Fatih döneminde yaþayan Molla Lütfi’nin kibir gibi bir kusuru vardý. Bu yüzden ondan kurtulmak isteyen hasýmlarý, medresede derste söylediði bir cümleyi saptýrarak mahvýna sebep oldular.
Osmanlý bürokrasisi ilk devirlerden itibaren birbirine rakip paþalarýn acýmasýz siyasi mücadelelerine sahne olmuþtu. Devlet erkâný arasýnda yaþanan bu gerilim ne yazýk ki ilim erbabý arasýnda da soðuk yüzünü göstermiþ, sonu ölümlerle biten tatsýz hadiseler yaþanmýþtý. Fatih Sultan Mehmet ve Sultan II. Bayezid devrinin önemli âlimlerinden olan Molla Lütfi’nin baþýna gelenler de yaþanan bu tatsýz olaylara en iyi örnek. Molla Lütfi’den kurtulmak isteyen hasýmlarý onun medresede ders verirken söylediði bir cümleyi saptýrarak idam edilmesine neden olmuþlardý.
Bürokratlar arasýnda yaþanan siyasi rekabetin daha anlaþýlabilir bir tarafý varken medresede ders veren âlim hocalarýn birbirlerine düþman kesilmeleri þaþýrtýcý bir durumdur. Bunun çeþitli izahatý olabilir lakin yaþananlar sonucunda pek çok ilmi çalýþmanýn yarýda kalmasý ve bununla birlikte milli deðerlerin heba olmasý acý bir gerçek olarak karþýmýzda duruyor maalesef. Molla Lütfi’nin hikâyesi de bahsettiðimiz bu gerçeklere ibretlik bir örnek...
Bir iftirayla baþladý
Fatih Sultan Mehmet devrinde hocasý Molla Sinan’ýn tavsiyesiyle saray kütüphanesinin baþýna getirilen Molla Lütfi, buradaki nadir eserleri inceleyerek çok derin bir ilme sahip olmuþtu. Sultan II. Bayezid devrinde Bursa, Filibe ve Edirne’de hocalýk yapan Molla Lütfi bir süre sonra Ýstanbul’da Sahn-ý Seman medresesi müderrisliðine tayin edilmiþ, burada talebe yetiþtirmeye baþlamýþtý. Ömrü boyunca dinî, edebî, felsefî ve fennî ilimlerde eserler kaleme alan hocanýn belki de tek kötü huyu, sahip olduðu geniþ ilmi daðarcýðýn etkisiyle olacak, karþýsýndakini ezecek kadar bir kibre sahip olmasýydý. Bu nedenle dilini bir türlü tutamýyor, diðer medrese hocalarýný, eserleri üzerinden acýmasýzca eleþtiriyordu. Devrin âlimleri de kendisinden son derece çekiniyordu, zira Molla Lütfi’nin ilmi hepsinden daha kuvvetliydi. Onu çekemeyen diðer müderrisler siyaset sahnesinde görmeye alýþtýðýmýz türlü iftiralarla hocanýn kuyusunu kazmaya karar vermiþlerdi. Bunun için Molla Lütfi’ye zýndýklýk, Hz. Peygamber’e hakaret, halký saptýrma gibi birçok suçlama yöneltildi. Derslerinde “Namaz dedikleri kuru bir eðilip kalkmadan ibarettir, faydasý yoktur” dediði ve baþta talebeleri olmak üzere halký da ifsat ettiði söylendi. (Hâlbuki derslerinde baþta Hz. Ali olmak üzere sahabenin kýldýðý namazý övmüþ, kendilerinin kýldýðý namazýn ise kuru bir eðilip kalkmadan ibaret olduðunu, namaz ibadetine ayrý bir önem verilmesi gerektiðini belirtmiþti.)
Adaletsiz soruþturma
Molla Lütfi’ye isnat edilen bu suçlara inanmayan Sultan II. Bayezid hemen bir soruþturma baþlattý. Lakin bu soruþturmayý yapanlar, zamanýnda hocanýn aðýr eleþtirilerine muhatap olan zatlardý. Dolayýsýyla soruþturmanýn adil olmasý neredeyse imkânsýzdý. Molla Lutfi, 200 kadar þahidin dinlendiði iki duruþmanýn ardýndan idama mahkûm edildi. Kendisi bu suçlamalarýn hiçbirisini kabul etmemiþ, padiþah da dâhil olmak üzere devlet erkânýna birer manzume yazarak meramýný anlatmaya çalýþmýþ fakat baþarýlý olamamýþtý.
Et meydanýndaki idam alanýna götürülene kadar kelime-i þehadet getiren Molla Lütfi hakkýndaki suçlamalarýn asýlsýz olduðu ve hocanýn haksýz yere idam edildiði herkesin paylaþtýðý ortak duyguydu. Bu büyük âlimden geriye, yarým kalmýþ ilmi çalýþmalar ve yetiþmeyi bekleyen talebeler kaldý.