorta primlerini ödeyemezler.

Bu durumda alternatifi olmayan mantık üç ayaklıdır: Toplum değerlendirmesi + zorunluluk + destekler = Obama ve Romney planlarının birleşimi. Romney bizi aptal mı sanıyor? Vergileri 5 trilyon dolar azaltırken, devlet gelirlerini ne olduğu belirsiz delikleri tıkayarak yükselteceğine ve bunları yaparken orta sınıfın vergilerini de yükseltmeyeceğine dair vaadine inanmamızı istediğini unutmayalım. Bu vaadi aritmetik açısından imkansız. O yüzden cevap evet; Romney bizi aptal sanıyor.

Romney’den detay beklemeyin

Hımm. Sağcılar bile kendi aralarında Romney’nin planlarına dair yeterince detay paylaşmadığından şikayet ediyorlar. Romney’nin seçim gününden önce daha fazlasını söylemeye zorlanacağına emin olan gazetecilerle konuştum.

Hayır, daha fazlasını söylemeyecek.

Detayların eksikliğinden dolayı kaybedebilir ama hiçbir detay açıklanmayacak ve nedeni de çok basit: Teklifleri akla yatkın değil. Yapacağını söylediği şeyleri gerçekten yapması mümkün değil. Orta sınıfın vergi yükünü artırmadan veya bütçe açığını kabartmadan zenginlerin vergilerini düşüremez. Halkın ihtiyaç duyduğu programların bütçelerinden büyük kesintiler yapmadan devlet harcamalarını söylediği kadar yüksek düzeyde de düşüremez.

Uzun lafın kısası, önerdiği bütçe planı sahtedir. Niye böyle bir şey yapıyor da bu eleştirilere maruz kalıyor? Bu kadar detaylı incelenmesini beklemiyordu da ondan. Cumhuriyetçiler’in Başkan Yardımcısı adayı Paul Ryan, yıllardır elinde büyülü asterisk işaretlerinden ibaret sözde bir mali planla dolaşıyor ve açık sözlü, doğruları söyleyen bir adam diye biliniyor.

Romney ne oldu da oyunun kuralları değişti diye düşünüyor olmalı. Öyle görülüyor ki kurallar hakikaten değişmiş. Romney de önerilerini detaylandırmasının isteneceğini düşünmemiş ki şu anda detay veremez durumda.

Arka plan: SEÇİM

Sağlık hizmetleri üstüne çarpışma

NBC televizyonunun ‘Basınla Buluşma’ programının 9 Eylül yayımına konuk olan Cumhuriyetçi Başkan adayı Mitt Romney, seçildiği takdirde başkan Obama’nın Erişilebilir Bakım Yasası’nın popüler uygulamalarından bazılarını devam ettireceğini söyledi. Ancak Romney, ağustos ayındaki Cumhuriyetçiler Ulusal Kongresi’nde ve diğer konuşmalarında yasanın iptali için gayret göstereceğini ifade etmişti.

Televizyonda “Sağlık hizmeti reformunun hepsini iptal etmiyorum” diyen Romney, ekledi: “Tabii ki sağlık hizmeti reformunda çeki düzen vereceğim birkaç şey var.”

Romney’nin değiştirmeyeceğini söylediği yasa hükümleri arasında sigorta öncesinde hastalıkları olan insanlar için kapsama garantisi ve 20’li yaşlardaki insanların ebeveynlerinin sağlık sigortaları kapsamında olma hakları var.

Sonradan netleştirildiğine göre, Romney’nin politikalarının sigorta öncesi hastalıkları olan insanları kollayacağı tek nokta sigortalarının iptal edilmemesi olacak. Romney’nin bu açıklamaları bazı muhabir ve yorumcular tarafından daha ılımlı bir aday olmaya yönelik adım şeklinde değerlendirildi. Parti kurultayını geride bırakan Romney, şimdi kararsızların oylarını kazanmaya çalışıyor.

Associated Press muhabiri Jim Kuhnhenn’e göre, Romney’nin söyledikleri Obama’nın sağlık planı ile Romney’nin Massachusetts Valisi iken savunduğu, hastalık durumları için koruma ile kişisel zorunluluk içeren ve Cumhuriyetçiler’in o zamandan beri karşısında olduğu plan arasındaki benzerlikleri yeniden gündeme taşıdı. Adaylar ayrıca devletin yaşlı vatandaşlara sunduğu Sağlık Sigortası’nı (Medicare) ele alış biçimlerinden dolayı birbirlerini eleştirdiler.

Obama, Sağlık Sigortası’nın maliyetini hesaplayacak danışman panelleri fikrini desteklerken Romney, programa dahil olanlara devletten veya özel sektörden sigortalanmaları için maddi destek verilmesi gerektiğini söylüyor.

Bu seçimde tercih net

Bir süre önce çok farklı bir konudan bahsederken Isaac Asimov’un Sovyet bilimkurgu edebiyatına dair bir yazısından bahsetmiştim. Asimov’un iddiasına göre Sovyet yazarlar Amerikan bilimkurgusunun iki ana teması olan ‘şöyle olsaydı ne olurdu’ ve ‘keşke’ ile ilgilenmeyip tek bir temaya odaklanmışlardı: ‘Keşke bu devam etse’.

Eylül başındaki Demokratlar Ulusal Kongre-si’nde Obama’nın yaptığı konuşmanın teması da buydu. Gayet de iyiydi. Obama işlerin ne kadar iyi gittiğini söyleyemezdi çünkü iyi gitmiyor. Döne-mini de kötüleyemezdi. O yüzden mantığı ikinci dönem seçilirse her şeyin çok daha iyi, seçilemezse daha kötü olacağı üzerine kurmak zorundaydı.

Bunun üzerine denecek çok şey var. Obama tekrar seçilirse 2014’e kadar neredeyse herkesi kapsayan bir sağlık programımız olacak. Bu çok büyük bir şey. Mali reform da önemli ve şimdiden kanunlaştırıldı. Ekonomik düzelmenin görülme şansının yüksek olduğu yıllarda başkanlık edeceğinden bu da o döneme olumlu yansıyacaktır.

Birçok bilmiş korosu da şeye itiraz ediyor... Neye? Bill Clinton’un kurultay numaralarını tekrarlamak onun tarzı değil. Yeni ve önemli politikalar açıklamayacaktı. Yapması gereken konuşmayı yaptı ve onu da iyi yaptı. Mali kriz gelip çattığından beri Keynesçi politikacıların borazanlığını yapıyorum. Başkan Obama’nın 2009 yılındaki açılış konuşmasını eleştiren az sayıda insandan biriydim çünkü Birleşik Devletler’in yetersiz talep yüzünden sıkıntıda olduğunu anlayamamış görünüyordu ve teşvik oranlarının yetersizliğinden dolayı öfkeliydim. Peki, Obama’nın kurultay konuşmasında talep konusuna girmemesi beni üzdü mü? Gerçekçi olalım, halk Keynesçi politikaları anlamıyor. Başkan avantajlı olduğu bir noktadan bu durumu değiştirmeye çalışabilirdi ve ben de bunu yapsın istiyorum ama seçimden iki ay önce değil.

Ayrıca, hükümetin talep artışı üzerine düşündüğünü biliyoruz. Bir yıl önce teklif edilen ve Cumhuriyetçiler tarafından önü kesilen Amerikan İstihdam Yasası oldukça Keynesçi bir plandı ve doğru bildiğim her şey diyor ki içeridekilerin desteklediği iyi bir örnekti. Obama kazanırsa talebi artırmaya yönelik başka atılımlar olacağı mantıken kesin ve şu anda da bundan fazlası beklenemez.

Bulunduğumuz yer iyi bir yer değil ama neticede buradayız ve Obama’dan ülke gündemini bu kadar ileriye kaydırmasını beklemek hem gerçekçi değil hem de zararlı.

Bariz dolandırıcılık

Columbia Üniversitesi’nden Basın-Yayın Profesörü Tom Edsall geçenlerde The New York Times internet sitesine Paul Ryan’ın bütçe planındaki en önemli boşluklardan biri üzerine çok güzel bir yazı yazdı: İhtiyari harcamalardaki detaylandırılmamış devasa kesintiler. “İnsanların üzerine yeterince konuşmadığı konu şu ki” demiş ve devam etmiş: “Ryan bütçe planında 897 milyar dolarlık bir delik var: Eğitim, gıda ve ilaç denetimi, işyeri güvenliği, çevre koruma ve kolluk kuvvetleri gibi konulara dair yurtiçi programlar için devasa ama açıklık getirilmemiş kesintiler. Yaygınlığı şaşırtıcı olan bu kesintilerin boyutu ise gizlenmiş.” Edsall, o ‘delik’ hakkında bu konu üzerine yazıp çizen okuduğum herkesten daha çok detaya girmiş; bunun Ryan’ın öne sürdüğü diğer her şeyi de kuşkulu kıldığını anlatıyor.

Ancak dolandırıcılığın temel parçasının başından beri bariz olduğunu söylemeliyim. İki yıldan da önce yazdığım bir köşe yazısında şöyle demişim: “Haydi şu harcama kesintilerinden konuşalım. Ryan planının ilk 10 yılında o varsayılan birikimlerin çoğu yerel ihtiyarı harcamalarda sıfır dolar artışı ummaktan geliyor ki bu enerji politikalarından eğitime, hukuk sistemine dek her şeyi kapsar. Bu, enflasyon ve nüfus artışına oranladığında yüzde 25’lik bir kesintiye tekabül eder. Böyle haşin bir kesinti nasıl elde edilecek? Hangi programların bütçesi kesilecek? Ryan bir şey söylemiyor.”

Ve yakın zaman öncesine dek başkent çevreleri Ryan’ı kolunun altında detaylı bir plan olan, bütçe açığını gidermekte ciddi bir şahin diye övüyordu. Mali sorumluluk alanında büyük bir ödül bile aldı. Yani, Ryan’ın öyküsü sadece Ryan’dan ibaret değil. Düzenin nasıl böyle bariz bir dolandırıcının onu kandırmasına izin verdiğiyle de alakalı. Hem de pek çoğumuz onun bir... bariz bir dolandırıcı olduğu uyarısını yapmış olduğumuz halde.