Modernleþmenin neresindeyiz?

Dünki yazýmda serdetdiðim bâzý fikirler deðerli okuyucularýmdan bir bölümü tarafýndan harâretle desteklenirken diðer bir bölümünün pek kabûlüne þâyân olmadý.

Meselâ ben Þark’ýn efendiliðinden Garb’ýn yanaþmalýðýna kaydýðýmýzý, hem de tehâlükle, âdetâ dilimiz bir karýþ dýþarýda kaydýðýmýzý söylemiþdim.

Buna karþýlýk mesaj göndermek zahmetine katlanmýþ bir dizi okuyucum huysuzlanarak, ne yâni, demiþ, Batý’yý örnek alarak modernleþmese miydik?

Sonra alfabe konusu da kimilerini öfkelendirmiþe benzer. Yine, ne yâni, diyorlar, eski kargacýk burgacýk harflere geri mi dönelim?

Öfkelenmek son tahlilde olumlu bir tepkidir. Çünki muhâtabýnýzý ciddîye aldýðýnýzýn bir niþânesidir. O bakýmdan ben bana öfkelenilmesini, iplenilmemeðe on kere tercîh ederim.

Teþekkürler...

Ama ben de okuyucularýmý ciddîye aldýðým için ben de onlara öfkelendim ki hayra alâmetdir. Demek ki birbirimizi ciddîye alýyormuþuz...

Bakýnýz neden:

Gerçi ben derdimi tam olarak anlatamamýþým ama onlar da muhtemelen tam olarak anlamaya gayret göstermemiþler.

Ben diyorum ki Batý’yý örnek alýrken kendi benliðimizden gönül rýzâsýyla, hattâ, mârifetmiþ gibi, büyük hevesle ferâgat etmemiz bizi açýk denizde dümenini tahrîb edip pusulasýný da denize fýrlatan bir akýl hastasý kaptan durumuna düþürdü. Mâzîmizle irtibâtýmýzý öylesine þiddetle ve tâvizsiz kesmiþdik ki bir süre sonra geri kalmýþlýðýmýzý domuz eti yememekliðimize baðlayan zýrzoplar bile tezâhür etdi. Aziz Nesin bunlarla çok acý þekilde hesablaþýr.

Eðer bütün soyumuz sopumuzla berâber kendimizi inkâr etmeseydik modernleþme sürecimiz hem daha sür’atlenir hem daha da köklü ve saðlam olurdu.

Hâlen hangi denizi aþýp hangi kýyýya vardýðýmýzý dahî tam olarak kestiremiyorsak bunun sebeblerini burada aramak bence yerinde olur.

Bakýnýz, bugün hâlâ, acabâ içine vaktiyle raký deðmiþ bardakdan su içmek abdesti bozar mý “aþama”sýndayýz.

Ýnanmýyorsanýz gazetelerdeki dînî mubâhase sayfalarýna bir gözatýn!

***

 

“Sandýk ki 900 yýllýk alfabemizi terkedip Latin temelli bir alfabe benimsersek ‘çaðdaþ’ olacaðýz.” cümlesini okuyunca yine, ne yâni, eski “kargacýk burgacýk” harflere mi dönelim, sorusunu soranlar da kanaatimce maksadýmý tam anlamamýþ. Yâhut ben anlatamamýþým.

Tekrar eski harflere dönmek elbet sözkonusu deðil artýk!

Geçmiþ ola!

Öte yandan Japonlarýn, Çinlilerin, Ruslarýn ve Yunanlýlarýn Latin harfleri kullanmaksýzýn nasýl modernleþebildiklerini düþünmek de yararsýz deðildir herhalde!

Ama eski harflerin “kargacýk burgacýk” ve “zor” olduðu iddialarý kesinlikle palavradýr! Bir kere bu harfler yeryüzünün muhtemelen en zarif ve kaligrafiye en elveriþli harfleridir, bu bir ve ikincisi bizim þimdiki alfabemizden zor filan da deðildir. Babam ben oniki yaþýndayken bu harfleri bana (sürpriz olsun diye Annem’den de gizli olarak) günde onar dakýykadan iki haftada öðretdi.

Üstelik bizim alfabe noksan da!

Zamânýnda üç harf daha alýnsaydý bugün giderek artan ve daha fecî haller alan telaffuz hatâlarý da baþýndan önlenmiþ olurdu.

Bu harfler; kalýn ke, yâni “KA/KAF” için Q , ince E için É ve Saðýr Nun denilen harf için ise Ñ , yâni “tildeli N” olabilir.

Kaf harfini kullanarak pek çok kelimenin doðru okunmasýný saðlamaya örnek olarak “mütekabiliyet” ve “mutlaka” kelimelerini gösterebilirim.

Yukarýdaki gibi yazarsan bütün heceler kýsa okunuyor. “Mütekâbiliyet” yazýnca a’nýn önündeki k’nýn, “kâtib”deki gibi ince, kef olarak okunmasý tehlikesi var.

Oysa “müteqâbiliyet” veyâ “mutlaqâ” yazýnca problem kalmýyor.

Gelelim noktalý e’ye:

Türkçe’de biri kapalý öbürü açýk olmak üzere iki tür e sesi vardýr.

“Ben geldim.” Cümlesindeki e’ler açýk, ama “Benli Belkýs”dakiler kapalýdýr.

Benim teklîfime göre ikincisini aksanlý olarak “Bénli Bélkýs” diye yazarsak yine problem kalmýyor.

Saðýr nun ise kelimelerin genitif (-in) hâliyle ikinci tekil þahýs mülkiyet takýsýný ayýrd etmek için gerekli.

“Adamýn” kelimesini alalým. “Adamýn þapkasý” derken bunu “adamýñ þapkasý” ve “senin adamýn” derken onu þimdiye kadarki hâliyle yazarsak yazý dilimizi çok daha mükemmel hâle getirmiþ oluruz.

Zâten Ýstanbul Türkçesi hâricindeki bütün þîvelerde iki harf farklý telaffuz edilir.

Ayrýca liselere toplam 20/25 saat süreli eski harfler dersi koyarak da hiç deðilse ecdâdýmýzýn mezar taþlarýný okuyabilme imkânýna tekrar kavuþabiliriz.

Fenâ mý?