Sevil NURİYEVA İSMAYILOV
Sevil NURİYEVA İSMAYILOV
Tüm Yazıları

Moskova'yı konuşurken Tahran unutulmamalı...

İran sinsi ve hep arkadan oyun kurar! Buna kadim devlet geleneği denilirmiş. Ne hikmetse sinsilik, arkadan vurma gelenekmiş ve kadimlikmiş. Neyse, buralara şimdilik zamanımız yok, geçelim sadede.

Rusya, kaba saba tarzı ile kendini göstermekten alıkoymaz. Şehitlerimize saldırmadığını söylese de, bizzat bu süreçte yeri ve rolü olduğunu biliyoruz. Diplomatik kanalları açık tutacak ve Rusya liderine bozduğu düzeni toparlama şansı vereceğiz.

Lakin Moskova’yı konuşurken Tahran’ı hiç ama hiç unutmamalıyız. Alanda karşımıza çıkan İran milislerinin olduğu gerçeğini göz ardı etmemeliyiz.

Tahran’ın Moskova’dan farkı şu ki; yapar ama yüzüne güler. Ruslar ise yapar ama sitemkar tutumunu en azından göstermekten de kendini alıkoymaz! Yani hiç olmazsa kötülük yaptığında bile, o kötü yüzüne sahip olduğunu gösterir. Tahran sadece güler. Ve ne zaman kızdığını, ne zaman sevindiğini anlayamazsın. Yani bölgesel İngiliz modelinin temsilcisi kılıfına uyar.

Türkiye hiç kuşkusuz Moskova’ya, “Şam’a kadar ezip geçerim” mesajını verdi. Zaten sahadaki Türkiye ordusunun yaptığı cevap hamleleri, “hiç şakası yok işin Şam’a girer, Esad’ı indiririz” içeriği taşımakta.

Tahran’a kendi lisanında bu mesaj iletilmeli. Çünkü Esad’ın arkasındaki güçlerin en sinsisi İran’dır. Ve Esad üzerinden bölgesel savaş ortamını tetiklemesi, İran’ın nihai hedefinin de şeklini bize izah etmekte!

İdlib, sadece İdlib değil! Rusya için de, İran için de gelecek vadeden kaledir. İran’ın tüm ticaret hattı, Türkiye’nin kontrolündeki yol üzerindedir. İdlib demek, İran’ın can damarını istediği gibi kullanmasının engellenmesi demektir. Yani Türkiye masada esas belirleyici taraftır. Ve bu tarafı İran da istemiyor. Tabi onun ne isteyip istememesi, bu saatten sonra bir şey ifade etmiyor! Çünkü şehitlik mertebesini tadan Türkiye Ordusu, tam tersi bize daha da öteye gitme kararlılığını verdi.

Siyasi irade Türkiye toplumundaki tek yürek olma içeriği, sadece Rusya ve İran’a değil, son durumdan birazcık sevinmiş Batı dünyasına da ders nitelikli tokat attı. Evet, “şimdi ne yapalım, Türkiye’yi durduralım” modu devreye girecek. Rusya’nın koordinasyon vesaire gibi beyanları, “hazırız, beraber devam edelim” mesajları, Ankara’dan özellikle Başkan Erdoğan’dan aldıkları cevabın sonucunda devrede.

Herkes şunu gördü, bu çılgın Türkler sadece söylemle değil, eylemle de yapabileceklerinin sınırsız olduğunun fişeğini yaktı. Rusya, oynadığı oyunun kendisine nasıl bir facia ile geri döneceğinin farkına varacak. 20 milyon Müslümanın yaşadığı Rusya’da, Müslüman bir orduya kandil gecesi saldırmanın bedelini, belki bugün değil ama muhakkak sorulacağının hesabını yapacak. Netanyahu ile flörtün, Putin’e nasıl bir fatura çıkartacağının matematiksel sayımını başlatmış olmalı, derin Rusya!

Rusya; Birinci Dünya Savaşındaki hatalarının nasıl bir sonucuna götürdüğünü unuttuysa, o zaman Türkiye ile oynamaya devam etsin! Her rulet kumarının ardından çöküşe geçtiğini unuttuysa, tarih kitabını tekrar gözden geçirmesi, Putin için hayatidir. Kısacası bize bir şey olmaz. Bir ölür, bin diriliriz biz. Şehit olmanın sevincini yaşayan bir dinin mensubu, büyük medeniyetin evlatlarıyız. Allah uğruna ölüme gitmenin nasıl bir saadet olduğuna iman eden Türkiye’nin, mazlumun yanında olma misyonunu terk etmeyeceğini, umarım anlamıştır Rusya! Yine de devam edecek oyununa! Bu son değil. Lakin şunu iyice anladılar, Türkiye dosta dost, düşmana da layık düşman olacak içeriğe sahiptir. Rusya, İran, ABD ve geri kalan hepsi, Türkiye’nin kapısına gelecek. Bu kapıya gelmeden, bu kapının anahtarını kullanmadan, burada kimseye rahat olmayacak. Rusya, İran, ABD ve Suriye’de devrede olan herkes, bunu görecek ve kabul edecektir. Az sabır!

Trump’tan kötü örnek alan Putin, son dönemde herkesle para üzerinden konuşması da, yeni sürecin sınırlarını bize göstermekte. Eski Sovyet Cumhuriyetlerine “neredeyse bütün borçlarınızı biz ödedik” demesi gibi komik cümleler kullanmakta, Putin. Trump’ın ikide bir Orta Doğu ülkelerine veya NATO üyelerine “parayı verin, yapayım” mesajlarını benimsemesi, eski istihbaratçı Putin’in ticaret aklı ve lisanı ile konuşma yolunu tercih ettiğine işaret ediyor. İşte hal böyle olunca, bir an önce Suriye’yi bitirip parayı çekme peşinde olduğunu göstermekte. Bu telaş, hata üstüne hata yaptırıyor. Bu telaş, İsrail lobisinin en fazla beklediği telaştır. Para elinde beklemekte. İşte Putin, bakalım uçuruma kendisini yuvarlamak isteyen dostlarına nasıl karşı koyabilecek? Nede olsa bu karşı koyma kabiliyeti, ancak Rusya’yı yeni çöküşten kurtarır. Eğer tabii ki başında olduğu gibi, Putin’in bu çöküşü engellemeye yönelik bir derdi halen kaldıysa...