Türkiye’nin son yýllarda izlediði çok boyutlu ve aktif dýþ politika sayesinde diðer devletlerden ülkemize ziyaretlerde çok ciddi bir artýþ var. Bunlardan sonuncusu önceki gün yaþandý ve Moritanyalý Bakan Hamdi Ould MahjoubBaþbakan Yardýmcýsý Bülent Arýnç’ýn konuðu oldu. Ziyaret önemliydi, önemli kararlar da alýndý. Örneðin iki ülkenin devlet televizyonlarýnýn iþbirliði yapmasý kararlaþtýrýldý.
Bakan Mahjoub, “Bugün bu iþbirliðini daha da geliþtirmek için buradayýz. Ýki ülke iþadamlarý arasýnda da iliþkilerin geliþmesini istiyoruz” derken THY’nin Moritanya’ya her gün uçmasýný talep ediyordu. Bakan ayrýca Türkçe öðrenmek istediklerini, Türk kültürünü daha fazla tanýmak istediklerini ifade ediyordu.
Düþünsenize Afrika’nýn Atlas Okyanusu sahillerinden bakan geliyor ve Türkiye ile geniþ bir iþbirliði alanýndan bahsediyor. Ne var ki basýn toplantýsýnda bir tek gazeteci dahi Türkiye-Moritanya iliþkilerini sor(a)madý. Arýnç’a yöneltilen sorular daha çok iç siyasete iliþkindi. Moritanyalý bakana ise basýn toplantýsý boyunca bu konuþmalarý boþ boþ seyretmek düþtü.
Kamerun’a da soramadýk
Benzeri bir tablo birkaç ay önce de yaþanmýþtý. Bu kez Dýþiþleri Bakaný Ahmet Davutoðlu Kamerunlu mevkidaþý Pierre Mokoko Mbonjo ile ortak basýn toplantýsýndaydý ve basýn mensuplarýnýn neredeyse hiçbiri Türkiye-Kamerun iliþkilerini sormadý. Oysa ki Kamerun Batý Afrika’nýn önemli ülkelerinden ve iki ülke iliþkileri son 10 yýldýr heyecan verici bir düzeyde geliþiyor. Nitekim Kamerunlu bakan da o toplantýda Türk iþadamlarý ve uzmanlarýndan yararlanmak için ne kadar istekli olduklarýný anlattý durdu. Soru-cevap kýsmýnda bir tek soru bile gelmeyince Bakan Mbonjo bir hayli alýndý ve bu tutumu Afrika’nýn Türkiye’de yanlýþ tanýnmasýna baðladý. Davutoðlu, týpký Bülent Arýnç gibi, konuðu karþýsýnda mahcup oldu ve Türk gazetecilere bilgisizliklerini ve ilgisizliklerini nazikçe hatýrlattý.
Dünya olaylarý karþýsýndaki ilgisizliðimizin örnekleri bir hayli fazla. Bundan dolayýdýr ki cumhurbaþkanýmýz, baþbakanýmýz veya bir bakanýmýz yurt dýþý gezisi yaptýðý zaman bir sonraki gün gazetelerde o ülke ile iliþkilerimizden çok, üst düzey yöneticimizin uçakta iç siyaset ile ilgili deðerlendirmelerini okuyoruz.
Tesadüf deðil
Bu durumu medyanýn cehaletiyle veya ilgisizliðiyle açýklayabilirsiniz. Ancak böyle bir açýklama kolaycýlýk olur ve resmin sadece bir kýsmýný verir. Gerçek ise Türkiye’nin ülke olarak henüz dýþ dünyaya karþý entelektüel ilgisinin yeterince geliþemediði ve örgütlenemediðidir. Devletin izlediði aktif dýþ politikaya, þirketlerimizin dýþ pazarlara açýlmasýna ve Türk okullarýnýn dört bir yana daðýlmýþ olmasýna raðmen medyadan üniversitelere kadar geniþ bir alanda dýþ politika aðý henüz kurumsallaþamadý ve olgunlaþamadý. Örneðin düþünce kuruluþlarýmýz (think tank) hala oldukça zayýf bir durumdalar. Devlet ile bilim dünyasý arasýndaki iliþkiler hâlâ yapay ve çok yetersiz. Parlamento ve yargýnýn dýþ dünya ile iliþkileri ise Türkiye’nin geldiði aþamaya hiç yakýþmýyor, vs. vs.
Ayný þekilde devlet aktif bir dýþ politika uyguluyor olmasýna karþýn bürokraside de bunu besleyecek bir kapasite henüz geliþtirilemedi. Örneðin Dýþiþleri Bakanlýðýmýz hala izlenen dýþ politikaya uyumlu bir yapýlanmayý tamamlayamadý. Ýzlenen dýþ siyaset için olmazsa olmaz dýþ istihbarat desteði ise neredeyse hiç yok. MÝT de, askeri istihbarat da hala içe odaklý. Üniversitelerimiz ise dýþ siyaset konusunda planlý bir geliþme içinde deðiller. Onlarca üniversitede Uluslararasý Ýliþkiler bölümü var, ancak en büyük eksiklik uzmanlýk ve yabancý dil bilgisi. Sonuçta mezunlar genel kültürleri artmýþ, ortalamanýn biraz üzerinde vatandaþlara dönüþüyor. Mezuniyet sonrasýnda iþ sahasý sýð kaldýðý için ise öðrenilen bilgiler kýsa sürede uçup gidiyor.
Kýsacasý Moritanyalý veya Kamerunlu bakanlara soru soramayan gazeteciler sadece gazetelerin suçu deðil. Bu tablo Türkiye’nin dýþ politikayý destekleyici kurumlarýný oluþturmada ne kadar geç kaldýðýnýn alarm verici bir göstergesi.